Ailenin kurtulması için kadın da erkek de görevini bilmeli
Hayatını eğitime adamış bir öğretmen, İzmir'de Yunanlıların Türk askerlerini götürdüğünü gözleriyle görmüş yaşayan bir tarih Nazik Erik. 91 yaşındaki Nazik Öğretmen, bugün toplumun yaşadığı sıkıntıyı son kitabında özetliyor: "Kadın kadınlığını, erkek erke
İsmini ilk duyduğumda zihnimde ismiyle eşdeğer anlamlar çağrıştıran bu nazik öğretmen birçoklarının yaşamını değiştirmiş, önce ruhunu sonra beynini onarmış. Şimdi ilerleyen yaşına rağmen adeta bir ulu çınar gibi etrafını aydınlatmaya devam ediyor. Nazik Öğretmen, ismiyle müsemma bir insan; eğitimci, yazar ve Türk aile yapısının yeniden inşasına kendini adamış bir Türk kadını... Onun portresini yazmak bir hayli güç çünkü o içinde bulunduğumuz çağın sorunlarını çözmeye yönelik öyle öneriler sunuyor ki, bunların doğru aktarılması benim için bir sorumluluk niteliğinde. Yıllarını eğitime adamış Nazik Erik, şimdi de ilerleyen yaşına rağmen durmadan dinlenmeden tecrübelerini gençlerle paylaşıyor, kitap yazıyor. Onun için insan yetiştirmek her şeyden daha önemli çünkü o nesillerin geleceğini belirleyen en önemli ölçütün bu olduğunu düşünüyor. Nazik Hanım'ın son kitabı Dünden Bugüne Kadın Çocuk Aile, Esen Yayınları'ndan çıktı. Onunla hem kitabını hem de eğitime adadığı yıllarını konuştuk.
ULU BİR ÇINAR
Nazik Erik'i gören daha ilk bakışta karşısında ulu bir çınarın oturduğunu farkeder. O yılların kendisine verdiği birikimle, olayları düşünürken çok geniş biçimde tahlil ediyor ve çözümler üretiyor. Erik, 1919'da Isparta doğuyor. O dönemde ülkenin içerisinde bulunduğu karışıklığın her evde hissedilir olduğunu ve insanların duyarlılıklarını anlatırken duygulanıyor ve şöyle söylüyor:"Hiçbir ev yoktu ki aile sohbetinde ya bir şehitten ya da gaziden bahsetmesinler." Nazik Hanım, yaşadıkları imkânsızlıkların insanları daha fazla güçlendirdiğini anlatıyor ve açlığın ümit etmeyi beraberinde getirdiğini düşünüyor... Nazik Hanım imkânsızlıkların had safhada olduğu o yıllarda, ümidini yitirmiyor ve eğitimini sürdürüyor. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nde Türkoloji bölümünü bitirdikten sonra kendini eğitime adıyor.
KARŞIMIZDAKİ EMANETTİR
Nazik Erik, bir yandan öğrencilerini eğitirken bir yandan da onları hayata hazırlamayı amaç ediniyor. Onlara öncelikle vatan ve millet sevgisini aşılayan Nazik öğretmen eğitimin yetiştirmek demek olduğunu düşünüyor. Öğrenci yetiştirmenin önce annenin sonra öğretmenin görevi olduğunu söylüyor. Fikirler geçen süreden her zaman payını alır, Nazik öğretmen de bunu doğrular gibi eğitime ve öğrenci yetiştirmeye olan bakışının değiştiğini anlatıyor."Yaşlanınca bazı şeylerin farkına daha iyi varıyor insan" diyor; "Eğitim demek yetiştirmek demek. Yetiştirmek demek; iyiye, güzele ve doğruya ulaştırmak demek. Yani bir kitabın sayfalarını ezberletmek demek değil. İnsan yetiştirmeyi aklınıza koymalısınız. Her şeyden önce karşınızdakini emanet olarak görmelisiniz."
RUHSUZLUK NESİLLERE YANSIYOR
Nazik Erik'in öğretmenliğe bakışı yıllar içinde değişime uğramış. Önceden çocuklara kitaplarda anlatılanların öğretilmesi olarak algıladığı bu meslek şimdi ona göre daha büyük idealler için yapılmalı. Nazik Hanım, öğrencileri her zaman bir emanet olarak görmüş. Şimdiki eğitim sisteminin çok eksik olduğunu düşünüyor. Sisteminin öğrencileri ezbere yönlendirdiğini ve eğitim kurumlarının bazı değerleri öğretmediklerini söylüyor ve "Önceden bize mektepte marş öğretilirdi. 'Nur ordusuyuz, feyz ordusuyuz biz' diye. Bir ağaçtan meyve almak isterseniz, kökünün derinlerde olmasına bakmalısınız. Müesseseler de böyledir, onların da kökleri olmalı. Öğretmen yetiştiren müesseseler başka bir canlılıktaydı. Bu da nesillere sirayet ediyor.", diyor.
