Raif ÖZTÜRK
Yazıklar olsun! Hâlâ mı?...
Geçenlerde e-mailime, «87 yıl önce ve 87 yıl sonra» başlıklı bir yazı geldi. Akılları sıra kafa bulandırarak, ümit kesilmiş mâlûm zihniyetlerine biraz şans geticekler...
İncelediğimde hayretler içinde kaldım ve çok üzüldüm.
Ülkemizde yaşanan güzel gelişmeleri istismar edip, sabit zihniyetlerinden dolayı yanlış yorumlayanlar var. Maalesef hâlâ ters düşünenler veya şeytanın fısıltılarına göre, hattâ «şeytanın direktiflerine göre» değerlendirenler var. Bu ilginç yazıdan bazı değerlendirmeleri aynen iktibas edip, hemen altına da sebeplerini, itirazlarımı veya olması gerekenleri ekleyeceğim. Eğer eksik bırakırsam, sizler tamamlarasınız...
O kişi: «87 yıl önce cahilden ve okumamıştan korkuyorduk... 87 yıl sonra okumuşları kodese tıkıp, cahillere umut bağlar olduk!» diyor.
•Evet çok doğru da, bunun sebebi; «87 yıldan beri halkı dinden uzaklaştırarak, lâiklik maskesi altında, irtica paranoyasıyla, inançtan, dinden, ahlâktan yoksun bir milli eğitim sistemi uygulaması» değil mi acaba?
Oysa; okullarımızda fen ve DİN ilimlerinin birlikte okutulduğu yıllarda «bir okul açmak, bir ceza evi kapatmaktır» atasözümüz dillere destan olmuştu.
Şimdi ise itiraf ettiğiniz gibi tam tersi oldu, değil mi? Ne kadar okul, o kadar ceza evi.!...
Hatta yargıda çok aşırı bir yığılma nedeniyle, biriken dosyalar ise had safhada...
***
O kişi yine: «87 yıl önce çok sesli müzik dinleyip, vals yapmaya çalışıyorduk...
87 yıl sonra evlerde, arabalarda ve açık alanlarda ilâhiler dinliyoruz!» diyor.
Milli eğitimden ümidini kesenler, kendi imkânlarıyla araştırmalar yapıp, evlâtlarının îmânını kurtarmaya çalışıyorlarsa, fuzuli veya tahrik edici müzik yerine, ilâhi müzik dinleyerek huzur ve moral buluyorlarsa, bundan sadece övünmek gerekmez mi?...
Sen yine çok sesli müzik dinle ve vals yap. Sana karışan mı var?
İlâhi dinleyenler, niçin gözünüze batıyor acaba?...
***
O kişi hiç utanmadan: «87 yıl önce kız-erkek bir arada okuyorduk... 87 yıl sonra karşı cinsin, bizim için ne kadar tehlikeli (!) olduğunu keşfettik ve okullarımızı ayırdık!» diyor...
Eyy zavallı kişi: 87 Yıldan beri bu birlikteliklerden ne kadar gayrimeşru ilişkilerle, yüzlerce gayrimeşru çocuklar doğduğunu, ne kadar cinayetler işlendiğini ve ne ocaklar söndüğünü öğrendikten sonra, bu küçük adımın atıldığını niçin görmezden geliyorsun?...
Keşke bu yanlışlık daha önce fark edilseydi de, bu kadar olumsuzluklar yaşanmasaydı!...
•9 Seneden beri yazmaya utandığım bir olayı, şimdi burada anlatmak vacip oldu:
Sene 2001, yakın arkadaşım M.K.’nın oğlu, kız-erkek karışık bir lisede, 2. sınıfta okuyordu. Veliler âcilen toplantıya çağırılıyor. M.K. bey de bu toplantıya katıldığında, okulun idarecileri kürsüden, utanarak «WC.’lerin kanalizasyon borularının tıkandığını ve okulun alt katını pis su bastığını» anlatıyor. Sabırsız bir veli, bu arada isyan ediyor:
-«Beyefendi! Siz bizi bu âdi olay için mi topladınız? İşimiz gücümüz var! Her binada olan bu arızayı yaptırmak için, yoksa bizden para mı isteyeceksiniz?»
İdareci daha sert bir tavır takınarak cevap veriyor:
-«Hayır beyefendi, biz bu arızayı giderdik. Paraya da hiç iktiyacımız yok! Ancak bundan çok daha ÂDÎ bir olay var! Tamirciler, logarı tıkayan birikimi bizlere gösterdiler. Maalesef, bildiğiniz (!) korunmada kullanılan yüzlerce PREZERV....ler olduğunu gözlerimizle gördük. Evlâtlarınıza, özellikle kızlarınıza sahip olunuz!!!... »
(05.01.2011 Tarihli medya haberlerinden, “Lisede toplu tecavüz rezaleti!/Zonguldak” olayı da tuz-biber oldu.)
