Allah için hakkı ayakta tutanlar ve adâletle şâhidlik eden kimseler olun!

Allah için hakkı ayakta tutanlar ve adâletle şâhidlik eden kimseler olun!

Ayet meali

Bismillahirrahmanirrahim

Cenab-ı Hak (c.c), Mâide Sûresi 8-10. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor:

8-Ey îmân edenler! Allah için (hakkı) ayakta tutanlar, (ve) adâletle şâhidlik eden kimseler olun! Bir kavme olan kîn(iniz), sizi aslâ adâletsiz olmaya sevk etmesin! Âdil olun! Bu, takvâya daha yakındır. Ve Allah’dan sakının! Şübhesiz ki Allah, ne yaparsanız hakkıyla haberdardır.

9-Allah, îmân edip sâlih ameller işleyenlere, kendileri için bir mağfiret ve (pek) büyük bir mükâfât olduğunu va‘d etti.(*)

10-İnkâr edip âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, işte onlar Cehennem ehlidirler!

(*)“Hiç mümkün müdür ki: Alîm-i Mutlak ve Kadîr-i Mutlak (sonsuz ilim ve kudret sâhibi) olan şu masnûâtın Sâni‘i (san‘atlı varlıkların san‘atkârı), bütün enbiyânın (peygamberlerin) tevâtürle (yalan olması aklen imkânsız bir şekilde) haber verdikleri ve bütün sıddîkīn ve evliyânın icmâ‘ (fikir birliği) ile şehâdet ettikleri (şâhidlik yaptıkları) mükerrer (tekrar tekrar söylediği) va‘d ve vaîd-i İlâhîsini (mükâfât ve cezâ va‘dlerini) yerine getirmeyip, hâşâ, acz ve cehlini göstersin? Hâlbuki va‘d ve vaîdinde bulunduğu emirler (işler), kudretine hiç ağır gelmez. Pek hafif ve pek kolay! Geçmiş baharın hesabsız mevcûdâtını (varlıklarını), gelecek baharda kısmen aynen, kısmen mislen (benzerleriyle) iâdesi kadar kolaydır. Îfâ-yı va‘d (va‘din yerine getirilmesi) ise, hem bize, hem herşeye, hem kendisine, hem saltanat-ı rubûbiyetine pek çok lâzımdır. Hulfü’l-va‘d (va‘dinden dönmek) ise, hem izzet-i iktidârına zıddır, hem ihâta-i ilmiyesine (herşeyi kuşatan ilmine) münâfîdir (terstir).” (Zülfikār, 10. Söz, 32)