20 elim olsa Risale-i Nur hizmetinde kullanırım

20 elim olsa Risale-i Nur hizmetinde kullanırım

Hekimoğlu İsmail, Bayram Yüksel ağabeyle olan hatıralarından bir kısımını paylaştı

Risale Haber-Haber Merkezi

Zaman yazarı Hekimoğlu İsmail, Bediüzzaman Hazretlerinin talebelerinden Bayram Yüksel ağabeyle olan hatıralarından bir kısımını paylaştı.

Ankara’da ilk talebe hizmetlerini başlatan Bayram Yüksel ağabey olduğunu belirten Hekimoğlu'nun yazısı şöyle:

Ben de kendisiyle ilk defa Ankara’da bir dershanede tanıştım. Sonrasında da Hacı Bayram’daki meşhur 27 numaralı evdeki derslerde onun yanında bulundum. O zamanlar dershane olarak kullanılacak ev bulmak çok zordu. Kimse evini kiraya vermek istemiyordu. Bayram ağabeyle Cebeci’de saatlerce ev aradığımızı unutamam. Dershane olacak ev arayışlarımız esnasında onunla yakınlığımız arttı. Tabii maddi sıkıntılar da var. Ona dedim ki, “Ağabey, ‘Maznun’ diye bir roman yazdım. Ümit ederim bu roman satılır. Romanı size vereyim; siz bastırın. Gelirini istediğiniz yerde kullanın.” Dedi ki; “Kardeşim, değil iki elim, yirmi tane elim olsa hepsini Risale-i Nur hizmetinde kullanırım. Böyle işlerle meşgul olamam.”

Bayram ağabey, iki dakika boş zamanı olsa hemen boynunda asılı duran torbadan Risale-i Nur çıkarır, okurdu. Ankara’da bir durakta otobüs bekliyorduk. Bayram ağabey yine çantasından Risale-i Nur çıkarıp okumaya başladı. “Hem mahrem şeyleri görmüyorum, hem zamanımı kıymetlendiriyorum.” dedi. Onun, Risale-i Nurlara böylesine bağlı olmasına hayran olmuştum. Ben de böyle olmalıydım...

Hacı Bayram Camii civarında çok sade bir evde otururdu. Bir gün dedi ki, “Ben evde bir saat oturdumsa, bin kere tövbe etmem lazım. Bu kadar çok talebe, bu kadar çok yapılması gereken iş varken…”

Yine bir gün Hacı Bayram 27 numaralı evde ders yapıldı. Bayram ağabey, dersten sonra ocağı yaktı, kaynayan suya erişte attı, biraz da salçayla karıştırıp ikram etti. Dersten sonraki ikramlar için saatlerce mutfakta uğraşmak diye bir şey yoktu. Başka bir gün yine bizi yemeğe davet etti. Gittik. Çorba yapmış. On kaşıkta bir şehriye tanesi geliyor kaşığa... Amma o çorbanın tadını unutamam...

Fethullah Gülen Hocam’ın buyurduğu gibi, “Ben Hazreti Üstad’ın etrafında bir kısım itibarıyla hakikaten ümmi, fakat hizmet felsefesine vâkıf öyle dâhilere şahit oldum ki, isim de tahsis edebilirim... Bayram ağabey, mektep okumamış bir köylü çocuğu idi. Fakat vallahi-billahi-tallahi bir devletin başına koyun, o nurları çok hazmetmiş olması itibarıyla, idare ederdi.”

Bediüzzaman’ın, “Japonya’ya Bayram’ı göndereceğim.” demesi üzerine bir kardeşimiz, “Üstad’ım, oralara tahsilli ağabeyleri gönderseniz daha iyi olmaz mı?” diye sorar. Üstad der ki, “Tahsil değil, ihlas hizmet eder…”

Gerçekten ağabeyimiz, yaşayış tarzıyla kendisinden faydalanılacak bir insandı.
Allah ağabeyimize rahmet eylesin...