Dr. İsmail Benek insanlık için çok önemli olan bu 120 yıllık Said Nursi hareketinin sosyoloji bölümü öğrencileri tarafından dikkate alınmasını toplumun inşası için çok önemli görmektedir.

 

Dekan Prof. Dr. Mehmet Karakaş, Said Nursi’nin son yüzyılın en büyük düşünürü ve düşünceyi tekrar diriltme öncüsü olduğuna vurgu yapmış ve onun bu topraklarda çektiği çileyi sosyoloji perspektifinden akademik olarak incelenmesinin önemli olduğunu belirtmiştir.

 

Panelist, Sosyolog İbrahim Kaygusuz, cesurca ilmi çıkışlar yapan, dini ve kültürel yeni yorumlar yapan Said Nursi’nin görmezden gelinemeyecek kadar büyük bir şahsiyet olduğunu, tarihe isminin altın harflerle yazılması gerektiğini, onun aynı zamanda bir sosyolog olduğunu, gelenekleri, kültürü, ahlakı yok etmeye çalışan bir rejime karşı eserleri ve fikirleriyle karşı koyduğunu, en zor zamanlarda bile yurt dışına çıkmamayı tercih ettiğini, Afyon hapishanesinde büyük bedeller ödendiğini, bütün bunlara rağmen müsbet hareketi elden bırakmadığını ifade etmiştir. 

 

Panelist, Siyaset Bilimci Doç. Dr. Ahmet Yıldız, Afyon Hapishanesinin tek partinin fotografını net bir şekilde gösterdiğini, demokrasinin olmadığı bu dönemde, bir inanç hareketinin yok edilmeye çalışıldığını, ancak bütün planların başarısız olduğunu, defalarca zehirlenmesine rağmen her hapsin bir meyvesi olduğu gibi bu hapsin de El-Hüccetüzzehra adlı bir meyvesi olduğunu, olmayan bir suçtan dolayı keyfi ve adil olmayan yargılamalara, her türlü provakasyon ve tahrike karşı müsbet hareket ile Said Nursi’nin karşı koyduğunu belirtmiştir.

 

Panelist Doç. Dr. Âdem Efe, uzun yıllardır yapılamayan iyi şeyler artık yapılmaya başlandığını, artık din sosyolojisi derslerinde dini gruplar ve cemaatlerden bahsedildiğini, sosyolojik açıdan Said Nursi’nin laikçiler tarafından sert tepkilere maruz kaldığını, onun yaşadığı dönemde Türkiye ve dünyada her alanda yeniden inançtan söz edilmeye başlanmış olduğunu, Nursi’nin bu dönemde birçok değişimi yaşadığını, İslam’ın birleştirici özellikleri hakkında hutbeler vermiş olduğunu, hürriyeti açık bir şekilde desteklemiş olduğunu, kitaplarında önceliğin İslam ahlakı olduğunu, onun fikirleri yeni bir süreç başlattığını, sosyal bilinci oluşturduğunu, en büyük amacının da adaletin sağlanması olduğunu belirtmiştir.

 

Panelist Yrd. Doç. Dr. Selim Kaya da din ve dindarlar aleyhine yapılan uygulamaların kronolojik bilgilerini verdikten sonra, Said Nursi’ye birçok işkence ve zulmün reva görülmüş olduğunu zikretmiş, o dönemde irtica ile mücadelenin hükümet tarafından her şeyin önünde tutulmuş olduğuna, rejime karşı hareket suçlamasıyla Afyon hapsine gönderilmiş olan Said Nursi’nin ideallerinden asla vazgeçmemiş olduğuna vurgu yapmıştır. 

 

Panel, katılımcılarca panelistlere yöneltilen soruların cevaplanmasından sonra sona ermiştir. 

 

Salonun girişinde bizleri karşılayan Afyon Hapsinden Üniversite Salonlarına Said Nursi konulu sergi de programa ayrı bir zenginlik katmıştır. 

 

Panel öncesinde Afyonkarahisar içerisinde yaptığımız gezintide hapishanenin yıkılmış ve ortadan kaldırılmış olduğunu gördüm. Üzüldüm. Hâlbuki Ankara Ulucanlar Cezaevi restore edilerek çok güzel bir müzeye ve kültürel etkinlik alanına çevrilmiştir. Risale Akademi orada da Said Nursi Ankara Günleri paneli yapmıştı. Burası da aynı şekilde bir muameleyi hak ediyordu doğrusu. Bediüzzaman’ın Afyon günlerinde kalmış olduğu ev neyse ki restore edilmiş hizmete ve ziyarete açılmıştı. Orayı ziyaret ederek biraz teselli bulduk. 

 

Programa emeği geçen genç kardeşlerimizi, onları yalnız bırakmayan katılımcıları, panelistleri ve Risale Akademi’yi tebrik ediyorum.