Dr. Cemil ŞAHİNÖZ
Almanya´da Nurculuğun Tarihçe-i Hayatı
Sosyolog Georg Simmele göre “Misafir“ ve “Yabancının“ tarifi şöyle: “Misafir bugün gelir, yarın gider. Yabancı bugün gelir, yarın kalır.” 1950´lerin sonunda Türkiye´den ilk işciler Almanya´ya geldiklerinde “misafir” olarak geldiklerini zannediyorlardı. 3-4 sene Almanya´da çalışıp “traktör parası” kazanıp, vatanlarına geri döneceklerini hayal ediyorlardı. Ama Almanya´nın cazibesi “misafirleri” gurbetçilere çevirdi.
Yaşadıkları ülkede erimemek için ve kendi kültür ve geleneklerini yaşatabilmek için, ilk camiler yapılmaya başlandı. Almanya´da İslam dini yasal olarak resmi bir din olmadığı için, camileri dernek adına kurdular. İlk büyük derneği Süleymancılar 1973´te kurdular. Ardından 1976´da bugünkü Milli Görüş teşkilatı kuruldu. Almanya Diyanetin (DİTİB) kuruluşu 1984´de gerçekleşti.
Misafir işçilerle beraber ilk Risale-i Nur Talebeleri de Almanya´ya ayak bastılar. Bediüzzaman Said Nursi´nin talebelerinden Abdul-Muhsin Alkonavi 1967´de Berlin´e gelmiş ve bağımsız bir “İslam Derneği” kurmuş. Bu derneğin faaliyetleri Berlin ile sınırlı kalmış. Risale-i Nur´un Almanya´da inkişafına Ali Uçar ağabey vesile olmuş. 1971´de Almanya´ya gelen Ali Uçar, tüm Almanya´yı köşe köşe gezmiş ve farklı cemaatlerin camilerinde vaazlar, konferanslar ve Risale-i Nur sohbetleri vermeye başlamış. Bu vesileylede tanıştığı Risale-i Nur talebelerinin adreslerini toplamış. Vücud dilini kullanmayı, belagat ilmini ve edebiyatı çok iyi bir şekilde bilen Uçar, öncelikle Berlin´de sürekli olarak Risale-i Nur sohbetleri organize etmeye başlar ve ardından tüm Almanya´da belli şehirlerde Risale-i Nur talebelerini bir araya getirip iman hakikatleri derslerine başlar.
Üstadından aldığı derse binaen Ali Uçar tüm Risale-i Nur talebelerine mektuplar yazmaya başlar. Hemen hemen her gün Almanya´nın bir köşesine hizmet mektubu yollayan Uçar, bu şekilde tüm cemaati birbirine bağlar ve yapılacak olan programlardan haberdar eder. Nur camiasi bu şekilde canlanmış ve herkes hizmetin bir köşesinden tutmaya başlamış. Bu müfritane irtibat vesilesiyle cemaat oluşmaya başlar. Ali Uçar’ın vesile olduğu bu dalgayla Almanya´da ilk Risale-i Nur dershaneleri açılmaya başlar. Hürriyet Gazetesinin 1972´de yayınladığı bir habere göre, Ali Uçar Almanya´da bir senede tam 400 konferans vermiş.
Tevafuklu Kur´an-ı Kerim´i basabilmek için Nur Talebeleri 1972´de Berlin´de matbaa kurarlar ve buradan hem tevafuklu Kur´an-ı Kerim´i hemde ilk defa tercüme edilip yayımlanan Almanca “Küçük Sözler”i basmaya başlarlar. Almanya´daki Risale-i Nur talebelerinin ilk büyük “projesi” olan bu matbaa, daha sonra çeşitli sıkıntılar nedeniyle 1974’te özelleştirilir.
1976´da Ali Uçar Almanya´ya geri döner ve Risale-i Nur hizmeti kendi başına yürümeye başlar. Artık Alman medyası da Risale-i Nur talebelerini tanımaya başlar. Bir takım yayın organlarında haberler çıkmaya başlar. 1977´de bir yanlış anlaşılmadan dolayı Alman medyasında, Risale-i Nur talebelerinin Kur´an Kursları açtıkları ve burada radikal insanlar yetiştirdikleri ortaya atılır. Bu iftira çok kısa bir süre sonra, yapılan araştırmalar ve açıklamalar sonrası geri çekilir.
1978´de rahmetli Mehmet Emin Birinci ağabey Alman radyosuna davet ediliyor ve orada Risale-i Nuru ve hizmetleri tanıtması isteniliyor. Birinci ağabey programa katılıyor ve tercüman vasıtasıyla Alman radyosunda Bediüzzaman Said Nursi’yi ve hizmetleri anlatıyor.
