Ahmet Bilgi’nin haberi:

RİSALEHABER-Şanlıurfa Barosu, Bediüzzaman Said Nursi’nin mezarının bulunması için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) başvurmuştu. Mahkeme başvuruyu inceledi ve kararını verdi. 

Şanlıurfa Barosu Bediüzzaman Said Nursi’nin kayıp naaşı ile ilgili 12 Temmuz 2017 tarihinde Şanlıurfa Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurunda bulunmuştu.

Başsavcılık olayın zaman aşımına uğradığını gerekçe göstererek takipsizlik kararı vermişti. Baro bunun üzerine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvuruda bulundu. 

AİHM başvuruyu değerlendirdi ve kabul edilemez bularak reddetti. Şanlurfa Barosu bunun üzerine "AİHM"yi kınayan bir açıklama yayınladı. Açıklama şöyle:

Said Nursi'nin mezarı Urfa'ya getirilsin

Bilindiği üzere Merhum Said-i NURSİ’nin kayıp naaşı ile ilgili, mezarının parçalanarak  naaşının kaçırılmasının 57. Yıl dönümü olan 12 Temmuz 2017 tarihinde, Şanlıurfa Cumhuriyet Başsavcılığına Avukatlık Kanununun 76/1 ve 95/21 fıkralarında belirtilen ve Barolara İnsan Haklarını Savunmak görevini yükleyen sorumluluk ilkesi gereğince suç mahallinin de Urfa olmasını  göz önüne alarak Şanlıurfa Barosu olarak kayıp naaşın yerinin tespiti ve ilk defnedildiği mezarına iadesi ile olayda dahli olan Şüphelilerin tespit edilerek haklarında Kamu davası açılması talebiyle suç duyurusunda bulunmuştuk.

AİHM'ye başvuru

Şanlıurfa Cumhuriyet Başsavcılığı, Soruşturmanın başladığı ilk günlerde hızlı ve etkin bir şekilde Soruşturmayı yürütmesine ve bu konuda kayıp naaşın yerini bildiğini iddia eden bilgi sahibi bir kişinin ifadesine başvurulması talebimizi aynı gün kabul edip kısa bir süre içerisinde ifadesini almasına rağmen   sonraki süreçte olayın zamanaşımına uğradığını gerekçe göstererek takipsizlik kararı vermişti. Bu karar üzerine Sulh Ceza Hakimliği’ne yaptığımız itirazımızda belirttiğimiz hiçbir husus dikkate alınmadan gerekçesiz bir şekilde itirazımızın reddedilmesi üzerine Şanlıurfa Barosu olarak Said-i NURSİ’nin kayıp naaşı ile ilgili etkin bir soruşturma yürütülmediği ve gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle her iki ihlalin tespiti talebiyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine 18 Temmuz 2018 tarihinde başvuru yapmıştık.

Mahkeme başvuruyu kabul edilemez buldu

Maalesef İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi, Şanlıurfa Barosu Başkanlığı /Türkiye Kararı ile (Başvuru No:35599/18, 18/07/2018) 8 Kasım 2018 tarihinde yaptığı tek yargıçlı oturumda, Baromuzun başvuruda belirtilen ihlallerin mağduru olmadığından bahisle başvurumuzu kabul edilemez bulmuştur. Sözleşmeye göre bu karar kesin olup itiraza konu olamamaktadır. Yaptığımız başvuru sadece Said-i NURSİ’nin kayıp naaşı ile ilgili olsa da diğer kayıp mezarlar için de örnek teşkil etmesi bakımından çok önemli bir başvuru idi. Ne yazık ki AİHM, tıpkı Kamuoyunda Roboski Davası olarak bilinen Selahattin Encü ve Diğerleri/Türkiye kararında olduğu gibi başvurumuzun esasına girmemek için bahane aramış ve Baromuzun başvuruda belirttiğimiz ihlallerin mağduru olmayışını bahane etme kolaylığına ve acizliğine kaçarak dosyayı usulden reddetmiştir.

Şanlıurfa Barosu: AİHM'yi kınıyoruz

Halbuki Mahkeme, rahatlıkla İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Sözleşmenin 35. Maddesinin 3. Fıkrasının b bendinde belirtilen “başvurucunun önemli bir zarar görmemiş olmasına rağmen Sözleşme ve Protokoller ile güvence altına alınan İNSAN HAKLARINA SAYGI İLKESİ” gereğince başvurumuzu esastan inceleyip vereceği bir ihlal kararıyla Türkiye’nin bu konuda geçmişiyle yüzleşmesinin yolunu açabilirdi. Türkiye’de mezar yeri belli olup da daha sonra mezarının parçalanarak naaşının kaçırılmasının tek örneği olan ve Mahkemenin de özellikle Kitaplarıyla    ilgili vermiş olduğu kararları ile yakından tanıdığı Merhum Said-i NURSİ’nin başvuruya konu naaşının halen kayıp olması nedeniyle devam eden bu ağır insan hakkı ihlalini CEZASIZLIKLA ödüllendiren Mahkemeyi kınıyoruz.