Aile içerisindeki tartışmalarda kadın ve erkek nasıl davranmalı?
Hayalperest olmamak lazım
Zaman zaman hanımıyla zıtlaşmalar, ters düşmeler oluyormuş. Bu yüzden huzuru kaçık, rahatı bozukmuş. Basit de olsa bu kadarcık bir zıtlaşma bile bu işin sonunun gelmeyeceği kanaatine götürüyormuş kendisini.
Sorusunda, "Ne diyorsunuz bu zıtlaşmamıza? Bu hayat yürümez mi, işi bitirmeye yönelmeli miyim?" diye de ilave ediyor.
Ben böyle kimselere biraz da ibretle, hayretle bakıyor, henüz hayatı bilmeyen acemiler olarak nazar ediyorum. Sen tanımadığın birinin evinde dünyaya gelip büyümüş biriyle müşterek bir hayat yaşamaya başlayacaksın. Sonra da tümüyle aynılık bekleyecek, basit de olsa bir zıtlaşma ve ters düşmeyi, normal kabul etmeyeceksin, olur mu böyle hayali bir evlilik, böyle anlayış? Böyle insan tipi?..
Hayalperest olmamak lazımdır. Sen hanımınla, hanımın da yer yer seninle zıt düşebilir, farklı anlayış ve düşüncede olabilirsiniz. Bunlar geçimsizlik sebebi olamaz. Büyütülüp de huzursuzluk icabı sayılamaz.
Hangi babanın öz evlatları arasında görülmüş biribiriyle tamı tamına aynı olmak, farklı düşünce ve tavırların sahibi olmamak. Var mı böyle öz kardeşlerin arasında tıpkılık, aynılık, farksızlık? Kardeşler arasında bile farklılık mevcut değil mi? Aynı babanın, ananın çocukları arasında bulunan farklılık, başka ana babanın çocukları arasında neden bulunmasın? Bulununca neden bir geçimsizlik sebebi olarak görülüp kötülük işareti şeklinde değerlendirilsin?
Karı koca demek, iki tane ağaçtan yapılmış manken insan gibi birbirinden farksız olmak demek değildir. Mesele, temel mefhumlarda ayrı olmamak, İslâm’ın esas konularında zıt düşmemektedir. Bunlarda bile farklılık olsa işi zamana bırakıp, düzeltmeye yönelmek gerekir.
İnsanın kalbini, gönlünü gerçeğe çevirme selahiyeti yalnız kendi elinde olan Allah’a havale etmelidir.
Rabbimiz Rasul'üne (sav) bile şöyle buyurmuştur:
"Sen sevdiğini hidayete erdiremezsin. Ancak Allah’tır istediğini hidayete erdiren, gerçeğe döndüren." (Kasas, 28/56)
Sözün burasında insanlığa örnek aile hayatı yaşamış olan Efendimiz (sav)’den bir misal arz edeyim de görün aile içinde ne gibi olaylar olabilir, ne türlü de düzeltme yoluna gidilir. Olayı Buhari’den özetleyeceğim:
Efendimiz Hazretleri kızı Fatıma’nın evine girdiğinde damadı Ali’nin bulunmadığını görünce soruyor. Cevap:
– Ali ile bir konuda biraz tartıştık. O da küsüp gitti, nerede olduğunu bilemiyorum.
Efendimiz (sav) üzülerek yanında bulunan Sehl bin Sad’a emir verir:
– Git Ali’yi bul. Nerede olduğunu bana bildir.
Az sonra gelen Sehl bin Sad:
– Ya Rasûlallah, Ali mescitte toprak üzerine uzanmış uyuyor, der.
Efendimiz (sav) hemen mescide gider, uzanmış halde toz toprağa bulanmış vaziyette görünen Hz. Ali’ye şöyle seslenir:
– Kalk ya Eba Tûrab!..
Bu sesleniş üzerine uyanıp baktığında başı ucunda Rasûlullah’ı (sav) gören Hz. Ali (ra) hemen fırlayıp ayağa kalkar. Efendimiz (sav) şefkatle elinden tutar, evine getirir ve birlikte otururlar. Şuradan buradan sohbetle arayı bulup küslüğü giderir, tam bir sevgi saygı ortamı meydana getirdikten sonra kalkıp gider.
Bu sırada Rasûlullah’ın mübarek yüzündeki sevinci gören sahabi sorar:
– Ya Rasûlallah, sizi çok sevinçli görmekteyiz.