ÖĞRENCİSİNİN VEFA BORCU
Gelelim Nazik Erik'in şuan neler yaptığına... Erik, en son "Dünden Bugüne Kadın Çocuk Aile isimli kitabını çıkardı. Kitabı yıllar önce Manisa Lisesi'nde yetiştirdiği öğrencilerinden Gazanfer Sanlıtop yayına hazırlamış. Sanlıtop kitabın önsözünde edebiyat öğretmeni Nazik Erik'ten ve Manisa Lisesi'nden bahsederken Nazik Hanım'la ilgili bir anısından söz ediyor. Nazik Hanım bir gün Gazanfer Sanlıtop'unda içinde bulunduğu 4-C sınıfına giriyor ve kompozisyon sınavı için kâğıt çıkarmalarını istiyor. Bu sırada elindeki tebeşiri bilerek yere düşürüyor ve çocuklardan bu durumu yazmalarını istiyor. Sanlıtop, öğretmeninin kendilerini her zaman düşünmeye yönelttiğini anlatıyor.
MESULİYET MÜKELLEFİYET KARIŞTI
Erik'in uzun yıllardır üzerinde çalıştığı kadının toplumdaki yeri, mesuliyetleri ve mükellefiyetlerinin anlatıldığı kitapta nesillerin ancak kadının eğitimiyle eğitilebildiğine işaret edilmiş. Kitapta bu konudaki düşünceler Nazik Hanım'ın anılarından yola çıkılarak aktarılmış. Yazar ailenin önemine değindiği yazılarında eski aile yapısının daha sağlam temellere dayandığını, yeni bir aile inşa edilmesi gerektiğinden bahsediyor. Başlıyoruz Nazik Hanım'la kitabından bahsetmeye... Nazik Erik, kitabın girişinde de değindiği gibi ailenin kendi içindeki bireylere ve topluma karşı vazifesini iyi belirlemesi gerektiğini ifade ediyor. Şimdiki aile yapısını hiç beğenmiyor. Bireylerin mesuliyetlerini unuttuklarını, bu sebeple aileden başlayarak toplumu kötü etkilediğini söylüyor ve konuşmasını şöyle sürdürüyor: "Yeni ailede mesuliyetler ve mükellefiyetler karıştı. Bunlar karıştığı için gençlik de tehlikeye girdi. Gençliğin tehlikeye girmesi toplumun da tehlikeye girmesi demek."
YENİ AİLEYİ İNŞA EDELİM
O bir eğitimci olarak üzerine basa basa çocuklardan önce annelerin eğitilmesinin gerekliliğine işaret ediyor. Eğitimli anne babaların eğitimli nesiller yetiştirebileceğini, bu sebeple topumda buna yönelik bir yapı oluşturulmasının zorunlu olduğunu düşünüyor. Nazik Hanım, Allah'ın Kur'an'da kadının ve erkeğin yapması gerekenleri bildirdiğini, son dönem felsefesi ve yaşayış biçiminin bunu engelleyerek aile yapısına zarar verdiğini söylüyor. Ona göre günümüz ailesi eğitimsiz ve gerçek Türk aile yapısından çok uzak. Neler yapılmalı diye soruyoruz, anlatıyor: "Dünkü ailenin bilinmesini istiyorum. Kitabımda ailenin vazife ve mesuliyetlerini yazmaya niyet etmiştim. Adım adım buraya kadar geldim. Ailenin ihya olmasını istiyorum."
TEMBELİZ, VATANSIZIZ, MİLLETSİZİZ!
Nazik Erik'e bir dokunan bin ah işitir. Ülkenin ve özellikle gençlerin durumunun kendisini çok üzdüğünü anlatıyor. Gençlerin milli bilinçten yoksun olduğunu söyleyen Erik, şöyle sürdürüyor konuşmasını: "Biz yoksul memleket değiliz, biz başka şeylerin yoksunuyuz; tembeliz, vatansızız, milletsiziz. Kahvaltı soframda en az 3-4 çeşit şey var, bunu utanarak söylüyorum. Önceden katık ederdik. Ekmeği mangalın üzerinde kızartır; ıslatır, üzerine tuz eker yerdik." Nazik öğretmene öğrencilere en çok tembihlediği konular şunlar: "Vazifeyi yapmak, vatanı ve milleti sevmek" Nazik Erik, bu fikirlerle büyüdüğünü anlatırken bu konuyla ilgili bir anısını hatırlıyor. Bir gün girdiği bir sınıfta çocuklar coğrafya ödevleri için çizdikleri Avrupa haritasını kürsüye asıyorlar. Nazik öğretmen kürsüde haritayı görünce "Ben bu kürsüye çıkmam" diyor ve sınıfı terkediyor.
Yeni Şafak