Ahmet Bilgi-RİSALEHABER

Kongar'a göre, 1960'lı yıllarda bir grup savcı Danıştay'a Nur cemaatinin kapatılması davası açtı.

İlk defa böyle bir iddia ortaya atan Kongar, Kur'an tefsiri Risale-i Nur'u okumak için bir araya gelen, resmi hiçbir yapısı olmayan Nur cemaati için kapatma davasının nasıl açıldığını anlatmadı.

Tele1 tv'de konuşan Kongar, "kapatma davasının" içlerinde Prof. Dr. Cahit Tanyol'un da olduğu bilirkişilerin verdiği olumlu rapor nedeniyle reddedildiğini söyledi.

Kongar'ın "kapatma davası" dediği olayın büyük ihtimalle mahkemelerde yargılanan Nur talebelerinin okuduğu eser olan Risale-i Nur'ların bilirkişiler tarafından incelenmesi talebidir.

Önce Prof. Emre Kongar'ın sözlerini ardından da Risale-i Nur hakkında bilirkişi raporu yazan Prof. Cahit Tanyol'ın yıllar sonra yaptığı itirafı okuyalım.

EMRE KONGAR'IN SÖZLERİ

"Çok az kişinin bildiği, insanların bilmediği, bilenlerin de artık hatırlamadığı bir olayı söyleyeceğim. 1961 Anayasası'nın getirdiği özgürlük ortamında sosyalizm, komünizm, marksizm açıkça konuşulmaya başladığı sırada kimsenin çok dikkat etmediği bir biçimde şeriatçı, dinci, İslamcı görüşler ve şiddete dönük ideoloji dahil olmak kaydıyla milliyetçi, ırkçı görüşler de örgütlü olarak ortaya çıkmaya başladılar.

"61 anayasasının o sırasında savcılar bir cemaat hakkında Danıştay'a kapatma davası açtılar. Bu Nur cemaatiydi. O yıllarda tam tarihi şimdi hatırlamıyorum ama 61 anayasasının mantığı içerisinde Danıştay 3 kişilik bir bilirkişi heyeti kurdu "bu nedir diye." O heyetin içinde çok iyi biliyorum çünkü babamın arkadaşıydı sosyoloji profesörü Cahit Tanyol da vardı. Aslında iyi bir sosyolog. Türkiye'de sosyolojinin yerleşmesine filan yardım eden bir zat-ı muhteremdir. İyi anlamda söylüyorum.

Maalesef Cahit Tanyol'un da imzasıyla o üç bilirkişi Nur cemaati için "bunların dini tarikatla ve dini örgütlenmeyle ilgisi yoktur. Bunlar masum, eğitim yapıyorlar" dedi. Said Nursi uzantısı için. Yani Nur cemaati o sırada başka henüz daha çiçeklenmiş dallanıp budaklanmamış. 1961-65 arası yani o yıllarda geçen bir olay. O andan itibaren birdenbire tarikatlar cemaat adıyla örgütlenmeye başladılar.

PROF. CAHİT TANYOL: ALEYHTE RAPOR VERMEDİM

Bediüzzaman Said Nursi ve Risale-i Nur hakkında mahkemelerde bilirkişi görevinde bulunan akademisyen şair, yazar ve sosyolog Prof. Dr. Cahit Tanyol 2016 yılında Özge Sena Bigeç'e konuşmuştu:

"Said Nursi'yle ilgili bilirkişi olarak çağırdılar. Bediüzzaman’ın Van’da bir yığın talebesini yakalamışlar. Yakalamış, deliğe tıkmışlar. Bir yığın da kitap gönderdiler bize mahkemede. Mahkemede değerlendirmem için bana verdiler. Daha evvel de yapılmış bu. Fakat onda, Fındıkoğlu galiba, aleyhte rapor vermiş. Ben aleyhte vermedim, “Bu dedim, mektep, kendi adı var. Onlar tarikat arıyorlar. Mektep.” dedim. Binaenaleyh bu bakımdan beraat ettiler hepsi."

Tanyol, "Risale-i Nurların hepsini okuyabildiniz mi?" sorusuna "Okumaz olur muyum, onun hakkında rapor verdim" cevabını vermişti.

ÜNİVERSİTEYE KADAR KEMALİZM’İ DERS VERİYORUZ FAKÜLTEYİ BİTİREN NURCU OLUYOR

Yine daha önce Necmeddin Şahiner'e konuşan Cahit Tanyol, Kemalizm ve Nurculuk karşılaştırması yapmıştı:

"Türk halkı nasıl olup da Said Nursi'nin peşinden gidiyor. Biz devrimleri kanun kuvvetiyle koruyoruz. Said Nursi sırtında bir Kürt hırkasıyla milyonlarca insanı peşine taktı. İşte bu nokta sosyolojik açıdan çok ilginçtir. Sosyolojinin meşgul olduğu bir sahadır. Ben bu akılsız Marksistlere şu Nur Risalelerini bir okuyun diyorum. Onlar tutup benim aleyhimde nümayiş yaptılar. Sonra 1971’de gidip ikişer üçer sene yattılar. Sonra gelip özür dileyip elimi öptüler. Hocam siz haklıymışsınız dediler. İlkokuldan, üniversiteye kadar devrimleri, Kemalizm’i ders veriyoruz, fakülteyi bitiren öğrenci ya Marksist oluyor veya Nurcu oluyor."