Ömer Çiftçi'nin Haberi

RİSALEHABER- Ateizm çağlar boyunca tüm dini sistemleri ve dolayısı ile dini sistemlerin yaratıcısını reddeden bir görüş olarak biliniyor. Geçmişteki ateistler de buna uygun olarak kendi içlerinde 'tutarlı' bir çizgi çizmeleri ile biliniyor. Bunun en bilindik örneklerinden biri ise Henry David Thoreau. Geçmişteki ateistlerin lideri olarak bilinen Thoreau, tanrı tanımazlık yanılgısı bir kenara dünyadaki tüm sistemleri reddetmesi ile biliniyordu. Thoreau o dönemin ABD'sinin politikalarını sert dille eleştirmiş ve karşı durmuştu.

Fakat 'Yeni Ateistler' olarak adlandırılan kesimde işler tamamen değişti. Richard Dawkins, Sam Harris, Christopher Hitchens, Michael Shermer gibi kendilerini cesur ve marjinal olarak lanse eden yeni ateistler özellikle son yıllarda ibrelerini tek bir yere çevirmiş durumdalar: "İslam Düşmanlığı."

Medyanın Müslüman algısının bir oyuncağı haline gelmiş olan bu isimler, sözde tüm dinlere karşı ama özde sadece İslam ve Müslüman düşmanlığı aşılayan kişiler haline geldiler. Özellikle son dönemlerdeki hareketleri ve söylemleri de bunları ispatlar nitelikte.

Örneğin Christopher Hitchens'ın geçtiğimiz günlerde kaleme aldığı makalede bunun örneklerine sıkça rastlamak mümkün. Korku ve sebeplerini ele alan bir makale yazan Hitchens, makalesinde İslamiyet'in kendisini bir korku ögesi olarak ön plana atıyor ve dinlere karşı olan korkuyu yenmede olabilecek en kötü yöntemin 'İslam ile başlamak' olduğunu söyleyerek açıkça bir dini hedef gösterip, diğer dinleri yüceltiyor.

Benzer bir hezeyan, bir diğer 'Yeni Ateist' Michael Shermer'dan geldi. Shermer geçtiğimiz günlerde kaleme aldığı yazısında; "11 Eylül'den beri İslamiyet terör yayan bir dindir' iftirasını kullanıyor ve İslamiyet'i 'tehlike' olarak nitelendiriyor. Yazının en dikkat çekici kısmı ise sözde tüm dinlere karşı olan ateist Shermer'ın, İslamiyet'in asla Hristiyanlık ve Yahudilik gibi bir aydınlanma yaşayamayacağını söylemesi idi. Shermer da Hitchens gibi alenen bir dini küçümseme hadsizliğini gösterip, diğer iki dini yüceltiyor.

Bu konuda en büyük açıkları ise Richard Dawkins veriyor. 'Kültürel Hristiyan bir ateist' olduğunu söyleyen Dawkins, Müslümanların İslamiyet olmadan daha iyi yaşayacağını iddia ediyor. Dawkins'e göre eğer Müslümanlar İslamiyet'ten ayrılırsa bilim yoluna girecek ve pek çok sorununu çözecek.

Yeni ateistlerin bu garip suçlamaları ve ateizm görüşü ile temelden çelişen yaklaşımları kendilerine sorulduğunda; "İslamiyet'in siyasal kısmı ile savaşıyoruz" ifadesini ağız birliği yapmışcasına söylüyorlar. Fakat kendileri Amerika Birleşik Devletleri başta olmak üzere dünyaya İslam Düşmanlığı yayan odakların siyasi emellerine hizmet etmekten çekinmiyorlar. Bu kitlelerin Donald Trump iktidarı ile birlikte İslamiyet'e karşı seslerini yükseltmiş olması pek çok kişi tarafından yadırganası bulunmuyor.

Dissidentvoice'in haberine göre sıkça İslamiyet'i korku ve tehlike dini olarak lanse eden bu kimseler, siyasi oyunlarına alet oldukları Amerika Birleşik Devletleri'nin Müslümanlara verdiği zararları anlatmaktan uzak duruyor. Örneğin 2002 ve 2016 arasında yani 11 Eylül'den bu yana ABD'nin Afganistan, Irak ve Pakistan'a müdahaleleri doğrudan 370 bin, dolaylı olarak da 870 bin Müslümanın ölümü ile sonuçlandı. Toplamda ölen Müslüman sayısı 1.24 milyon iken, 10.1 milyon kişi de yerinden edilmişti. 'Yeni Ateistler' olarak adlandırılan bu kişiler 'İslamiyet'in siyasi tarafına' karşı olduğunu iddia ederken, bu rakamlar kendilerine sorulduğunda ekseriyetle 'Siyaset ile ilgilenmiyoruz, bu rakamlar da dinlerin kötülüğünden geliyor' gibi belirsiz söylemlere imza atıyorlar. 

Her ne kadar 'Yeni Ateistler'in bir kısmı ABD'nin politik duruşunu eleştirse de, konu İslam olunca aşırıya kaçan söylemler ve algı yöntemleri kullanıyorlar. Bu söylemler zaman zaman ırkçılığa varıyor. Toplumdaki bazı kesimlerin sözlerine önem verdiği bu kimselerin ırkçı bir dil kullanması ise o ülkelerdeki ırkçılığı doğrudan körüklüyor.