Atatürk Üniversitesi Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi Psikolojik Danışma ve Rehberlik Ana Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. BaşaranGençdoğan, yaptığı açıklamada, 2016 YGS sonuçlarının yarın açıklanmasının beklendiğini hatırlatarak YGS, LYS gibi sınavlarla adaylar arasında bir sıralama oluşturmanın hedeflendiğini ifade etti. Bu sınavlarda elde edilen sonucun, sadece o yıl çıkan soruları bilip bilmemenin işareti olarak değerlendirilmesi gerektiğini dile getiren Doç. Dr. Gençdoğan, kötü bir sonuç sonrasında puana bakarak hayat boyu başarısız olunacağı gibi bir endişeye asla kapılınmamasını önerdi.

Başarıyı veya başarısızlığı göstermez

Gençdoğan, aynı sınavda başkalarının daha yüksek puan almasının sadece o sınava ilişkin bazı eksikliklere sahip olunduğu anlamına geldiğini aktararak sonrası için bunun üzerinde durulmasını tavsiye etti. Doç. Dr. Gençdoğan, şöyle devam etti:

"Bu anlamda bunu abartmamak gerekiyor. Başka arkadaşları kazanmış olabilir. O zaman, 'Onların farkı ne olmuş, olabilir?' diyeceğiz. Onlar bizim bu bilemediğimiz, dikkat etmediğimiz ve atladığımız sorulara yoğunlaşmıştır. Sadece farkımız budur. Zaten lise seviyesine kadar gelmişseniz lise sonda bir öğrenciyseniz, zeka seviyeniz bunların hepsini yapabilecek seviyededir. Sadece bazı konuları atlamış olabilirsiniz. Başka bir farklılık yoktur. Sınavda alınan puanı, başarı veya başarısızlık olarak değerlendirmemek lazım, bu sadece bir sınavın puansal göstergesidir. Onun için kötü gelen bir puan sonrası 'Dünyanın sonu. Ben bittim, mahvoldum' gibi değerlendirmemek lazım, tekrar ayağa kalkıp mücadeleye devam etmek gerekiyor."

"Hayatı sınav sonucu belirlemez"

Sınavda alınan puanın her şey olmadığını ve sınav sonucunun hayatı belirlemediğini vurgulayan Doç. Dr. Gençdoğan, ailelere de şu önerilerde bulundu:

"Sınav, sadece bir giriş basamağı ve aşamadır. Sınavdan sonra gelen puana göre ailelerin yaklaşımı çok önemli. Ailelerin çocuklarına ne olursa olsun değerli ve önemli olduğunu söylemeleri gerekiyor. Öğrenci sınavda hiçbir yeri kazanmamış veya başarısız da olabilir ki buna aslında başarısız dememeliyiz çünkü başarı dediğimiz zaman farklı bir algı çıkıyor. Bunun yerine bir sınavda istediği yeri kazanamadığını veya hiçbir yere girememiş olabileceğini düşünelim. Bu durumda oturup eksiklikleri belirlemek lazım. Nerelerde eksiği var, bunları bulup bunlar üzerine yoğunlaşması lazım. Sınavdan sonra yine öğrenciyi kendi içine kapatmamak, 'Otur çalış, sen böylesin, sen şöylesin' demek yerine desteklemek çok önemli. Yaşantısını rutin götürmesini sağlamak lazım. Sınav, sadece yaşamımızda bir basamak, bir aşama, bir nokta. Bunu tüm hayata yaymamak gerekiyor."

Yeni Şafak