28 Şubat zulmü başörtülüyü bagaja soktu
Darbe yanlısı olmayan ve dini hassasiyetleri bulunan subay ve astsubaylar, 28 Şubat sürecinin en büyük mağdurları arasında yer aldı.
Mürsel Karadeniz'in haberi
Karargahta planlanarak apoletli medya ve statükoya hizmet eden sivil toplum kuruluşları aracılığıyla vatandaş üzerinde uygulanan psikolojik harekat, 28 Şubat sürecinde 'postmodern darbe' adıyla yakın tarihe kara leke olarak düştü. Bu süreçte, yaklaşık bin 500 subay ve astsubay darbeye destek vermediği için 'irticacı' veya 'disiplinsiz' diye kodlanarak Türk Silahlı Kuvvetleri'nden (TSK) uzaklaştırıldı. Emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi, başarılı sicillerine rağmen cunta zihniyetine karşı duruşları nedeniyle TSK'dan koparılan subay ve astsubaylara destek verdiği için insan haklarının ayaklar altına alındığı Yüksek Askeri Şûrâ (YAŞ) toplantılarının mağdurları arasına girdi. 1996'daki Ağustos YAŞ'ında emekliye sevk edilen Tanrıverdi, dini hassasiyetleri nedeniyle haksızlığa uğrayan subay ve astsubayların acı hikâyelerini Yeni Şafak'a anlattı.
BAŞÖRTÜLÜ EŞ LOJMANA GİREMEZ
Emekliye sevk edildikten sonra mağdur askerlerin gasp edilen haklarını savunmak üzere Adaleti Savunanlar Derneği'ni (ASDER) kuran Tanrıverdi, 28 Şubat sürecinde eşi başörtülü olduğu için hem görev yerinde hem de lojman hayatında sıkıntı yaşayan subay ve astsubayların yaşadığı sıkıntılara dair tüyler ürperten bir anı anlattı. O dönemde başörtülü asker eşlerinin lojmanlara giriş çıkışının yasaklandığını ifade eden Tanrıverdi, tanıdığı bir subayın yaşadığı insanlık dışı olayı şöyle anlattı: "Lojmandan çıkmak mecburiyetinde kaldıkları zaman insan onurunu rencide edecek bir yola başvurmak zorunda kalmış. Önce eşini arabanın arka koltuğuna oturtmuş ve nizamiyeyi geçerken eğilmesini istemiş ancak çıkışına izin vermemişler."
Eşini çeşitli yollarla saklayarak lojmanlara giriş çıkış yapmak zorunda kalan subayın içine düştüğü sıkıntılı durumun bununla da sınırlı kalmadığını belirten Tanrıverdi, sözlerini şöyle sürdürdü: "Arka koltukta eğilmesi çare olmayınca eşinin üzerine battaniye örteyim de öyle çıkayım demiş. Ancak yine müsaade etmemişler. En sonunda arabanın bagajına koymuş eşini ve nizamiyeden öyle çıkabilmiş. Tekrar evine dönerken de eşini yine aynı şekilde bagaja koyarak nizamiyeden geçirmiş."
ADETA CADI AVI
Tanrıverdi, post modern darbe sürecini 'TSK'da başarılı hizmetlerde bulunduğu halde cuntaya destek vermeyen ve dini hassasiyetleri bulunan tüm kadroların tasfiyesine yönelik başlatılan bir Milli Güvenlik Darbesi' olarak değerlendirdi. "O dönemde adeta bir cadı avı başlatıldı" diyen Tanrevirdi, şöyle konuştu: "Batı Çalışma Grubu etkin bir şekilde devreye girerek dindar subayları fişleyip üst komutanlara rapor etti. Bir bakıma cunta kendi yapılanmasını kurmuştu."
BALYOZ 28 Şubat'ın can damarıydı
Demokrasiyi hedef alan bütün darbe yönetimlerinin yeni bir cunta damarı kadrolaştırmadan görevden ayrılmayacağını belirten Tanrıverdi, "28 Şubat darbecileri de kendinden sonra Silahlı Kuvvetler'in başına gelecek kadroyu kurarak görevi devretti" dedi. "İşte o cunta bu gün Ergenekon ve Balyoz'da ortaya çıktı" diyen Tanrıverdi, şöyle konuştu: "1998-2002 yılları arasında Genelkurmay Başkanlığı yapan emekli Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu, '28 Şubat bin yıl yaşayacaktır' dedi. Bunu neye dayanarak söyledi? Darbelerin dayanağına dayanarak söyledi. Yani yasal mevzuat ve kadrolaşmadır." Emekli paşa Tanrıverdi, ortaya çıkan Balyoz Darbe Planı belgeleriyle yargı önüne çıkanların 28 Şubat zihniyetinin devamı olduğunu söyledi. Tanrıverdi, "Yargı önünde olanlar 28 Şubat'ın yavrusudur. Yani bunlar damla ise 28 Şubat denizdir. Dolayısıyla yargılamanın 28 Şubat cuntasına gitmesi gerekir. Orgeneraller İsmail Hakkı Karadayı, Hüseyin Kıvrıkoğlu ve o cuntada kim varsa yargı önüne çıkarılmalıdır. Ki tekrar onun gibi ma-ceracılar gelip de bu milletin başına bela olmasın" şeklinde konuştu.
Besmeleli subay tehdittir!
Kara Kuvvetleri Komutanlığı karargâhında kurmay başkanı tarafından yapılan bir toplantıda 'Besmele ile işine başlayan bizim için potansiyel tehdittir' denildiğini anlatan Tanrıverdi, "Tasfiyenin hangi zihniyetle yapılacağı bu sözle duyuruldu. Böyle düşünenlerin hastalıklı zihniyetleri yaşadığımız dönemde ortaya çıkan darbe planlarıyla daha iyi anlaşılıyor" diye konuştu.
Yeni Şafak