Zafer AKGÜL
Gerekçenin Gerçekliği-6
“Yumurtanın Sarısı Gitti Eğitimin Yarısı 4” başlıklı yazımıza yorum yapan Avukat Firdevs Kırca hanımefendi şunları yazmıştı: “Düşünmemiştik. Bu gün mahkemelerde düşünülmediği için, sâkin olunmadığı için, başkalarının hikmetini bilmeden karışılan o kadar çok (dava) dosyaları var ki...”
Gerçekten olayların, sözlerin ve davranışların ilk elde hangi gerekçeyle vukua geldiğini sorgulamak, işin en önemli ve en hayatî noktasıdır. Gerekçe. Evet buradaki gerekçe niyet de olabilir, sebep de olabilir, amaç da olabilir. Yani bir eylemin/amelin ki (Söz de ameldendir. Hadis.) hangi niyetle yapıldığı, hangi sebeple yapıldığı ve hangi amaçla (Maksat-Kasıt) yapıldığı mutlaka öğrenilmeli-öğretilmeli, belirtilmeli-belirgin hale getirilmelidir. Gerekçe anlatılmalı veya anlaşılmalıdır. Aksi takdirde adlî meselelerden eğitim problemlerine, psikolojik alandan sosyolojik alanlara kadar hemen her platformda iletişim karmaşası ve değerlendirme kaosu yaşarız.
Biz büyükler-öğretmenler çocuklarımıza herhangi bir konuda emir verdiğimizde, yasak koyduğumuzda, tavsiye veya tesviye yapmak istediğimizde gerekçeyi önünden veya arkasından bir anlam bağlantısı ile belirttiğimiz zaman onların bilinçli olarak davranış moduna girmelerini daha kısa ve kolay yoldan sağlayabiliriz. En azından hemen netice alamasak da onların bilinç altına haklı ve yerinde gerçekliği yerleştirmiş ve ilerleyen süreçte bunu muhakeme ederek kendi iradî gücüyle karar vererek uygulamaya koymasının kapılarını aralamış oluruz. Unutulmamalıdır ki iradeli, gönülden isteyerek yapılan davranışlar daha kalıcı olur. Eğitimdeki kazanımlar terimi aslında bu anlamı ifade eder. Kendi kendine karar vererek benimsemek ve problemleri kendi kendine çözebilmek.
Biz muhatabımıza gerekçeler söylediğimizde 1-0 avantajlı duruma geçeriz. “Şunu şöyle yap! Bunu böyle yapma!” yerine “Şunu şöyle yapmalısın çünkü…” diye gerekçeleri söylemek eğitimde de en emin ve sağlam terbiye metodudur.
Biraz açacak olursak “Niçin, neden?” sorularına cevap bulunduğu anda Hikmet ilmi devreye girer. Hikmet eşyanın hakikatine ermek ve olayların özünü bilmektir. Zaten kainatta her şeyin bir hikmeti vardır. Bir açıdan Allah’ın emir ve yasaklarının birer hikmeti olduğunu da varlıklardaki hikmete dayanarak idrak ederiz. İşte gerekçe gerçeği tam da burada tezahür eder.
Gerçeklik ve hakikat gerekçenin ilk ve en birinci özelliğidir. Fayda veya zarar gibi kavramlar ancak sonraki aşamalarda yer alabilir. Hatta yeter sebep olmayabilirler. Bir yerde okumuştum bu örneği. 9x9=81 denklemini misal getirmişti: “9x9 kaç eder?” sorusunu sorduğumuzda 81 cevabını veren kişi doğru bir sonucu söylemiş olur. Ancak eğitim ve öğretim gereği gerekçesini sorgulayarak “Niçin 81 eder?” dediğimizde 9’un katlarına dayanarak 9, 18, 27, 36, 45, 54, 63, 72, 81, 90... sayılarının katlarına göre cevap vermek yerine “Çünkü 13 eşek, 47 tavuk 21 inek toplamda 81 eder” diyerek cevap verirse bu doğrunun pek de değeri olmaz. Çünkü sonuç doğru da olsa gerekçe olayla ilgisiz ve bağlantısızdır.
“Soğuk su içme!” emir veya yasağının çocuğa hangi gerekçeyle söylendiğini belirtmek-anlatmak durumunda daha kolay iletişim kurulur. Hastalık, hastane, muayene, ilaç, iğne, sancı, ağrı, iştahsızlık, okuldan geri kalma, oyundan mahrum olma vb. sebep-sonuç silsilesi; trafik, yakıt, masraf, zaman vb. yan unsurlar da muhatabın idrak seviyesine göre eklenirse olumlu davranış biçimleri daha rahat ve zahmetsizce kazandırılabilir. Yukarıda ifade ettiğimiz gibi muhatabımız bizim tavsiyemizi hemen yerine getirmese de sonraki aşamalarda hikmetini düşünerek deneme-yanılma yoluyla bunu haklı bulup, gerçekliğini idrak edip mutlaka kendi iradesiyle olumlu yöne meyledecektir. Çünkü insan Bediüzzaman’ın deyişiyle “Fıtraten mükerremdir.”
Herkes gibi çocuklarımızın doğru veya hatalı davranışlarını açıktan veya ortama göre hissettirmeden bir davranış veya yargıyı niçin yaptığını sorgulamak durumundayız. Gerekçe doğru ve gerçekçi ise ona göre hüküm vermeliyiz.
Haftaya devam edelim.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.