Allah, sabahı, gecenin karanlığını yararak çıkarandır

Allah, sabahı, gecenin karanlığını yararak çıkarandır

Ayet meali

Bismillahirrahmanirrahim

Cenab-ı Hak (c.c), En'âm Sûresi 96. ayetinde meâlen şöyle buyuruyor:

96-(O,) sabahı, (gecenin karanlığını) yararak çıkarandır. Geceyi bir dinlenme (zamânı), güneşi ve ayı da (vakit tesbîtinize) birer hesab (vesîlesi) kılmıştır. Bu, Azîz (kudreti dâimâ üstün gelen), Alîm (herşeyi hakkıyla bilen Allah’)ın takdîridir. (1)

(1)“Semânın müzeyyen (süslü) tavanına, güneş gibi ışık verici, ısındırıcı bir lâmbayı takmak; gece gündüz hatlarıyla, kış yaz sahîfelerinde mektûbât-ı Samedâniyeyi (Allah’ı ta‘rîf eden mektubları) yazmasına bir nûr hokkası hükmüne getirmek ve yüksek minâre ve kulelerdeki büyük saatlerin parlayan akrebleri misillü (gibi), kubbe-i semâda (gök kubbede) kameri (ay’ı), zamânın saat-i kübrâsına (en büyük saatine) bir akreb yapmak; mütefâvit (farklı) çok hilâller sûretinde her geceye güyâ ayrı bir hilâl bırakıp, sonra dönüp kendine toplamak, menzillerinde (gezdiği yerlerde) kemâl-i mîzanla (mükemmel bir ölçüyle), dakik (ince) hesabla hareket ettirmek ve kubbe-i semâda parlayan, tebessüm eden yıldızlarla, göğün güzel yüzünü yaldızlamak, elbette nihâyetsiz bir saltanat-ı rubûbiyetin (Allah’ın kâinâttaki hâkimiyetinin) şeâiridir (işâretleridir). Zîşuûra (şuûr sâhiblerine), onu iş‘âr eden (bildiren) muhteşem bir ulûhiyetin (herşeyi kendine ibâdet ettiren Allah’ın) işârâtıdır (işâretleridir). Ehl-i fikri, îmâna ve tevhîde da‘vet eder.” (Sözler, 32. Söz, 271)