Allah'ım, kalplerimizi İmân ve Kur'ân nuruyla nurlandır
Günlük Risale-i Nur dersi...
Allah'ım, kalplerimizi İmân ve Kur'ân nuruyla nurlandır.
Allah'ım, bizi Sana muhtaç olduğumuzun şuuruyla zenginleştir; Senden müstağnî durma fakirliğine düşürme. Kendi güç ve kuvvetimizden teberrî ediyor, Senin havl ve kuvvetine sığınıyoruz.
Bizi Sana tevekkül edenlerden kıl. Bizi nefsimizin eline bırakma. Bizi, koruyuculuğunla muhâfaza eyle. Bize ve erkek, kadın bütün müminlere merhamet et.
Kulun, peygamberin, seçtiğin, dostun, mülkünün güzelliği, masnuâtının melîki ve sultanı, inâyetinin gözbebeği, hidâyetinin güneşi, hüccetinin lisânı, rahmetinin timsâli, mahlûkatının nuru, mevcudâtının şerefi, mahlûkatının çokluğu içinde birliğinin kandili, kâinat tılsımının keşşâfı, rubûbiyet saltanatının dellâlı, hoşnut olduğun şeylerin tebliğ edicisi, gizli isimlerinin tanıtıcısı, kullarının muallimi, âyetlerinin tercümânı, rubûbiyet güzelliğinin aynası, şuhud ve işhâdının medârı, âlemlere rahmet olarak gönderdiğin habîbin ve resûlün olan Efendimiz Muhammed'e, onun bütün âl ve ashâbına, kardeşleri olan diğer peygamber ve resûllere, melâike-i mukarrebîne ve sâlih kullarına salât ve selâm eyle. (Sözler. S, 37)
Allahım, Efendimiz Muhammed'e, onun âl ve ashâbına, indiği günden itibâren tâ kıyâmete kadar, onu okuyan her okuyucunun her kelimesini okuması esnâsında Allah'ın izniyle hava dalgalarının aynasına yansıyan bütün Kur'ân kelimelerinin bütün harfleri adedince salât ve selâm eyle.
Bize, anne ve babamıza, erkek ve kadın bütün müminlere bu salavâtlar adedince merhamet et. Bunu rahmetinle yap, ey merhametlilerin en merhametlisi! Duâmızı kabul buyur. Alemlerin Rabbi olan Allah'a hamd olsun. (Sözler. S, 43)
Âmin.
SÖZLÜK:
MÜSTAĞNÎ : Kimseden bir menfaat beklemeyen, başkalarına ihtiyaç duymayan, gözü ve gönlü tok.
TEBERRÎ : Arınma, uzaklaşma, temiz olma.
HAVL : Güç, kuvvet; muhît, etraf.
TEVEKKÜL : Sebeplere sarıldıktan sonra neticesini Allah\'a bırakma, neticeye rıza gösterme.
MASNUAT : Sanatla yapılmış olan eserler, varlıklar.
MELİK : Mülk ve melekut sâhibi. Padişah. Mutasarrıf. * Bir kavmin başı. Mâlik. (İsimdir)
İNÂYET : Yardım, lütuf.
HİDÂYET : Doğru inanç ve yaşayış üzere olmak.
HÜCCET : Senet, vesika, delil; bir iddiânın doğruluğunu ispat için gösterilen belge.
TİMSÂL : Model, sembol, örnek, sûret, nümûne.
MEVCUDÂT : Yaratılmış olan, mevcut olan şeyler; varlıklar.
KANDİL : Lâmba, bir tür aydınlatma âleti.
TILSIM : Herkesin bilip çözemediği gizli sır; fevkalâde kuvvet ve tesire sahip olan şey. Sihirli söz.
KEŞŞÂF : Keşfeden, açan.
RUBÛBİYET : Cenâb-ı Hakkın her zaman, her yerde ve her mahlûka muhtaç olduğu şeyleri vermesi, onu terbiye etmesi ve idâresi altında bulundurması vasfı.
DELLÂL : Îlân edici; hakka dâvet eden.
ŞUHUD : Şâhid olma, müşâhede etme, görme.
İŞHAD : Delil göstermek, şâhid göstermek, şâhitlik ettirmek.
MEDÂR : Sebep, vâsıta, vesîle. Yörünge.
ÂL : Sülâle, soy, hânedan.
ASHÂB : Sahipler, arkadaşlar.
MELÂİKE-İ MUKARREBÎN : Allah\'a en yakın melekler.
SALÂT Ü SELÂM : Tebrik, duâ ve selâm.
SALÂVÂT : Peygamberimiz Hz. Muhammed\'e, memnuniyet ve bağlılık için yapılan rahmet duâları.