5 Boyutlu Düşünme Modeli: Çocuklar evde Allah'tan bahsetmeye başladı
Institute of Integration of Knowledge ile yapılan iş birliği çerçevesinde düzenlenen “2. İstanbul Workshop: Dönüştürücü Eğitim için 5 Boyutlu Düşünme Modeli” atölyesi, 1-7 Ağustos 2024 tarihleri arasında gerçekleşti
Atölye, geçen yıl olduğu gibi, çeşitli ülkelerden eğitimcilere bilim eğitiminde baskın seküler düşünce yapısını aşan yeni bir epistemolojik perspektif sunmayı amaçladı. 5D düşünme yaklaşımını kullanarak, katılımcılara "tevhidi" bir dünya görüşü perspektifinden yeni bir bilim felsefesi sunulması hedeflendi. Atölyenin 6 günlük yoğun programı boyunca, paralel şekilde devam eden teorik ve pratik derslerle, katılımcılara 5D modelini anlama ve kendi okullarında uygulamada detaylı bir eğitim sunuldu.
Atölyenin ilk günü, katılımcıların birbirleriyle tanışmaları ve programın genel yapısı hakkında bilgilendirilmeleri ile başladı. Ardından, Institute of Integration of Knowledge’ın kurucularından ve aynı zamanda 5D modelinin kurucusu olan Prof. Necati Aydın, bilimsel eğitimde seküler paradigmanın ne denli baskın olduğunu ve bu paradigmanın modern eğitim sisteminde ne kadar büyük inanç krizlerine yol açtığını anlatarak, İslami okulların da bu paradigmadan tamamen bağımsız olmadığını ifade ettiği bir konuşma yaptı. Öğleden sonra ise, katılımcılar “seküler düşüncenin bilim eğitimine etkileri” üzerine grup tartışmaları yaptılar. Tartışmalar, eğitimcilerin mevcut sistemlerde karşılaştıkları zorlukları ve bunları nasıl aşabileceklerini ele aldı. Gün sonundaki oturumda ise, 5D düşünme modeli detaylarıyla tanıtıldı.
EN ÖNEMLİ DİNAMİK, OLAYLARIN NEDEN VE KİM TARAFINDAN MEYDANA GETİRİLDİĞİNİ BİLMEK
Atölyenin ikinci günü, eğitimcilerin ilk gün öğrendikleri metodolojiyi pekiştirmek adına grup çalışmalarıyla başladı. Katılımcılar, 5D düşünme yaklaşımını daha iyi anlamak ve pratikte nasıl uygulanabileceğini görmek için çeşitli etkinlikler gerçekleştirdiler. Öğleden sonraki teorik oturumda, Prof. Yunus Çengel'in konuşması büyük ilgi topladı. Çengel, kainatta meydana gelen olayların nasıl işlediğini anlatmanın sadece ilk adım olduğunu vurguladı. En önemli dinamiğin, olayların neden ve kim tarafından meydana getirildiğini bilmek olduğunu belirtti. Çengel, buna şu sözleriyle vurgu yaptı: “Eğer bir kanun varsa mutlaka bir düzen olacaktır. Eğer bir düzen varsa mutlaka bir düzen koyucu olacaktır. Kainattaki bu düzenin kendisi ispat eder ki bu düzeni koymayı irade etmiş bir akıl var. Bu sebeple bilimin kendisi, ilahi iradenin ispatıdır. Yoksa bilimi yapmamıza olanak sağlayan bir sistemden ve formüllerden asla bahsedemezdik.”
Diğer oturumda, Prof. Necati Aydın ise, bilimsel bilgide en eksik boyutlardan birinin “ilişkililik” ve “birbirine muhtaçlık” ilkeleri olduğunu vurguladı. Ayrıca sebepler, şans ve tabiat denilen “modern teslis”in, Hıristiyan teslisinin yerine konulduğunu ifade ederek, seküler aklın Avrupa’da önce kilisenin yerini modern bilim felsefesinin almaya başlamasıyla açıp çıktına değindi. Aydın, kainatta her şeyin birbiriyle ilintili ve birbirine muhtaç şekilde yaratıldığını belirterek, şunları söyledi: “Tüm kainatı bize delil yapan yaratıcı aynı zamanda “sünnetullah” kanunları denilen bazı sebepleri de koymuştur. Bu sebepler yaratılışın devamı için gereklidir ama yeterli değildir. Cenabı Hakk’ın iradesi sebeplerin de isterse üstüne çıkabilir. Anlamamız gereken en önemli nokta burası.” Aydın, konuşmasını Rad Suresi'nden 16. ayeti okuyarak ve bu ayetin eğitim felsefesi için tüm Müslüman eğiticilere oldukça önemli bir altyapı sunduğunu anlatarak tamamladı.
ÇOCUKLAR EVDE SÜREKLİ ALLAH'TAN BAHSETMEYE BAŞLADI
Öğleden sonraki oturumlarda ise, geçen yılki programın ilkine katılan Kanadalı 3 eğitimci, 5D modelini, geçen yıldan bu yıla kendi okullarında nasıl uyguladıklarını ve bu süreçte ne tür zorluklarla karşılaştıklarını anlattılar. Ancak uygulama başlandıktan kısa bir süre sonra çocukların bakış açısındaki değişimin gözle görülür şekilde olduğunu ifade eden eğitimciler, bazı velilerin, çocuklarının evde sürekli Allah'tan bahsetmeye başladıklarını belirterek okula gelip teşekkürlerini ilettiklerini ifade ettiler.
