Kanaat ve İktisat

Hırs yüzünden kazançta bereketin kalkması, kanaatsizlik sebebiyle gayri zaruri ihtiyaçların çoğalması, israfın artmasıyla iktisat düsturunun kalkması, ticari hayatta helal haram hassasiyetinin azalması, dünyevi ve maddi ihtiyaçların dini vazifelerin önüne alınması, ehl-i dalalet ve sefahatin telkinatı ile ekser müslümanların dünyaya aldanması bu asrın manevi hastalıkları olarak tarif edilmektedir.

Evet şu felaket asrında maddiyatın tüm unsurları ile öne çıkması, servet hırsının insanları ayartması, nefsani hazlara düşkünlüğün artması esefle müşahede edilmektedir. Gaye-i hayali bulunmayan, dünyanın cazibesine kapılan müslümanların fıtrat ayarlarının bozulması, ezelde verilen sözün unutulması, iman intisabının zaafa uğraması ehl-i irfanı endişeye sevketmektedir.

Kesret-i servet sevdası herkesi, bilhassa müslümanları tehdit etmekte, ekser insanları felakete sürüklemektedir. İnsanlığı felakete sürükleyen bu cazibe merkezlerine kapılmaktan kanaat ve iktisat düsturuna riayet olmadan kurtulmak mümkün görünmemektedir.

Kesret-i servet ile şehvetin cazibesine kapılan müslümanların yaratılış gayesi olan Halık-ı Kâinata marifet içinde muhabbete, mahviyet içinde ubudiyete hakkıyla yönelemedikleri, ahiret hazırlığını ihmal ettikleri, bütün himmet ve gayretleri ile fani bir dünyayı önceledikleri görülmektedir.

Kerim olan Kur’an’ın, “Yiyin için israf etmeyin” (A’raf 31) ayeti ile insanları iktisatlı yaşamaya, israftan uzak durmaya davet ettiği, sayısız nimetler için Mün’im-i hakiki adına şükür istediği bilinmektedir.

İktisattan uzak, israf ile ma’lûl lüks bir hayatı talep hırsının arkasında, dünyayı ebedi kendini malik zannetme hatasının olduğu düşünülmektedir. İnsanların ellerinde bulunan nimetleri emanet değil de ganimet bildiği müddetçe israfattan kurtulması müşkülleşmektedir.

Nurlu eserlerde geçen; “Ey iktisatsız, israflı insan! Bütün kâinatın en esaslı düsturu olan iktisadı yapmadığından, ne kadar hilâf-ı hakikat hareket ettiğini bil ayıl” ifadesi bu manayı teyit etmektedir. (Lem’alar, 316)

İktisat düsturu ile hareket, aynı zamanda fiili şükrü de tazammun etmektedir. Risale-i Nur Külliyatında şükrün mikyası; kanaat, iktisat, rıza ve memnuniyet olarak bildirilmekte, şükürsüzlüğün mizanı; hırs ve israf, hürmetsizlik ile haram helâl demeyip rastgeleni yemek olarak tarif edilmektedir. (Mektubat, 366)

Demek, fikren kanaat olmadan fiilen iktisat, nefsen memnuniyet olmadan kalben rızanın gerçekleşmeyeceği, şükür hakikatinin kemalsiz olacağı değerlendirilmektedir.

İktisat düsturuna hakiki manada riayet için dünyayı dar’ül imtihan ve hizmet mahalli olarak görmek, kendini de bu dünyada bir misafir-i memur telakki etmek gerekmektedir. Risale-i Nur külliyatında; şu fani hayatın gayesini gaflet içinde lezzetlenmek, heveskârane nimetlenmek, rahat içinde ömür geçirmek zannedenlerin gayet dehşetli bir küfran-ı nimet ettikleri, her türlü israfa sebebiyet verecekleri ifade edilmektedir. (Lem’alar, 331)

Fiili ve ameli sahada iktisatlı bir hayatın lüzumiyeti gibi kevni manada, yani yaratılışta İsm-i Hakîm’in iktizası olan iktisat düsturunun varlığı görülmektedir. Bu mana külliyatta; “Sâni-i Zülcelâl, ism-i Hakîmin muktezasıyla, her şeyde en hafif sureti, en kısa yolu, en kolay tarzı, en faydalı şekli ehemmiyetle takip ettiği gösteriyor ki, israf, abesiyet, faydasızlık, fıtratta yoktur. İsraf ise, ism-i Hakîmin zıddı olduğu gibi, iktisat onun lâzımıdır ve düstur-u esasıdır.” şeklinde geçmektedir. (Lem’alar, 316)

Elhasıl; kanaat, iktisatlı yaşamanın öncesini temsil etmektedir. Yani kanaat olmadan iktisatlı bir hayatı yaşamak mümkün görünmemektedir. İktisat, nimete hürmetli ve menfaatli bir mukabeleden haber vermektedir. İktisadın zıddı israftır. İsraf ise, faydasız ve lüzumsuz sarfiyatın varlığını göstermektedir. Kanaat sahibi olmak, iktisatlı yaşamak İsm-i Hakîm’in iktizasıyla hareket etmektir. İsrafa sebebiyet veren, şükrü intaç etmeyen, yaratılış gayesine sevketmeyen nimetler hakikat noktasında nikmetlere dönüşmektedir.

Dünya adına kanaat kanattır. Sonsuz saadet diyarı uhra adına kanaat, cehalet içinde ahmaklıktır. Fakirlik malın az olması değil, israfın ve ihtiyacın artmasıdır. Mümin için zenginlik malın çoğalması değil, Allah’a olan ihtiyacın farkına varılmasıdır. İktisat ve kanaat ile yaşayan, Es-Samed olan Allah’tan başkasına avuç açmayan insanlardan daha zengin kimlerdir...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
10 Yorum