Şöyle cevap verir:
– Nasıl sevinmeyeyim? Çok sevdiğim iki kişinin arasını bulmaya muvaffak oldum. Bu sevinilecek bir olay.
Hanımlarla beylere bu olay bir şeyler fısıldamış olmalı, benim bir şey ilave etmeme ihtiyaç duyulmamalıdır.
Zira Hazret-i Ali ile Hazret-i Fatıma da aile içi nazlanmalara maruz kalabiliyor; ama işi uzatmayıp düzeltmeye yöneliyorlar. Bize ne oluyor sanki? Yoksa -haşa- biz onlardan daha mı ileriyiz?
AİLENİN VAZGEÇİLMEZ ŞARTI, NİÇİN SABIRDIR?
Arzulanan aile hayatı odur ki, hanımla bey ortak düşüncede ve anlayışta olsunlar, verecekleri kararlarını ortak olarak versinler, "evet"lerini, "hayır"larını birlikte tespit etsinler.
Ancak bu, bir idealdir; idealler her zaman vaki ve mümkün olmamaktadır. Ya bey ya da hanım tarafında farklı mizaç, kültür ve beğeniler söz konusu oluyor, bazen ortak noktayı da bulamadıkları görülüyor; bu defa birinin isteğine ötekinin evet demesi, anlayış göstererek aile hayatını sürdürmesi söz konusu olabiliyor.
İşte burada sabır devreye giriyor. Zaten ben de bugün sabırdan söz etmek istiyorum sizlere.
Gerçekten de aile hayatında sabrın yeri küçümsenemez. Hatta denebilir ki sabırsız aile hayatı olamaz, olursa mutlaka birilerinin öfkesi, hiddeti, şiddeti havayı gerginleştirir, Bu da zor bir hayat olur. Bundan dolayı Efendimiz (sav), aile hayatında sabra dikkat çekmiş, fevkalâde özel ve güzel değerlendirmeler nazara vermiştir. Şöyle ki:
Sabır her yerde güzeldir; ama aile hayatında daha güzeldir. Çünkü aile hayatındaki sabır sahibini cennete götürmekle kalmaz, sabrın derinlik ve şiddetine göre de cennetteki makamları da yüceltir, hatta cennet hanımlarının ablası, ağabeyi makamına bile yükseltebilir.
Daha da ilerisi, sabır, erkeği Eyyüb aleyhisselam’ın sabrının sevabına ulaştırabileceği gibi; hanımı da Asiye validemizin sabır sevabına kavuşturabilir.
Efendimiz (sav)’in bu konudaki hadis-i şerifini İmam-ı Gazali Hazretleri, Mükaşefe'sinde şöyle nakletmektedir:
– Kim hanımının uyumsuzluğuna sabrederse (sabrın zorluk ve şiddetine göre) Allah o beye Eyyüb aleyhisselam’ın sabrına verdiği mükafat gibi mükafatlar verebilir. Kim de beyinin uyumsuzluğuna sabrederse (yine sabrın şiddet ve zorluğuna göre) Allah Teala o hanıma da Firavun’un hanımı Asiye’nin sabrına verdiği sevap gibi sevap verebilir.
Evet, aile içindeki taraflara sabrın kazandırdığı uhrevi derece ve mükafatlar böyledir. Zaten sabrın bu türlü sevabını düşünüp de sabredenler, derhal evde güzel bir havanın esmesine de sebep olurlar, kendilerini sabra zorlayan olumsuzluklar da bu sebeple azalır, hatta zaman içinde de yok bile olabilir. Ahiretten önce dünyada sabrın karşılığını alırlar.
İmam–ı Gazali bu hadisi naklettikten sonra taraflara oldukça ikaz edici bir not daha ilave etmekte ve demektedir ki:
Bu niçin böyle? Allahü Azimüşşan yuvanın yıkılmasını değil, devamını istiyor da ondan. O yüzden evliliğin devamını sağlayacak beylere Eyyüb aleyhisselam, hanımlara da Asiye validemizin sevabını vaat ediyor.
Sözü uzatmamak için diyebiliriz ki:
– Ailede ideal olan, tarafların konuşarak, anlaşarak kararlarını ortak vermeleridir. Ancak idealler her zaman vaki ve mümkün olmamaktadır. Geriye sabır kalıyor. Sabrı tercih edenlerin asla pişman olmayacakları, hatta ahretteki mükafatlarını görünce "Keşke daha da sabırlı davransaydık." diyecekleri de hatırlatılıyor.
Sorularla İslamiyet
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.