Anneler, her gün gönüllerde açan bir çiçektir!

Anneler günü veya haftası, Avrupa kaynaklı olup, fıtrî ve mânevî açıdan yoksun oluşu, sadece dünyevî nazarla meseleye yaklaşılması, işin mânevî boyutunun ve uhrevî cihetinin göz ardı edilmesi, sadece tüketimi körükleyici ve israfı teşvik edici yönleriyle ele alınması cihetiyle eksik, tek boyutlu, tek hedefli, tek günlü bir taklitçilik hüviyetine indirgenmiştir.

Hayatımızın en değerli varlıkları cefakâr ve fedakâr anne-babalarımıza Hak namına, mâna-yı harfî çerçevesinden, bütün bir ömrü içinde barındıran ruh ve idrak endeksli,  kur’ân ve Sünnet referanslı bir bakış açısıyla bakıldığında; daha hâlisâne ve müşfikane bir manzara ve ebedî bir beklenti ile karşılaşmamız mümkün olacaktır.

Müslüman,  anne–babasının kıymetini her gün bilir. Tek günlük hatırlamalar, gönül almaktan öte bir anlam ifade etmez. Onların kıymeti bir günle sınırlandırılamaz. Anne ve babasına hürmette kusur etmeyen bir evlat, bütün hayatını ihya etmiş demektir. Yüce İslâm Dini, her günün anneler günü, onların gönüllerini ve rızalarını alma günü olmasını öngörür. En yüce varlığımız olan anneye İslâm’ın dışında hiçbir sistem, doktirin ve anlayış; böylesine yüce bir mevkii ve değeri vermemiştir.

Kul hakları içinde en mühim olanı ana-baba hakkıdır. Allah ve Resûlü’ne itaatten sonra ana-babaya itaat farzdır. Zira, anne ve babalarımız varlık sebebimiz ve velî-nîmetimizdir. Maddî ve mânevî hayâtımızı inşâ eden müstesnâ fazîlet örneği şaheser âbidelerdir. Bir annenin şefkatli yüreği ve kucağı, çocuk terbiyesinin şekillendiği muhteşem bir dershânedir. Âile yuvası, çocuğun istikbâlini şekillendiren ilk eğitim kurumudur. Onlar,  toplum yapısının temeli olan ailenin kurucuları ve en önemli iki unsurudur.
Onlar huzur ve safâ kaynağı, çağlayan şefkat pınarıdır. Rabbimizin, “er-Rahmân” ve “er-Rahîm” isimlerinin dünyadaki müstesnâ ve mümtaz bir tecellîgâhıdır.

Cenâb-ı Hak, anne baba başta olmak üzere yaşlıları bereket vesilesi ve belalara karşı paratoner kılmıştır.
Bundandır ki, anne ve babaların evlâtları üzerindeki hakları sayılamayacak kadar çoktur.

Üzülerek ifade edelim ki, günümüzde, evlatları için her türlü fedakârlığı yaptığı halde yalnızlığa itilmiş, meşakkatlerin kucağına terk edilmiş, sahipsiz,  gözü yaşlı anne-babalarla sıkça karşılaşıyoruz.
Dünyaya gelmemize vesile olan anne-babalarımız, bizler için hayat ve huzur kaynağıdır.

İşte o eksilmeyen ve eskimeyen, onları bize en güzel tarzda tanımlayan tesbitler :