Berlin´deki matbaanın kapatılmasından dolayı Risale-i Nur talebeleri yeni bir projeyi hedefliyorlar. Almanca Risale-i Nurları basıp dağıtabilmek için 1979´da bir yayınevi kuruyorlar. Almancaya tercüme edilen eserler bu yayınevi tarafından basılıyor ve Almanya genelinde dağıtılıyor.
1980´lerin başında Risale-i Nur talebeleri ve camiası Almanya´daki İslami tartışmalara katkı sağlamaya başlıyor. Tesettür, Almanca İslam din dersi ve İslamın resmi din olarak kabul edilmesi gibi konularda Risale-i Nur talebeleri açıklamalar yayınlamaya ve ilmi tartışmalara katılmaya başlıyorlar. Kurulan çatı kurumlarda Nur talebeleri görevler alıyorlar ve İslam´ın Almanya´daki geleceğiyle ilgili önemli katkıda bulunuyorlar.
1990´ların başında Almanlara daha hızlı ve etkili ulaşabilmek için, Nur cemaati bir dergi çıkarmaya karar veriyor. Amerika´da 1974´ten 1986´ya kadar “Nur–The Light” olarak çıkan derginin aynısı 1992´den itibaren Almanca olarak yayımlanmaya başlıyor. Dergide hem Almanca risaleler hemde Risale-i Nurdan faydalanarak kaleme alınan yazılar ve makaleler yayımlanır. Maddi sebeplerden ve eleman eksikliğinden dolayı dergi 1999´da son sayısını çıkartır ve devamı gelmez.
90´ların sonlarına doğru yeni bir gelenek başlar. Almanya´nın bir çok şehrinde “Said Nursi Anma Günleri” düzenlenir. Üstadın vefat yıldönümü münasebetiyle bir çok konferanslar, paneller ve programlar düzenlenir. Bu şekilde diğer dini cemaatlere de Üstad tanıtılır. Bu programlara birde Almanya´nın resmi tatil günlerinde “Özel Sohbet”ler eklenir. Bu sohbetlere Türkiye´den ağabeyler veya yazarlar katılırlar ve cemaatin şevk ve gayretlerini getirirler. Ayrıca “Bediüzzaman Said Nursi–Barla ve Kastamonu Yılları“ sergisi ilk defa Aralık 2009´da Duisburg şehrinde düzenlenir.
1999´da Nur camiasi yeni bir projeye imza atar. İstanbul´da düzenlenen “Said Nursi Sempozyum”larından esinlenerek Almanya´da bir “Said Nursi Sempozyumu” düzenlenir. Bu sempozyuma konuşmacı olarak hem Nur camiasından tanıdık isimler hem de Alman ilim adamları katılır. 2004, 2005 ve 2007 senelerinde bu sempozyum tekrar düzenlenir. Sempozyumdaki konuşmalar bir Alman yayınevi tarafından kitaplaştırılır ve dağıtıma başlar. Bu sempozyum sayesinde Alman ilim adamlarına ulaşmak için ilk adım atılmış olur.
2001 senesinde halen çıkmakta olan “Ayasofya” dergisi yayın hayatına başlar. Aynı zamanda Risale-i Nurları Almancaya çevirmekte yardımcı olan Ayasofya ekibi, ilk defa İngilizce, İspanyolca ve Fransızca Risale-i Nur sohbetleri düzenlemeye başlarlar. Yine aynı grup tarafından 1999´da kurulan internet sitesi (www.misawa.de) Bochum Üniversitesinin yaptığı ve 42 İslami internet sitesinin araştırıldığı bir çalışmada “En büyük, en hoşgörülü, en demokratik ve fikir özgürlüğünün en iyi gerçekleştirildiği internet sitesi” seçilir. Araştırmayı yapanlar, bu nitelikleri Risale-i Nurun insana verdiği anlayışa dayandırır ve bu özelliklerin kaynağı olarak Risale-i Nuru gösterir.
1980´lerin başında yaklaşık 30 tane medrese varken, bugün Almanya´da yaklaşık 50 tane medrese var. Risale-i Nur talebeleri artık önemli mevkilerde bulunuyorlar ve özellikle ilim dünyasında büyük başarılar elde ediyorlar. Bediüzzaman Said Nursi ve Risale-i Nurlar Almanya´da çeşitli üniversitelerde ders olarak sunuluyor ve bir çok şehirde paneller düzenleniyor.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.