•Evet saygıdeğer dostlarım, gerçekten çok acı bir durum, değil mi?...
Yarım asırdan fazla Din ve Ahlâk derslerini seçmeli yaparsanız, imam hatiplere karşı savaş açarsanız, Kur’ân öğrenimini (13.08.1999’da) 12 yaşın altına yasaklarsanız, TV. Ve İnternette fuhşiyâtın ve Prezerv....’lerin reklâmlarını yaparsanız ve sonra da cıvıl-cıvıl enerji yüklü «ateşle-barutu» aynı yerde barındırırsanız, bu acı netice hazırlanmış olmaz mı?...
Yüce dinimiz bunların tedbirini 1400 sene önceden almıştı. Keşke kulak verebilsek!...
Evet son yıllardaki müsbet gelişmelerden memnun olmak yerine, hâlâ rahatsız olanlar var...
***
O rahatsız olan kişi e-mailde: «87 yıl önce dinimizi, kendi DİLİMİZLE öğrenip, gereklerini yerine getirmek için atağa (!) kalkmıştık... 87 yıl sonra dinimizi, kendi dilimizle öğrenme ve ibadet etme hakkımızı kaybettik (!)» diyor... El insaf !...
Bre câhil kişi!... Senin şu özürlü zihniyetinle hareket edip, ezan bile 18 sene Türkçe okutulduğunda, camiler boşalmadı mı? Ve de sizin o zihniyetten kaç kişi camiye ve ibadete geldi? Cevabınız kocaman bir « HİÇ » olduğuna göre, bu tür teklifleriniz sırf, «Yüce Dinimizi TAHRİF etmek için» olduğunu anlamayan veya bilmeyen mi kaldı?!...
•Sen, hangi «atak »tan behsediyorsun ve bu devirde kimi kandırabilirsin?...
Şimdi, bu ciddi konu üzerinde, biraz da bilimsel açıdan duralım:
Her mesleğin kendine has dili, terimleri, deyişleri ve ifadeleri fardır.
Tıb, askeriye, hukuk, ekonomi, futbol, eczacılık, müzik, ticaret, inşaat, denizcilik, turizm, havacılık, kimya, laborantlık, otomotiv, v.s. Bunlardan bazılarıdır.
•Şimdi birisi çıksa, bu mesleklerden herhangi birisi için dese ki:
-“Ben futboldaki terimleri hiç anlamıyorum. Nedir o degaj, ofsayt, defans, kranpon, averaj, forvet, penaltı, santrafor, plonjon, libero, v.s. Ben bunların yerine Türkçesinin kullanılmasını istiyorum.” Bunu kaç kişi ciddiye alır?...
•Veya bir başkası:
-“Ben tıptaki yabancı kelimelere karşıyım. Nedir o abdominal, adrenalin, anestezi, diyabet, kardiyoloji, ekokardiyografi, fermentasyon, fibroz, gastroentroloji, hipofiz, hemoglobin, immun, jinekoloji, kolit, laparoskopi, mukoza, östrojen, patolojik, rehabilitasyon, sendrom, tronboz, üroloji, ven, zatürre v.s. Yahu, Türkçesi yok mu bunların.” Diye itiraz etse!...
•Bir başkası da:
-“Ben de askeri terimlerin yerine, Türkçe karşılıklarının kullanılmasını istiyorum. Yarıdan çoğu yabancı geliyor. Ezberleyinceye kadar anamız ağlıyor.” Dese, hiç ciddiye alınır mı? O kişiye sadece güler-geçerler. Zaten hiç kimse böyle bir teklife tenezzül etmez ve edemez, çünkü çok saçmadır, değil mi?...
Ancak gelgelelim:
Özellikle; Din ile ilgili konularda değişiklik yapmak isteyenlerin neredeyse tamamı, din ile hiç alâkası olmayan kimselerdir. Maksatları ise sadece dinde tahrifât yapmaktır…
Bir örnek: Sözde, “..ezan Türkçe okunsun, herkes anlasın da camiye gitsin” bahanesiyle, 18 yıl ezan Türkçe okutuldu. Teklif edenlerden tek bir kişi bile camiye gelmedi.
Ayrıca, ezanda sadece “felâh” kelimesi, Türkçesiyle değiştirilmedi. Niçin acaba?
Çünkü, işte o zaman “gerçek kurtuluş yeri”nin camiler olduğu anlaşılacaktı!...
Olay işte bu kadar basit...
•Bu tür art niyetli kişiler, sadece belli bir zihniyeti temsil ediyorlar.
Sayıları belki %20’lerde bile değil, fakat çok ihtirasılı ve saldırgan oldukları için kafa bulandırıyorlar. Bu nedenle bu ciddi konuları ve e-maili sizlerle paylaştım. Saygılarımla...
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.