RİSALEHABER

Mehmet Akif Ersoy ile Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin yolu değişik zamanlarda kesişmişti. Bunlardan biri de 25 Agustos 1918 tarihinde kurulan Darü'l-Hikmeti'l-İslamiye Cemiyeti oldu. 

Bir tür İslam Akademisi olan bu cemiyetin üyeleri toplantılarla bir araya geliyor, güncel konular hakkında sohbet ediyorlardı. 

Üyelerden biri de Eşref Edip'tir. 1952 yılında kaleme aldığı makalesinde, “Üstadla tanışmamız kırk seneyi geçti. O zamanlar her gün idarehaneye gelir; Akifler, Naimler, Feridler, İzmirlilerle birlikte tatlı tatlı müsahabelerde bulunurduk. Üstad, kendine mahsus şivesiyle yüksek ilmi meselelerden konuşur; onun konuşmasındaki celadet ve sehamet bizi de heyecanlandırırdı” ifadelerini kullanıyor. 

Akif ve Bediüzzaman'ın birbirleri hakkındaki görüşleri

Akif ve Bediüzzaman'ın birbirleri hakkında çok güzel ifadeleri vardır. Akif, değerli ediplerin bir arada bulunduğu bir mecliste, “Victor Hugolar, Shakspeareler, Descarteslar edebiyatta ve felsefede Bediüzzaman'ın bir talebesi olabilirler” sözleriyle takdirlerini bildirmektedir.

Buna karşılık, Risale-i Nur'un çeşitli yerlerinde Akif’in adı ve şiirlerinden alıntılar yer almaktadır.

Bediüzzaman Said Nursi, Emirdağ Lahikası’nda, “Hem merhum Fetva Emini Ali Rıza ve merhum Ahmed Sirani ve merhum Şevket Efendi ve merhum Mehmed Akif gibi insaflı, Risale-i Nur'u fevkalade takdir ve tahsin eden o muhterem ve merhum zatların hatırı için, biz İstanbul hocalarına dostuz, onlardan gücenmeyiz...” ifadelerini kullanır.

Yine Akif'in, "Doğrudan doğruya Kur'an'dan alıp ilhamı / Asrın idrakine söyletmeliyiz İslam'ı" duası da Risale-i Nur'la hayat bulmuştur.