Ahmet AKCAN
Yolcu Olmak
Tıpkı dağın karnından doğan, hiç durmadan deryaya doğru akan, ona varınca sakinleşip durulan bir ırmak gibi yolcudur insan. Evet insan; gayb âleminden ana rahmine, sonra âlem-i şehadete, sabavetten şebabete, sinn-i kemalden berzah âlemine, oradan ebedi âlemlere doğru seyahati devam eden bir yolcudur...
Yolcu olmak; yol sahibini tanımak üzere yolda dizilmiş sanatlı mevcudata soru sormak, sanatkârı adına onlara hayran olmak, onlarda tecelli eden isimler ile aklen münasebet kurmaktır...
Yolcu olmak; dünyanın fani bir misafirhane olduğunu anlamak, misafir bir memur şuuru ile yaşamak, sonlu olan bir diyarda “sonsuzu” aramak, kudret eserlerini bir kitap gibi okumak, sonsuza ulaşmaya mani olan hallerden uzak durmaktır...
Yolcu olmak; kışa ve bahara, leyl ve nehara, her vakit tahavvül eden levhalara ibret nazarı ile bakmak, marifet-i ilahiyeyi kazanmak, eserlerde tezahür eden esma ile kalben alakalanmak, Saniine hayran olmak, kemalat-ı ilahiyenin ünvanları olan ‘Esma’ül Hüsnaya’ bir mazhar-ı cami olmaya çalışmaktır...
Yolcu olmak; emanet-i kübra cihetiyle üzerindeki yükün farkına varmak, hayata getirilmenin hikmetini kavramak, gâibane bir ubudiyetten hâzırane bir münacat ile hitap makamına doğru mesafe almaktır...
Yolcu olmak; herbiri birer mücessem lafız olan mektubat-ı samedaniyi okumak, “herşey zıddıyla bilinir” kaidesi ile müşahhas hüsnün varlığından hüsn-ü mücerredi görmeye çabalamaktır...
Yolcu olmak; “emrolunduğun gibi dosdoğru ol” hitabındaki mesuliyetinin ağırlığını duymak, muhabbetini ibadet suretiyle sadece Allah’a sunmak, bütün bunlarla Rahman’ın rızasını ummaktır...
Yolcu olmak; seyahat esnasında hüzünlerini de sevinçleri kadar manidar bulmak, alkışlayanlar ile taşlayanlara aldırmamak, akrebiyet tecellisine nail olup arş-ı hakikate ulaşmaya çalışmaktır...
Yolcu olmak; tıpkı nurlu kervanın kervanbaşı Bediüzzaman gibi “ben başka maksattayım başka noktalar benim kalbimi doldurmuş, başka şeyleri düşünmeye kalbimde yer bırakmamış” hissiyatıyla kalbini dünyanın geçici işlerinden arındırmaktır...
Yolcu olmak; “teyakkuz-u tamme” ile rıza kıblesine odaklanmak, kalp ibresini bozacak cazibe merkezlerinden uzak durmak, füyuzat-ı ilahiyeyi almak üzere nazarını haramlar ile bulandırmamaktır...
Yolcu olmak; “teveccüh-ü tamme” ile istidatlarını cüz’iyetten külliyete çıkarmak, sünuhat, tuluat ve ilhamat gibi varidat-ı maneviyeye liyakat kazanmak, aklî, kalbi ve ruhi bütün latifeleri ile Kur’anî hakikatleri almaya hazırlanmaktır...
Yolcu olmak; “teslimiyet-i tamme” ile tasarrufat-ı ilahiyeye rızadade olmak, “O seni senden daha ziyade düşünür” sırrını anlamak, “hoştur bana senden gelen ya gonca gül yahut diken, narın da hoş nurun da hoş” mısralarındaki manayı kavramak, celali tecelliyat ile hâsıl olan tazyikatın adalet-i ilahiyenin bir cilvesi olduğuna inanmaktır...
Yolcu olmak; teslimiyetin nihai meyvesi “tevekkül-ü tamme” ile keder ve elem veren haletten halas bulmaktır. Yani “Ne lütfü aşiyandan, ne kahrı a’da’dan bil/ Umurunu Hakk’a tefviz eyle Cenab-ı Kibriyadan bil” hakikatine gönülden inanmak, dünyevi hüzünlerden ve endişe-i istikbalden kurtulmak, tarifsiz bir huzura kavuşmaktır...
Elhasıl; yolcu olmak, mesuliyetinin ağırlığını anlamak, ebedi bir davaya adanmak üzere külli bir hakikate dayanmak, mutlak hakikatlere hâkimiyet iddiasından beri durmak, ilahi isimlerin rengi ile boyanmak, mülk perdesi arkasında gizlenen melekût âlemlerinden ruhen haberdar olmaktır...
Ey insan! Bir gün senin de yolculuğun tamamlanacak inan! Cehennem ile yolculuğun sonlanmasın istiyorsan gafletten uyan! Dünya hanında misafir bir memur gibi davran!
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.