1 Mayıs’ta Risale-i Nur ve Hz. İbrahim'i konuştular

1 Mayıs’ta Risale-i Nur ve Hz. İbrahim'i konuştular

Kendilerini “fikir işçisi” olarak niteleyen bir grup akademisyen 1 Mayıs işçi bayramını müzakereli kitap okuyarak değerlendirdi

Mehmet Selim Mardin’in haberi:

RİSALEHABER-Mardin’de bir araya gelen ve kendilerini “fikir işçisi” olarak niteleyen bir grup  akademisyen 1 Mayıs işçi bayramını müzakereli  kitap okuyarak değerlendirdi.

Mardin’de düzenlenen  bir günlük  programda sunum yapan Yrd. Doç. Dr. Levent Bilgi “Hz. İbrahim Örneğinde Kapitalizme Karşı Tevhid İnancı”nı anlattı. Bilgi, Hz.İbrahim’in muhalif duruşunu anlatırken şu ifadelere yer verdi:

“Hz İbrahim’in annesi hak bildiği bir inanç uğruna zamanın mutlak otoritesi Nemrut’a da, kendi eşine de muhalefet edebilecek bir iradeye sahiptir. Aslında bu çocukları katletme hadisesi de metaforik bir unsurdur. Firavunda, muhtemelen başka kültürlerde de bu metafora rastlamak mümkündür.

“Yeni doğan çocukların, özellikle erkeklerin öldürülmesi; hiçbir şeyin değişmemesi, her şeyin aynı kalması, muhafazakarlık, bizim bu saltanatımız ebediyen devam etsin, bizim bildiğimiz ve kurduğumuz düzen asla bozulmasın anlamlarına gelir. Hz. Musa da Sina Dağı’ndan dönüşte kavminin çoğunu sapıtmış bulunca kendisine tabi olanlarla beraber yeni bir nesil doğuncaya kadar çöllerde dolaştı. Eskiler yaşlanıp veya öldükten sonra bu gelen yeni nesil ile dinini tekrar ihya etti.
                                                                                                                      
“Nemrut’un erkek çocukları öldürerek batıl sistemini muhafaza etmesi karşısında Hz. İbrahim’in annesi bugün dahi bir kadından beklenemeyecek bir azimle, bu zalim otorite karşısında, hayatı pahasına direnmiş, muhalif bir duruş sergilemiştir. Bir kadının zalim otorite ve kocası karşısındaki bu muhalif duruşu, dünya tarihini değiştirip büyük bir peygamberin doğuşuna vesile olarak, günümüz Müslümanlarına, bilhassa kadınlara güzel bir örnektir.

“Hz. İbrahim malum sebeplerden dolayı şehirden, insanlardan, döneminin gelenek ve göreneklerinden, kültüründen uzak bir şekilde bir mağarada doğup, dağlarda, bayırlarda, kırlarda oynayarak büyümüştür.  Hz. İbrahim 13/17 yaşına, yani kendisini fark edip, hayatı, varlığı, yaratanı sorgulayıncaya kadar zamanının putperest etkilerinden uzakta yaşamıştır. Nemrut’un kurduğu batıl medeniyetin sarmalları, ambalajları, tabuları, ön kabulleri Hz. İbrahim’i kuşatamamıştır. İslam fıtratı üzerine doğan İbrahim, dağlarda, batıl empozelerden uzak bir hayat sürerek, İslam fıtratını muhafaza etmiştir.

“Bu mağara hadisesi bugünün insanına şunu anlatmaktadır:
Hepiniz İslam fıtratı üzerine doğuyorsunuz. Aslında yapmanız gereken şey bu fıtratı muhafaza etmek, bu fıtratı bozmamaya çalışmaktır. Yeni bir şeyler yapmanıza gerek yok. Sadece fıtratınızı bozmayın, fıtratınızın etrafını örten ambalajlardan kurtulun. Bu ambalajlar bazen ailevi ön kabuller, yaşayış tarzlarımız olabilir. Bazen içinde bulunduğumuz medeniyet, kültür, hatta teknoloji bile olabilir. Geleneklerimiz, düşünme biçimlerimiz, milliyetimiz, şehrimiz, her türlü tabularımız olabilir. Bizi fıtratımızdan uzaklaştıracak her şey aynı zamanda insaniyetimizden ve Rabbimizden uzaklaştıracak şeydir.

“Tüm insanlık tarihi boyunca hep metaforik bir unsur olmuştur. Hz. Muhammed’in (asm) Hira dağındaki mağaraya çekilişi, Ashab-ı kehf’in mağaraya sığınışları, Said Nursi’nin Rusya esareti dönüşü; “Artık bundan sonra insanların hayat-ı içtimaiyesine karışmak yeter, bakiye-i ömrümü mağaralarda geçireceğim” kararı alması, Erek dağında mağaravari yerlerde yaşaması; bugünümüze pek çok şey anlatan metaforik unsurlardır. Şimdi şunu sorabilirsiniz, bugün de mağaralara mı çekilelim? Evet, metaforik anlamda mağaralara çekilelim. Çünkü mağara ruhumuzu, kalbimizi, aklımızı dünyanın çöplüklerinden ayıklamaktır. Medeniyetin ağırlıklarından, olmazsa olmazlarından silkinip kurtulmaktır. Mağara bebeklikten bu yana bizlere empoze edilen bencilliği, kini, nefreti, ırkçılığı, kendimizi başkalarından üstün görmeleri, hayatı bir savaş, bir mücadele haline getiren tüm duygularımızı sıfırlama sembolüdür.”

Programın öğleden sonraki bölümünde  Prof. Dr. Mustafa Zerin ile akademisyenler Risale-i Nur’dan 29.sözü müzakere ederek Haşir hadisesini anlama adına fikir alışverişinde bulundular.