Açılım devletten çok bireyi öne çıkarmalı
Adıyaman Ziraat Odası Başkanı Yakup Taş, Demokratik Açılımı Risale Haber’e değerlendirdi
Röportaj: M. Maruf Özülkü-Nureddin Gürsoy / Risale Haber
Hükümetin Kürt açılımı ya da Demokratik Açılımı ile ilgili olarak Adıyaman kamuoyunun nabzını tuttuk. Bu çerçevede Adıyaman Ziraat Odası Başkanı Yakup Taş ile bir söyleşi gerçekleştirdik.
-Hükümetin açılım girişimini haber aldığınızda ilk değerlendirmeniz nasıl oldu?
Olumlu bir gelişme olarak gördüm.Kimi Güneydoğu meselesi diyor, kimi Kürt meselesi diyor. Kişi hak ve hürriyetleri noktasında önemli bir gelişme. Kişi özgür olmayınca, kendini ifade etmeyince mutlu olamıyor.
-Genel olarak açılımın Adıyaman’daki yansımaları nasıl oldu? Sizin gözlemlerinize göre halk nasıl karşıladı?
Halk nezdinde olumlu bir açılım olarak değerlendiriliyor. Hak ve özgürlükler noktasında olumlu görülüyor. Burada sıkıntı çeken sadece Kürtler değil. Öyle dersek yanlış düşünürüz. Dinini, diyanetini yaşamakta sıkıntı çeken insanımız da var. Onlar da özgürce davranamıyorlar. İşte başörtüsü yasağından dolayı binlerce öğrencimiz eğitim hakkını kullanamıyor. Bu yüzden yurtdışında eğitim görmek zorunda kalıyorlar. Dünya kadar döviz harcıyorlar ve dışarılarda mağdur oluyorlar. Perişan oluyorlar. Bu çocuklarımız neden kendi memleketinde okul okuyamasın? Yani mağdur birtek Kürtçe konuşamayan, yayın yapamayan değil. Her kesimden mağdur var bu ülkede.
-Siz de Kürt açılımı yerine Demokratik açılımı mı doğru buluyorsunuz?
Evet. Demokrasi herkes için lazım. Ben meseleye hak ve özgürlükler noktasında bakıyorum. Herkes özgürce kendini ifade etmeli. Bakın şeffaflıktan zarar gelmez. Bir şey yasaklandığı, gizli kaldığı zaman zarar verir. Özetle bu açılımı, ülkenin geleceği için, milli birlik ve bütünlüğü için olumlu olarak görüyorum.
-Peki Başbakanın açılımı açmak yerine herkesi dinleyerek işe başlamasını stratejik olarak nasıl buluyorsunuz?
Bana göre o da olumlu bir uygulamadır. Her çevrenin görüşü alınarak ortak bir yol bulunması daha uygundur.
-Siz açılımın varacağı noktayı kestirebiliyor musunuz?
Sıkıntılı bir dönemden geçiyoruz. Statükodan yana düzenden yana tavır alanlar var. Bir de karşı çıkanlar var. Bir de işe sınıfsal mücadele olarak görenler var. Ama şu var: Cumhuriyete halk dahil edilmediği için bu sıkıntılar yaşanıyor. Eğer işin başında halk cumhuriyete dahil edilseydi açılıma gerek kalmazdı. Ülkede bazıları ihmal edildi, yok sayıldı ya da ikinci sınıf vatandaş sayıldı. Sıkıntının temelinde bu var. Umuyoruz ki bu sıkıntılar son bulur.
-Bir tarafta Kürt meselesi, bir tarafta Alevi meselesi, dini yaşama özgürlüğü, azınlıklar meselesi… Niye bu kadar meselelerimiz var sizce?..
Yalnız bunları karşı kaşıya getirmemek lazım. Geçmişte bunlar çok güzel bir arada yaşamışlar. Kürdüyle, Alevisiyle, Gayrimüslimiyle herkes bir arada özgürce yaşadı. Atalarımız geçmişte bütün renkleri bir arada yaşatmış. Herkes kültürünü inancını rahatça yaşamış. Yaşam biçimlerini oluşturmuş. Devletten bir baskı olmayınca huzur içinde güven içerisinde bunu gerçekleştirmiş.
Ama siz herkese zorla bir gömlek giydirirseniz herkesi aynı davranmaya zorlarsanız orda sorun başlıyor.
Geçmişte bunu örneklerini gördük. Cumhuriyet kuruldu ama halk hep dışlandı. Halka bir yaşam dayatıldı. Zor kullanılarak yapıldı. İşte toplum mühendisliği denilen bir çaba sergilendi. Onlar tarafından her şey dizayn edildi. Onların görüşlerine göre her şey şekillendirilmeye çalışıldı. Sorunlar böyle başladı.
Bakın Bediüzzaman Hazretleri bunu yıllar öncesinde tesbit etti. Halkı dininden diyanetinden uzaklaştırırsanız devlete de millete de kötülük edersiniz. Dinimiz ortak paydadır. Milli birlik ve bütünlüğümüzün temelidir.