Üçüncü gün, İslam felsefesinin temellerini ve bilim geleneği ile dinin nasıl organik bir bütün oluşturduğunu aktaran Prof. Dr. Alparslan Açıkgenç’in dersiyle başladı. Açıkgenç, İslam düşünce sisteminin bilimsel yaklaşımda nasıl bir rol oynadığını açıklarken, bu düşünce sisteminin modern bilimle nasıl uyumlu bir şekilde entegre edilebileceğini vurguladı.
Öğleden sonraki oturumda ise, Uzma Ahmad, 5 boyutlu düşünme modelinin beş boyutunu ayrıntılarıyla ele aldı. Ahmad, her bir boyutun eğitimde nasıl kullanılabileceğini, bu modelin teorik ve pratik yönleriyle nasıl hayata geçirilebileceğini gösterdi. Katılımcılara, modelin eğitimde uygulamalı olarak nasıl kullanılacağına dair daha detaylı örnekler sunuldu.
Günün sonunda, grup çalışması ve quizlerle, 5 boyutlu düşünme modelinin pekiştirilmesi hedeflendi. Katılımcılar, öğrendiklerini değerlendirmek ve uygulamak için küçük gruplar halinde çalışarak birbirlerine geri bildirimde bulundular.
MANA-İ HARFİ VE MANA-İ İSMİ
Atölyenin dördüncü ve beşinci günü ise, Prof. Dr. Necati Aydın’ın Bediüzzaman Said Nursi’nin Risale-i Nur’da kullandığı mana-i harfi ve mana-i ismi kavramlarını detaylıca açıkladığı dersiyle başladı. Aydın, bu kavramların 5 boyutlu modelin temelini oluşturduğunu ve kainata bakış açısında özellikle eğiticilerin sahip olması gereken en önemli düşünme sistemlerinden biri olduğunu vurguladı. Aydın, “Zira mana-i ismiyle göre her şey yalnızca kendi manasını ifade eden bağlantısız bir bilgi iken, mana-i harfi bakış açısı ise, bakılan her şeye işaret ettiği mana itibariyle anlam kazanmaktadır. Bu açıdan, bilimleri incelemede mana arayışı bilimin en önemli akli gayelerinden biriyken, modern felsefe bilimi manasında kopararak yalnızca onu işletim sistemini açıklamakla sınırlandırmaktadır. Halbuki insan üretimi olan her şeyde dahi bir gaye ve niyet gözetilmektedir. Kainat için aksini düşünmek makul değildir” diyerek dersini tamamladı.
Atölyenin altıncı gününde ise, katılımcılar, bilimsel düşüncenin tevhidi bir perspektiften nasıl yeniden yapılandırılabileceğini tartıştılar. Daha sonra, 5D modelinin farklı eğitim sistemlerine nasıl entegre edilebileceği üzerine uygulamalı çalışmalar yapıldı.
Öğleden sonraki oturumda, İstanbul İlim ve Kültür Vakfı başkanı Said Yüce, seküler bakış açısının günlük hayattaki karşılığı ve doğurduğu ahlaki krizlere yönelik bir konuşma yaptı. Konuşmasında, yaratılanı yaratıcıdan ayıran seküler bakış açısının haber dilinden ders kitaplarına kadar çok geniş ölçüde bir alanı etkilediğine vurgu yapan Yüce, biz Müslümanların bu bakış açısının tehlikesini hala yeterince farkedemiş olduğumuzu ifade etti. Ardından gerçek bir imani bakış açısının, şuan toplumumuzda görülen ekonomiden, siyasete, güvenlikten aile hayatına birçok problemin organik bir şekilde çözeceğini söyleyen Yüce, tüm bu sorunların en temelinde insanın “kalbinde manevi bir yasakçı”sının gerçek anlamda bulunmaması olduğunu ifade etti.
Programın son gününde ise katılımcılar, öğrendiklerini uygulamaya geçirebilmeleri için kendi okullarında ve müfredat sistemlerinde kullanmak üzere bir 5D örneği tasarladılar ve bu tasarılarını gruplar halinde sundular. Program, katılımcılara yeni bir bilim felsefesi perspektifi kazandırarak, tevhidi bir dünya görüşü ile eğitimde yeni bir dönem başlatma yolunda önemli bir adım oldu. Atölye boyunca eğitimciler, seküler ideolojinin eğitim sistemine nasıl gömüldüğünü ve bu durumun entelektüel bir krize yol açtığını derinlemesine tartıştılar. Sonuç olarak, bilimin tevhidi bir dünya görüşü perspektifinden nasıl öğretileceğine dair net bir çerçeve sunularak, katılımcıların kendi eğitim kurumlarında bu yaklaşımları entegre etmeleri hedeflendi.
Program, sertifika ve hediyelerin takdim edildiği kapanış programıyla sona erdi.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.