Eyüp OTMAN
Zalimler için yaşasın cehennem!
Mazlûm izzetinde, zâlim zilletinde,
Göçüp de gidiyor fâni dünyadan,
Ne zaman nasîb-dâr olur zamandan.
Zulmüne bir ceza, Haktır Allah’ım.
Zâlimler dünyada hüküm fermadır,
Zulümleriyle; Dünya bîzardır,
Yaptığı yanında daima kârdır,
Zâlimlere Cehennem; Haktır Allah’ım.
Mazlûmların ahı, sarstı cihanı,
Bu kadar zulüm, kanatır Kan’ı,
Ne zaman Yâ Rab!... Ceza zamanı;
Zâlimler için; Yaşasın Cehennem.
Çoluk-çocuk demeden kıyıp geçiyor,
Her zaman da maznûn halkı seçiyor,
Zararlı ot gibi, kesip biçiyor,
Zâlimlere Cehennem; Haktır Allah’ım.
Müslüman olunca, hele ezilen,
Müslümandır ona, bir tek üzülen,
Yıkılsın derim; Böyle bir düzen,
Zâlime Cehennem; Haktır Allah’ım.
Sanki efsunlandık, olduk duyarsız,
Zulüm karşısında kaldık kararsız,
Zâlim zulmüyle, gördük insafsız,
Zâlimlere Cehennem; Haktır Allah’ım.
Zâlim, zulmüyle abad olmasın,
Ma’sûm üzülüp, garîb kalmasın,
Dünyayı büsbütün zulüm sarmasın,
Zâlimlere Cehennem; Haktır Allah’ım.
...
ZALİM: Bir kimsenin hakkını zorla elinden alan, haksızlık yapan, merhametsiz ve gaddar kimse. Arapça bir kelime olup Arap dilinde mastarı: "Bir şeyi ait olduğu yerin dışında bir yere koymak" anlamındadır. Bir şeyi eksik ya da fazla yapmak yahut zamanının veya mekânının dışında yapmak da zulüm olarak ifade edilmektedir.
Kur'ân-ı Kerîm'de cehalet, şirk, fısk anlamında "nûr"un zıddı olarak kullanılır. Bu anlamlarıyla Kur'ân'ın temel kavramlarından biridir.
Peygamberler, insanları zulümattan nûra kavuşturmak için gönderilmişlerdir. Mesajları aydınlıktır; karışık yollar ise zulümattır, karanlıktır: Âllah mü'minlerin velisidir, onları zulümattan nûra çıkarır, kâfirlerin velileri ise Tağuttur, onları nurdan zulümata çıkarır" (Bakara, 2/257). O halde gerek fert gerekse toplum bazında Allah'ın emir ve yasaklarının ortaya çıkardığı sonuç nûrdur, aydınlıktır. Karşıtı emir ve yasaklar ise, zulümattır, karanlıktır; işleri yerli yerinde yapmamaktır.
Kur'ân'da zulüm çeşitlerinin en büyükleri olarak şunlar sıralanmaktadır:
Şirk (Lukman, 31/13); Allah'ın mescidlerinde O'nun adının (dolayısıyla emir ve yasaklarının) anılmasına engel olmak (Bakara, 2/114); Allah'ın bildirdiklerini gizlemek ve O'nun adına yalan söylemek (el-Bakara, 2/144; el-A'raf, 7/38; Yunus,10/17; Hud, 11/18...); Allah'ın âyetlerini yalanlamak ve âyetlerinin başkalarına ulaşmasına engel olmak (el-En'am, 6/157; Yunus, 10/17; Kehf, 18/57); Allah'ın âyetlerinden yüz çevirmek (Secde, 32/22); Müslüman olduğunu iddia etmekle birlikte Allah adına yalan söylemek (es-Saff, 61/7).
İnsan, bütün bu zulümleri işlemeye müsait bir varlıktır. Bu nedenledir ki Kur'ân-ı Kerim'de "çok zulmeden" anlamına gelen "zelûm" olmakla nitelenmiştir (İbrahim, 14/34).
Yüce Allah;âhirette insanları cezalandırırken zalim olmadığını, bu cezaları kendilerinin hakkettiğini sık sık vurgulamaktadır (bk. Âlu İmran, 3/182; el-Enfal, 8/51; Hacc, 28/10; Fussilet, 41/46; Kaf, 50/29).
Zalimler âhirette cezayı hakkettikleri gibi bu dünyada da cezalandırılırlar. İnsanların başlarına gelen toplu felaketler, zulümleri sebebiyledir. "De ki: Allah'ın azabı size ansızın veya açıkça gelirse zalimlerden başkası mı yok olur" (el-En'am, 6/47).
Yüce Allah, zalimleri dost edinmeyi de zalimlik olarak nitelemektedir. Hatta zulmeden, kişinin babası veya kardeşleri bile olsa onlara dost olmak, zalimliktir (bk. et-Tevbe, 9/23). Böylece dostluğun akrabalık bağlarına göre değil, adalet ve inanç esaslarına göre olması gerektiği anlatılmaktadır
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.