Alevilerle Sünniler aynı kaynaktan besleniyor

Alevilerle Sünniler aynı kaynaktan besleniyor

SETÜD’ün 15 günde bir düzenlediği seminerlerin son konuşmacısı, Alevi meselesiyle ilgili konuşan Dr. Abdulkadir Sezgin idi

Nurettin Huyut’un haberi

RisaleHaber-Sosyal Etüdler Derneğinin (SETÜD) 15 günde bir düzenlediği seminerlerin son konuşmacısı, Alevi meselesiyle ilgili konuşan Dr. Abdulkadir Sezgin idi.

Konuşmasında Sezgin, Alevilerle Sünnilerin aynı kaynaklardan beslendiklerini söyleyerek, “Bilinenin aksine Türkiye’deki Alevilik bir mezhep değil; tarikattır. Ve Türkiye’deki Alevilerin -Artvin civarındaki az bir gurup hariç- tamamı Hanefi’dir. Ve Alevilerin “amentü” sü İmam-ı Azamın “amentü” adı altında yazdığı bir duadır. Bugün Türkiye’deki Aleviler İmam-ı Azam’ın “amentü” süne inanırlar ve okurlar. Bu dua imanın altı şartını içerir. Türkiye’de gerek Aleviler gerekse Sünniler aynı kaynaktan besleniyorlar. Aynı şahsiyetlerin şiirleri ile, ilahileri ile besleniyorlar. Bundan haberleri olmasa da bu böyledir.” diye konuştu.

Verdiği seminerde Türkiye Aleviliğinin ne anlama geldiğini, zikirlerini, ibadetlerini, evrad ve ezkarları ile bugüne nasıl geldiği hususunda geniş ve detaylı bilgi veren Sezgin, “Ey Aleviler, yitirdiğinizi nerede yitirdiyseniz orada aramalısınız. Zira bugüne kadar kaybettiklerinizi ancak kaybettiğiniz yerde bulabilirsiniz. Aleviler, Cumhuriyetin ilanından sonra tekke ve zaviyelerin kapatılmasıyla Aleviliğe ait mekanları kaybetmekle kalmadılar, tarikatları ile ilgili zikir ve evratlarını da kaybettiler. Kendilerine ait bu değerleri ve gelenekleri yine oraları açmakla bulabilirler.” dedi.

abdulkadir_sezgin_haberici.jpg

Sezgin, seminerinin devamında şunları aktardı: “Aleviler, Osmanlı döneminde ne kadar Alevi tekkesi varsa hepsini kaybettiler. İşte o tekke ve zaviyeler aslına uygun olarak araştırılıp bulunup ortaya çıkarılmalı ve oralarda ne tür ibadetler yapılıyor idiyse onlar esasına uygun yeniden ihya edilmeli, ancak bu şekilde gerçek Alevilik ihya olmuş olur ve işte o zaman her şey düzelir.”

“Hani, Nasreddin Hoca samanlıkta yüzüğünü kaybetmiş ama avluda arıyormuş.
Demişler “hoca ne arıyorsun”
“yüzüğümü demiş”
“Hoca yüzüğünü nerede kaybettin” diye sormuşlar.
O da “samanlıkta” demiş… “Peki, burada neden arıyorsun?” diye sorduklarında ise “burası aydınlık burada aramak daha kolay da ondan” demiş.

“Aydınlık da olsa bugün aradıkları yerlerde gerçek Aleviliği bulamazlar. Kaybettikleri yere geri dönmeliler. Tekke ve zaviyelerine geri dönmeliler ve gerçek ibadetlerine, zikirlerine ve kendilerine has tarzlarına geri dönmeliler. Ancak oralarda bulabilirler” dedi.

Diyanet İşleri Başkanlığına da seslenen Sezgin “Bütün tarikatlar Diyanet İşlerinin denetimine girmelidir. Sadece Aleviliği değil yaşayan tüm tarikatların aslına uygun devam etmesini sağlamak Diyanet İşleri Başkanlığı için bir görevdir. Bunun için bir an evvel Tekke ve Zaviyeler Daire Başkanlığının kurulması gerekir. Ancak bu şekilde bu mesele çözüme kavuşturulabilir. Diyanet İşleri Başkanlığı, Aleviliğin ne olduğunu artık net bir şekilde ortaya koymalıdır. Aleviliği nasıl tanımlayacaksa bir an evvel tanımlamalı ve ortaya koymalıdır. Alevilik nedir? Sorusuna net bir cevap vermeli ve onun gereğini yapmalıdır. Hala Diyanetin Aleviler ile ilgili bir tanımı maalesef yoktur”

“Diyanet İşleri Başkanlığı sadece Alevilik meselesini değil en küçük dini meseleleri bile çözüme kavuşturma hususunda en ufak bir çaba göstermemektedir. Fitre ve zekât gibi en önemli meseleleri dahi çözüme kavuşturmuyor. Fitre için, iki öğün yemeği 5,00TL olarak belirliyor. Bugünkü şartlarda 5,00TL ye nerede iki öğün yemek yenebilir? Eski ölçeklerle hesapladığı için böyle oluyor. Oysa bu gibi meselelerin tamamı bugünün şartlarına uygun hale dönüştürülmesi lazımdır.” diye konuştu.
Konuşmasından sonra SETÜD Genel Başkanı Mehmet Ali Kılıç tarafından Dr. Abdulkadir Sezgin’e bir plaket verildi.