50'li yılların Nurcularını gördüm
Milli Gazete yazarı Mehmet Şevket Eygi, dindarların geçmişte çok büyük sıkıntı içinde Allah rızası için hizmet ettiklerini söyledi
Risale Haber-Haber Merkezi
Milli Gazete yazarı Mehmet Şevket Eygi, dindarların geçmişte çok büyük sıkıntı içinde Allah rızası için hizmet ettiklerini söyledi.
"50'li, 60'lı yılların Nurcularını, tarikat mensuplarını, âşık Müslümanlarını gördüğünü" belirten Eygi, "Onlar bu Din-i mübin için ücretsiz ve maaşsız çalışırlardı.
Beş on kişi bir evde toplanırlar, ya Risale-i Nur okurken, yahut tesbih çekerken enselenirler, önce emniyete, ardından adliyeye sürüklenirler ve sonra tutuklanırlardı. İlk celseye kadar altı ay içeride kalırlardı. Kendileri zindanda, çoluk çocukları zindan vatanda perişan olurdu" dedi.
Bediüzzaman'ın ömrünün "eziyet, çile, hapis içinde" geçtiğine dikkat çeken Eygi, yazısını şöyle sürdürdü:
"1960'lı yılların başında üstad Necip Fazıl'ı içeriye atmışlardı. Hanımı ve çocukları Kızıltoprak'ta Zühdü Paşa Camii'nin arka tarafındaki bir apartman dairesine sığınmışlar. Kara kış, lapa lapa kar yağıyor. Avukat bir dostum ailenin ziyaretine gitmiş. Dönüşte bana uğramıştı. Nasıllar diye sordum.
- Valla durumları çok kötü... Ev buz gibi, yakacakları yok. Çoluk çocuk mutfağa doluşmuşlar, havagazı (O tarihlerde eski İstanbul'da havagazı şebekesi vardı) ocağında ısınıyorlar demişti.
İslâm'ın has hizmetkarları ücretsiz maaşsız çalışırlardı.
Onlar ücret ve mükafatlarını Allah'tan ister ve beklerlerdi.
O zamanlar Silistreli Süleyman Hilmi,Bediüzzaman Said Nursî, Abdülhakim Arvasî, Alasonyalı Hacı Cemal efendi ve onlar gibi onlarca büyük zat vardı. Yüzlerce, binlerce gayretli hoca vardı.
Onlar para istemezler, menfaat beklemezler, ücret almazlardı. Onlar imanın, Kur'ân'ın, İslâm'ın, Şeriat-ı Garra-i Ahmediyye'nin fedakar hâdimleriydi.
Bediüzzaman'ın ömrü eziyet, çile, hapis içinde geçti. Sürgündeydi, akrabalarının yaşadığı Bitlis taraflarına gidemiyordu.
Süleyman efendiyi Bursa'daki uydurma, düzmece Mehdi hadisesi dolayısıyla tutuklamışlar, Kütahya'ya götürmüşlerdi. İşkence yapıyorlardı. İşkenceden bayılınca başına su döküyorlar, ayılınca yine devam ediyorlardı.
Abdülhakim Arvasî hazretleri Ankara'da sürgünde iken vefat etmiştir.
Merhum Erbilli Esad Efendiyi yaşı doksana yaklaşmış olduğu halde Menemen'e sürüklemişler ve orada hastanede şehit etmişlerdi.Kendisi gibi şeyh olan oğlunu asmışlardı.
27 Mayıs'tan sonra Erzincan ve Sivas'ta kamplar kurmuşlar ve ülkenin fedakar din hizmetlilerini oralara doldurmuşlardı.
İsmet Paşa diktatörlüğü zamanında Cuma günü Ankara Hacı Bayram Cami-i şerifinde hutbe okunurken cemaat içindeki bir iki ticanî tarikat mensubu âşık ayağa kalkar ve gür sesle Arapça Ezan-ı Muhammedî okurlardı. Namazdan sonra sivil taharri memurları onları yakalar civardaki Birinci Şube'ye götürür ve dehşetli bir şekilde ifadeleri alınırdı.