İşte binlerce faili meçhul cinayet yaşanmış. On binlerce askerimiz şehit olmuş. Bir o kadar insan dağa çıkmış öldürülmüş. Kaynaklar heba edilmiş. Buna rağmen bölünme olmamışsa iç savaş çıkmamışsa bunun tek bir açıklaması vardır: Güçlü din bağının varlığı. Bu meselenin başka izahı olamaz. Bu gerçeği görerek, eğitim sistemimizi idari sistemimizi şekillendirmemiz lazım.
-Dini faaliyetlerin, cemaatlerin ve gönüllü kuruluşların önemini idrak etmek lazım…
Elbette… Eğer o cemaatler, o kanaat önderleri olmazsa olaylar başka türlü olurdu. İşte Şeyh Said olayı var. Bediüzzaman’ın ona verdiği karşılık var. Onun o duruşu olmasaydı neler olurdu? Halen cemaatlerin birlik ve bütünlüğe büyük katkıları oluyor. Bunu kimse inkar edemez.
-Peki bu açılımdan Kürtlere sizce neler çıkması lazım?
Hak ve Özgürlükler çerçevesinde adımlar atılmalıdır. Kendi dilini, kültürünü özgürce konuşma, yaşatma hakkı verilmelidir. Eğitimde bu haklar verilebilir. İnsanlar kendi dilleriyle eğitim görebilirler. Bunun bir sıkıntıya sebep olacağını düşünmüyorum. Geçmişte Kürtçe müzik kasetleri yasaktı. Yok satıyordu. Serbest olunca halkın ilgisi azaldı. Kürtçe dil kursları açıldı. Başta büyük ilgi gösterdiler. Sonra halk fazla ilgi göstermedi. Kimse çocuğunu göndermemeye başladı bu kurslara. İngilizce, Fransızca dil kurslarına daha çok ilgi gösteriliyor. Pratikte yarar sağlamadığı için Kürtçe dil eğitimine ilgi devam etmedi.
-TRT 6’in kurulmasını bu anlamda nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu, önemli bir adımdır. Türkçe bilmeyen insanlarımız, annelerimiz, ninelerimiz artık tv nimetine sahip oldular. Şimdi rahat rahat izliyorlar.
-Yakın tarihe baktığınızda “keşke olmasaydı” diyebileceğiniz uygulamalar nelerdir?
Devletin bazı güçleri tarafından baskılar kuruldu. Halkı dağa çıkmaya teşvik eden uygulamalar oldu maalesef.
-Sıfır terör olursa, Diyarbakır bir İç Anadolu şehri gibi huzurlu olursa, bunun ekonomiye, ziraata yansımaları nasıl olur acaba?
Tabii bunun her şeye etkileri oluyor. Huzur ve güven ortamı olursa çalışmalar, yatırımlar başka türlü olur. Terör olduğunda kimse yatırım yapamaz. Kimse kendini riske atmak istemez. Yaylalara çıkılamazsa hayvancılık geriler. Etin kilosu 18 YTL’ye dayanır.
-Hayvancılık gerçekten mühim bir olay… Türkiye, 1980’li yılların sonlarına kadar da canlı hayvan ihraç eden ülke iken, bugün canlı hayvan ithal eden ülke haline geldi.
Yani terör sebebiyle yaylalara çıkılamazsa hayvancılık gerileyecektir. Köyler boşaltılınca meyve-sebze üretimi geriledi. Fiyatları yükseldi.
- Açılım ile birlikte bir gerginlik de başladı. Bir tarafta bunu ihanet olarak gösterenler var. Bir taraftan da başka adresi muhatap yapmak isteyenler var. Bu ortamda bir sonuç beklenebilir mi?
Milliyetçilik karşı milliyetçiliği besler. Herkes sorumlu davranmak mecburiyetindedir. Herkes inandığı gibi yaşamak, kendini istediği biçimde ifade etme hakkına sahip olmalıdır. Kimsenin bundan rahatsız olmaya hakkı yok. Bana göre bu süreçte devletten çok birey öne çıkmalıdır. Birey özgür olursa mutlu olursa, devlet de güçlü olur.
Herkesin, birbirini olduğu gibi kabul etmesi lazım. Birbirine güven duyması lazım.Başka türlü huzur olmaz. AB diyoruz, Helsinki kriterleri diyoruz, demokrasi diyoruz, insan hakları diyoruz. Herkesin, bu olgunluğa erişmesi lazım.
Sonra Türkiye’nin büyük ülke olması, bölgede güçlü devlet olması da buna bağlıdır. Türkiye’yi seven büyük düşünmelidir.
-Açılım için konjüktörün müsait olduğunu düşünüyor musunuz?
Bence müsaittir. Tam zamanıdır. Bakın Kuzey Irak var. Suriye var. Dünyanın gidişatı var. Düne kadar Suriye düşmanımızdı. Bugün dostumuz. Aslında kimse ne dosttur ne de düşman. Devletlerin çıkarları sözkonusu olur. Bu sorunlarımızı yarına bırakmadan çözmemiz ülkenin yararınadır.