Allah’ın sanatını başkalarının gözüyle görmesi ne demektir?
Allah kainatta tecelli ettiği cemal ve kemalini hem kendisi -kendine mahsus bir şekilde- görmek hem de başkalarının gözüyle görmek istiyor. Başkasının görmesi derken bunların başında insan gelmektedir.
- Allah’ın kâinatı yaratmasının iki önemli hikmeti vardır:
Birincisi: Her maharet sahibi kendi maharetini ortaya koymaktan bir lezzet, bir memnuniyet aldığı gibi, Allah da ilim, kudret, hikmet gibi pek çok sıfatlarının tecellilerini, tezahürlerini görmekten “istiğna-i zatisine ve eşsiz, benzersiz varlığına münasip bir lezzet-i kudsiyesi, bir memnuniyet-i mukaddesesi” vardır.
Bu harika sanatını görmek istemesi bu hikmete binaendir.
İkincisi: Melekler, cinler ve insanlar gibi şuurlu varlıkların dikkatlerine sunmak suretiyle, onların takdirlerini, hayranlıklarını, takdislerini, tazimlerini takdim etmelerini sağlamaktır.
Örneğin, insanlar güneşi, ayı, yıldızları, insanların harika anatomisini uyanık bir şuurla gördükleri zaman Allah’ın sonsuz ilim, kudret, hikmet ve iradesi gibi pek çok isim ve sıfatlarının kutsiyetine, büyüklüğüne karşı hayranlık hisleriyle dolu olurlar.
Böylece kâinatın yegâne yaratıcısı olan Allah hakkındaki imanlarını pekiştirir ve kulluklarını daha da arttırırlar. Bu ise, bir yandan Allah’ı memnun eden, hoşnut kılan bir tavır olduğu gibi, diğer taraftan da imtihana tabi tutulan insanların ebedi saadet yurdu olan cenneti kazanmalarını temin eder. (bk. Nursi Mektubat/18. Mektub/3. Mesele)
Demek ki, insan nasıl kendi güzelliğini görmek ve göstermekten bir keyif ve lezzet alırsa, -temsilde hata olmasın- Allah da kendi sonsuz kemal ve cemalini görmek ve göstermekten, mahiyetini bilmediğimiz bir mukaddes lezzet alır.
Bu Allah’ın şuunatı, yani İlahi bir keyfiyetidir. Bu keyfiyet sayesinde kainatta bir hareket ve faaliyet vardır.
Yani şu kainat sarayının yaratılma gerekçesi, Allah’ın isim ve sıfatlarını bu kainat sahnesinde tecelli ettirip hem kendi İlahi nazarı ile hem de gayrın nazarı olan mahlukatın nazarı ile bu tecellileri seyredip müşahede etmektir. Kainatta sergilenen isimlerin en büyük gözlemcisi ve seyircisi Allah’ın bizzat kendisidir. Sonra da sırası ile insanlar, melekler, cinler ve ruhanilerdir.
Özetle, "kainatın asıl yaratılma gerekçesi Allah’ın kendini tanıtmak ve sevdirmek istemesidir" diyebiliriz.
Bütün İlâhî isimler şuunât-ı İlâhiyyeden bir şe’n’e dayanır. Allah’ın isimleri, hükümlerinin ve manalarının gereğini yapıp, fiiliyat aleminde görünmek ve tecelli etmek isterler.
Nasıl ressamlığa kabiliyetli olan birisi resim kabiliyetini göstermek için önce resim yapar, sonra da o resimleri sergilemek için bir sergi salonu açarsa, aynı şekilde Allah’ın her bir ismi de kendi hüküm ve manasını görmek ve göstermek ister.
Hal böyle olunca, Allah bütün isimlerinin mana ve hükümlerinin gereğini icra eder ve ediyor.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.