Yüzbaşı bir cevşen de kendisi için istedi

Yüzbaşı bir cevşen de kendisi için istedi

Mustafa Öztürk’ü vefatının 22. Yılında rahmetle anıyoruz

Ömer Özcan'ın haberi

Nazilli İlçesi Risale-i Nur’un erken dönemlerde parladığı merkezlerden birisidir. Bu şirin İlçenin ilk Nur Talebesi de Hacı Mustafa Öztürk’tür. Bediüzzaman Hazretlerini üç defa ziyaret etmiştir.

Mustafa Öztürk geçen asrın tam başında, 1900 tarihinde Nazilli’nin Yazırlı Köyünde doğmuştur. 1943’de Risale-i Nur’u tanımakla şereflenmiş olup, büyük hizmetlere vesile olmuştur… Uzun ve bereketli bir ömürden sonra bu kahraman adam 31 Ağustos 1989’da vefat etmiştir. Kabri Nazilli mezaristanındadır.

Hacı Mustafa Öztürk’ü vefatnın 22. Yılında rahmet ve dualarla anıyoruz…

***

Hacı Mustafa Öztürk’ten muhtelif hatıralar:

Biz şöyle imtihan oluruz
Bir gün Nazilli Büyük Parkta oturuyordum… Orada bazı gençler vardı. ‘Siz kimsiniz?’ dedim. ‘Biz üniversite talebeyiz hacı amca’ dediler. ‘Siz nasıl üniversite talebesisiniz? Hem buradasınız?’ ‘Biz burada ders çalışıyoruz, Ankara’da, İstanbul’da imtihana giriyoruz…’ dediler.
Sonra: ‘Ben de talebeyim…’ dedim. ‘Hacı amca sen nasıl talebesin? 75 yaşında talebe mi olur? Hem sen nerde okuyorsun? Nerede imtihan oluyorsun?’ gibi sorular sormaya başladılar.
Onlara dedim ki: ‘Biz şöyle imtihan oluruz: Biz de toplanır bir araya geliriz… Kur’an ve tefsirini okurken; Polisler gelir bize baskın yaparlar. Ertesi gün tekrar derse gelenler veya gelmeyenler olur… İşte bizim imtihanımız da böyle olur’ dedim.

Polisler bizim korkmayacağımızı bilirler ama

Bir bahane ile neredeyse her gün bizi mahkemeye götürüyorlardı…
Birisi bir gün sordu: ‘Hacı amca sizi her gün polis götürüyor, siz korkmuyor musunuz?’ Ben dedim: ‘Yok biz korkmuyoruz. Zaten polisler de bizim korkmayacağımızı bilirler.’ ‘Peki, o zaman niye sizi götürüyorlar hep böyle?’ ‘Maksatları sizin bize yaklaşmanıza mani olmak... Onlar aslında sizi korkutuyorlar…’ dedim.”
Bakkal onları tanımaz, ama müşteri bakkalı tanır

Bir gün beni savcılığa çağırdılar. Savcı dedi ki: ‘Bir Hasan Atıf Hoca var. Onu tanımıyor musun?’ ‘Tanıyorum savcı bey.’ Savcı hayretle: ‘Biz bu Atıf Hocaya; Nazilli’de Mustafa Öztürk var, tanıyor musun?’ Dediğimizde, ‘tanımıyorum’ demişti bize?’ ‘Efendim o bakkaldır, bakkala Ankara’dan, İstanbul’dan, Konya’dan müşteri gelir. Bakkal onları tanımaz, ama müşteri bakkalı tanır.’ Diye cevap verdim.”

Çifti süren, traktörün imalâtından değil, neticesi olan tarlanın hazırlanmasından anlar.
Bir gün tren ile giderken Cevşen okuyordum. Bir yüzbaşı bunu gördü: ‘Sen bunun manasını anlıyor musun ki okuyorsun?’ dedi. Ben de, o sırada dışarıda traktörle çift süren bir çiftçiyi göstererek dedim ki: Çifti süren, traktörün imalâtından değil, neticesi olan tarlanın hazırlanmasından anlar.

Hem sen bunu biliyor musun? Bu Cevşen’dir. Peygamberimizin duasıdır ve vahiyle gelmiştir. Harpte iken peygamberimize, ‘zırhını çıkar bunu oku’ diye Allah tarafından gönderilmiştir. ‘Bunu oku’ diyor. İşte biz de okuyoruz. O kadar… O yüzbaşı da bu güzel misale karşı: ‘Öyle ise bir cevşen de bana ver.’ Dedi.

Ömer Özcan Ağabeyler Anlatıyor–2