Âmâ hafız 50 yıldır aynı camide müezzin

Âmâ hafız 50 yıldır aynı camide müezzin

Küçük yaşta geçirdiği ateşli hastalık sonucu iki gözünü kaybeden Hafız Ali Murat Aksoy, yarım asrı aşkın bir süredir, Adana'nın tarihî Ulu Camii'nin müezzini.

Mehmet Şahin'in haberi

Görmemesi ve ilerlemiş yaşına rağmen sempatik tavırlarıyla kendini çevresindekilere sevdiren Aksoy, "Allah ömür verdikçe Ezan-ı Muhammedi'yi okumayı sürdüreceğim." diyor, hayatının sonuna kadar mikrofonu bırakmayı düşünmüyor.

Adana'daki tarihi Ulucami'de müezzinlik yapan Hafız Ali Murat Aksoy'un ibret alınacak hayat hikayesi var. Aksoy, 1941'de Adana'nın Karataş ilçesine bağlı Yenice köyünde dünyaya gelir. Henüz bir buçuk yaşındayken kızamıktan iki gözünü de kaybeder. 12 yaşına geldiğinde, Adana'da 8 dil bilen Hafız Ali Akkaya'nın rahle-i tedrisine oturur ve Kur'an'a başlayıp iki yılda hıfzeder.

Aksoy, 1954'te tarihî Ulucami'de gönüllü olarak müezzinliğe başlar. Ulucami'de, Diyanet'ten herhangi bir ücret almadan, 1980 askerî darbesine kadar tam 26 yıl, bu hizmeti büyük bir aşkla yerine getirir. Aksoy, güzel sesiyle okuduğu mevlit veya mukabelelerle cami cemaatinin de sevgisini kazanır.

Âmâ Hafız'ın azmi bununla sınırlı kalmaz. İlerlemiş yaşına rağmen Diyanet kadrosuna geçmek ister. Bu amaçla önce, dışarıdan sınavlara girerek, Ulucami'nin yanındaki İnkılâp İlköğretim Okulu'ndan ilkokul diploması alır. Bu ona devlet memurluğuna geçmenin yolunu açar. Devlet kadrosuna geçmek için yeterlilik belgesi alır. 24 Ekim 1980'de artık Diyanet İşleri Başkanlığının kadrolu elemanıdır. Hafız olarak memurluğunun ilk 5 yılını Hasan Ağa Camii'nde geçirir. Sonrasında tekrar Ulu Cami'ye dönen Aksoy, aynı yöntemle ortaokulu ve liseyi bitirir. "Madem yaşıyorum o halde üniversiteyi de okuyayım." diyerek son olarak Anadolu Üniversitesi Açıköğretim İlahiyat Fakültesi'ne girer. Aksoy, 65 yıl yaş haddinden emekliye ayrılır ancak o halen Ulu Cami'deki kürsüsünde ezan okumaya ve kamet getirmeye devam ediyor.

Emekliye ayrıldıktan sonra ilahiyat fakültesini birinci sınıfta bırakmakla 'kendisine en büyük kötülüğü' yaptığını belirten Aksoy, âmâlığına rağmen hayattaki mücadelesiyle örnek bir kişilik sergiliyor. Hafız Ali Murat Aksoy, şunları söylüyor: "Ben görmediğim halde dışarıdan dersleri vererek üniversiteye kadar geldim. Gözü görüp de hiç okumaya niyetleri olmayanların bu halimden ders almaları gerekir. Emekli oldum. Ama yine de yerimde oturmuyorum. Ulucami'nin kadrolu müezzini olmasına rağmen, ben fahri olarak buraya hizmet etmekten keyif alıyorum."

Kur'anı unutmamak için teknolojiden faydalanıyor

Diyanet'in resmî personeli olmadan önce 26 yıl sabırla Ulucami'de çalıştığını ve bu uzun dönemde mevlit ve benzeri dinî merasimlere katıldığını anlatan Aksoy, çiftçilik yapan ailesinin de durumunun iyi olduğunu, Allah'ın kendilerini kimseye muhtaç etmediğini ifade ediyor. Evli ve biri kız 5 çocuk babası olan Aksoy, Kur'an-ı Kerim'i unutmamak için teknolojiyi kullanıyor. Günde 5-6 saat Kur'an-ı Kerim okuduğunu söyleyen Aksoy, sürekli tekrar için iPod kullanıyor. Kur'an-ı Kerim okumadığı zamanlarda kendisini boşlukta hissediyor. Aksoy, en sıkıntılı anlarında okuduğu birkaç ayetle rahatladığını söylüyor.

Cemaatteki dostlarından hiçbiri kendisine 'kör' muamelesi yapmamış. Bu yönüyle onlara şükran borçlu olduğunu dile getiriyor Aksoy ve "İnsanlar dinlerken veya konuşurken bana bakıyor. Saygı ve sıcaklık gösteriyorlar. Hiç körlük hissetmedim." diyor. Azimle çalışarak her zorluğun üstesinden gelinebileceğini vurgulayan Aksoy, nasıl hafız olduğunu, "Hocam okur, ben dinlerdim. Görenler üç günde bir sayfa ezberlerken, ben günde 5 sayfa ezberlerdim. İnsan yılmazsa mutlaka arzu ettikleri yere gelir; hatta zirveye çıkar." sözleriyle anlatıyor.

Ramazanoğulları tarafından 16. asırda yaptırılan Ulucami'ye karşı nedenini bilemediği ayrı muhabbet besliyor Aksoy. Herhangi bir sebepten camiye gelmediği günleri başka vakitlerde gelerek eksik kalan boşlukları doldurarak tamamladığını söylüyor ve "Bu asil millete hizmet etmekten çok memnunum." diyor.

Cami cemaatinden Veysel Ufakın Hafız Ali Murat Aksoy'un görmemesine rağmen vazifelerini eksiksiz bir şekilde yerine getirdiğini belirtiyor. Aksoy'un aynı zamanda iyi bir aile reisi olduğunu dile getiren Ufakın, engeline karşın hayat dolu bir insan olarak tanımlıyor.

Zaman