Yeni Mesnevî-i Nuriye üzerine...
Metin Karabaşoğlu, Ümit Şimşek'in tercüme ettiği tam Mesnevi-i Nuriye'yi değerlendirdi
Metin Karabaşoğlu'nun yazısı:
Yeni tercümesiyle Mesnevî-i Nuriye
Mevlânâ Celâleddin Rûmî’ den sonra ‘mesnevî’ namıyla en ziyade şöhret bulan eser, Bediüzzaman Said Nursî’nin Mesnevî-i Nuriye’si olsa gerektir. Rûmî’nin Farsça Mesnevî’sine karşılık, Bediüzzaman’ın Mesnevî’si Arapça olarak yazılmıştır ve dolayısıyla, Türkçe okuyanlar her ikisini de tercümesinden okumak durumundadırlar.
İşte bu noktada, her ikisi için ‘iyi çeviri’ bir ihtiyaç olarak karşımızda duruyor. Mevlânâ’nın Mesnevî-i Şerîf’inin manzum olması onun Türkçe çevirisini ortaya koymaya çalışan bütün gayretli isimleri zorlayan en önemli unsur iken, Bediüzzaman’ın ‘şiire benzer’ bir üsluba sahip olmakla birlikte düzyazı suretinde yazdığı Mesnevî-i Nuriye’nin tercümesinde karşılaşılan en temel zorluk bizatihî müellifinin ‘Risale-i Nur’un fidanlığı’ olarak tarif ettiği bu engin eserinin anlam ve kavram zenginliğini aynı coşkulu üslubu da koruyarak çevrildiği dile yansıtabilmekle ilişkilidir.
İki Mesnevî tercümesi
Nitekim bugüne kadar yapılmış iki Mesnevî-i Nuriye tercümesinde bu iki unsurdan bir tarafı ağır basarken, diğer tarafı bekleneni hakkıyla verememiş durumdaydı. Mesnevî-i Nuriye tercümesi olarak en ziyade şöhret bulmuş eser olarak Bediüzzaman’ın küçük kardeşi Abdülmecid Nursî’nin tercümesi, Risale-i Nur müellifinin dilini ustalıkla yansıtması, ‘tercüme olduğunu asla hissettirmeyecek’ derecede bu dili ve üslubu taşıması bakımından harikulâde bir değer arz ediyor. Ama buna karşılık, kendisinin de belirttiği şekilde, hakkıyla çevirememe endişesinden dolayı bazı kısımların ‘tayyedilmiş,’ yani atlanmış olması, bazı kısımlarda ise mânânın muğlak ve kapalı kalması gibi bir zafiyet de barındırıyor.
Yine Bediüzzaman’ın talebelerinden Abdülkadir Badıllı’nın yaptığı ve hacminden dolayı ‘Büyük Mesnevî’ dile anılır hale gelmiş tam Mesnevî-i Nuriye tercümesinde ise Arapça Mesnevî’nin eksiksiz bir çevirisine sahip olma imkânına kavuşuyoruz. Ama bu çeviri, ilgili eseri muhteva ve anlam itibarıyla tam olarak okuma imkânı sağlasa da, eserin taşıdığı coşkulu ve şiirsel dilin bir hayli uzağında.
Yakın zaman önce Nesil Yayınları’nın yayımladığı yeni Mesnevî-i Nuriye tercümesinde ise diğer iki tercümede eksik kalan kısmın bir kıvamda buluştuğu görülüyor. Risale-i Nur üzerine vukufiyeti ve bugüne kadar yapageldiği titiz çalışmalar ile tanıdığımız Ümit Şimşek’in yaptığı ve on kişilik bir heyet tarafından gözden geçirilen bu yeni tercümeyle, okuyucu ilk kez ‘Risale-i Nur’un fidanlığı’ olan Mesnevî-i Nuriye’yi eksiksiz bir halde ve müellifinin dilini başarıyla aksettiren bir üslupla okuma imkânına kavuşuyor. Bu özelliği, bu son çeviriyi, daha önceki iki çeviriden daha ileri bir noktaya taşıyor.
Yeni Mesnevî-i Nuriye çevirisinin değerini bu şekilde ifade ederken, “Mütercimin takdimi”nde Ümit Şimşek’in belirttiği üzere, önceki iki tercüme sayesinde bu kıvamın yakalanabilmiş olduğunu da belirtmek gerekiyor. Bu açıdan, bu üç Mesnevî çevirisi yan yana sıralandığında, emek üstüne emek konulduğunda mükemmele doğru bir yolculuğun nasıl başarılmış olacağının da bir örneğiyle karşılaşıyoruz.
Eksiksiz bir çalışma
Abdülmecid Nursî’nin klasikleşmiş Mesnevî-i Nuriye tercümesinin ardından ve Abdülkadir Badıllı’nın ‘Büyük Mesnevî’ diye anılan çevirisinden sonra ‘Yeni Mesnevî’ diye anılır hale geleceğini tahmin ettiğimiz bu son Mesnevî çevirisini, hikmet ile estetiği hayatında ve tefekküründe ustalıkla buluşturmuş bir müellifin eserine yakışır güzellikte bir sayfa düzeni, titiz ve tertemiz baskısı ile de takdir etmeyi bir gönül borcu biliyoruz.
Umarız, bu eksiksiz yeni çeviri, Bediüzzaman’ın bu harikulâde eserinin bir kez daha okunmasına vesile olur ve umarız bu yeni okumalar, satır aralarında saklı ipuçlarıyla, ‘fidanlığı’ olduğu Risale-i Nur’daki birçok mesele ve kavramın anlaşılmasına da katkıda bulunur.
Kendi namıma, Ümit Şimşek’in on kişilik bir heyetin de katkısıyla gerçekleştirdiği yeni çevirinin sayfaları arasında dolaşırken, bir an önce bir de bu çevirisiyle Mesnevî-i Nuriye’yi bir grup arkadaşımla müzakere iştiyakı hissettim. Kitabı eline alıp sayfaları arasında şöyle bir dolaşan herkesin benzer bir iştiyak duyacağından eminim. Emeği geçen herkese teşekkürler...
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.