M. Maruf ÖZÜLKÜ
Yeni şeyler söyleme vakti
Bugünkü sorunlarımızın dünden kaldığı tespitini tekrarlayarak söze başlamak istiyorum. Evet, bu ülkede bundan bir-iki asır evvel de aynı temel sorunlar vardı.
Sivil-asker ilişkilerindeki sorun o gün de vardı bugün de…
O gün de siyaset arenasına müdahale eden komitacı zabitler vardı. Bunu hürriyet adına yapıyorlardı.
Onlara aynı yolla karşı çıkan statükocu cuntalar vardı: Halaskar Zabitan (Kurtarıcı Subaylar). Halaskar Zabitan grubunun İttihatçı kabine üyelerine yazdığı “Ya bugün görevinizden istifa edin, ya da sizi öldürürüz” mektuplarının etkisi, aynı gün yedi bakanın istifa etmesiyle ortaya çıkacaktı.
Bugün Nabucco anlaşması için gösterilen abartılı sevinçler, o gün de Osman Yüksel Serdengeçti’nin satırlarında görüleceği üzere, bir dönem Paris, sonra Berlin merkezli aşırı muhabbetlerde yaşanacaktı.
Doğuda asayişi korumak adına kurulan Hamidiye Alayları, günümüzdeki koruculuk sistemini andırıyordu.
O gün, Kör Mustafa Zulmü vardı. Bugün de bölgede, Susurluk artığı, karanlık işler yapan kimseler var.
O gün de, milleti, farklılıklara rağmen birleştiren din bağını güçlendirme çağrıları vardı. Bugün de.
O gün de, Türkçülük cereyanı ve bunun aksülameli olarak artan Kürtçülük hareketleri vardı. Bugün de…
O gün de, Avrupa’nın teknolojisine değil de; sefahatine talip sözde aydınlar vardı. Bugün de…
O gün de, din ile fen ilimlerinin birlikte okutulmasına duyulan şiddetli ihtiyaç vardı. Bugün de…
O gün de, İslam alemini birbirine düşüren sinsi planlar devredeydi. Bugün de…
Ama farklı olan şeyler de vardı...
O gün, zulüm-zulmet şiddetle birlikte hızlanarak yol alıyordu. Bugün ise geriliyor.
O gün, keyfilik istibdatla birlikte güç kazanıyordu. Bugün millet, hukukuna sahip çıkıyor.
O gün, İslam alemi perişandı , tezellülde idi. Bugün ise, Rusya’da da, Fransa ve Amerika’da dahi günden güne parlıyor maşallah…
O gün, Alem-i İslam birbirinden kopma sürecinde idi. Bugün işbirliği ve kardeşlik yolunda.
Bugün bizi ve bizim adımıza düşünüp karar veren akil adamları, farklı siyasetler geliştirmeye zorlayan iç ve dış sebepler var.
Ne dünya eski dünyadır.
Ne millet, dünkü saf-çaresiz millettir.
Ne de müdahale zihniyetindeki kişiler, dünkü kadar pervasız ve kudretli kişilerdir.
Herkes herşeyi yeni baştan düşünmeye mecburdur. Eski usullerle iş görmek mümkün değildir artık.
Herkesin birbirini anlamak ve saymak gibi zorunlu bir durumu doğmuştur. Kimsenin kimseyi kovma yada harcama keyfiliği kalmamıştır.
Mevlana’nın, “Geçen gün geçti cancağızım/Artık yeni şeyler söylemek lazım” çağrısı dillendiriliyor her köşeden.
Bu realiteden kaçabilmek artık mümkün değildir.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.