- Cenab-ı Hak Onları “valideyn=ana-baba” olarak isimlendiriyor ve tek varlıkmış gibi tanımlayarak rızalarına ulaşmayı şart koşuyor.
- Yüce Allah, Ana – babaya iyi davranmayı, itaat etmeyi ve güzel muameleyi emretmektedir. (En’âm, 6/151; Nisa, 4/36; İsrâ, 17/23, 24; Ahkâf, 46/15, 16)
- Anne- baba Cennetin orta kapısıdır. (Tirmizî, Birr, 3)
- "Cennet annelerin ayakları altındadır" (Hadis-i şerif)
- Hadislerden, anne hakkının baba hakkından üç misli fazla olduğunu öğrenmekteyiz.
- Bir soru üzerineAllah Resûlünden; evladın ve malın babaya ait olduğunu ve evlatların kazançlarının en temiz kazançlar olduğunu ve evlatların kazançlarından yenebileceğini öğrenmekteyiz.
( Ebu Dâvud, Buyû' 79; Ibn Mâce, Ticârât 64.)
- “Ebeveyninden her ikisinin veya sâdece birinin yaşlılığına
ulastığı halde (rızasını alıp da) Cennet'e giremeyenin burnu sürtülsün" (Müslim, Bir, 9)
- Teyze anne makamındadır. ((Tirmizî, Birr 6.)
- Vefat etmiş olan anne – babamız için istiğfar edip amel defterlerini açık tutabiliriz. (Ebu Dâvud, Edeb 129)
- Annesine âsi olanların sekerât halinde kelime-i şehâdeti getirmekte zorlandıkları, Efendimizin (asm) şehadetiyle sabittir.
- “Allah’ın rızası, anne-babanın rızasında, Allah’ın öfkesi de anne babanın öfkesindedir.” (Tirmizi, Birr, 3)
- Büyük günahların en ağırı, Allah’a şirk koşmak ve ana-babaya âsi olmaktır.(Buhârî, Şehadet, 10)
- “Üç dua vardır ki, bunlar şüphesiz kabul edilir: Mazlumun duası, misafirin duası ve anne- babanın evladına duası.” (İbn Mâce, Dua, 11)
- Peygamberimiz (s.a.v) hayırlı evlatların bereketli uzun bir ömre sahip olacaklarını, ebeveynin kendileri için yapacakları duaların Allah tarafından mutlaka kabul edileceğini ve Cennet'i kazanacaklarını müjdelemektedir.
- “Hiçbir evlât, babasının hakkını ödeyemez. Şayet onu köle olarak bulur ve satın alıp âzâd ederse, babalık hakkını (ancak o zaman) ödemiş olur.” (Müslim, Itk, 25; Ebû Dâvûd, Edeb, 119-120; Tirmizî, Birr, 8/1906)
- “Babanın oğluna duâsı, peygamberin ümmetine duâsı gibidir.” (Süyûtî, II, 12/4199)
- “…Babalarınıza iyilik edin ki, çocuklarınız da size iyilik etsinler…” (Hâkim, IV, 170/7258)
- “Cennet kokusu beş yüz yıllık mesafeden duyulur.  Ana-babasını Üzenler ve sılâ-i rahmi terk edenler bunu duyamaz.” (Taberânî)
- “Allah indinde en faziletli amel, vaktinde kılınan namazdır, sonra ana-babaya iyiliktir.”(Müslim)
- Yüce Rabbimiz, nebâtî ve hayvanî olan umum vâlidelerin gayet şirin ve fedâkârâne şefkatleriyle şefkatini gösterir. (Sözler, On Dördüncü Lemanın İkinci Makamı)
- Bütün validelerin şefkatleri, rahmet-i ilahiyenin bir lem'asıdır.(sözler,24.söz)
- “Hem, peder ve vâlideyi şefkat ile teçhiz eden ve seni onların merhametli elleriyle terbiye ettiren hikmet ve rahmet hesâbına onlara hürmet ve muhabbet, Cenâb-ı Hakkın muhabbetine âittir.” (Sözler, Otuz İkinci Söz)    
- “Evet, rahmet-i Rabbâniyenin en hürmetli, en halâvetli, en lâtif ve en şirin bir cilvesi olan şefkat-i vâlide, hakaik-i kâinat içinde en muhterem, en mükerrem bir hakikattir. Ve vâlide, en kerîm, en rahîm, öyle fedakâr bir dosttur ki, o şefkat saikasıyla, bir, bütün dünyasını ve hayatını ve rahatını, veledi için feda eder.” (Mektubat, On Birinci Mektup)
- “ Evet, insanın en birinci üstadı ve tesirli muallimi, onun validesidir.” (Lemalar, Yirmi Dördüncü Lem\'a)
- “ Dünyada en yüksek hakikat, peder ve validelerin evlâtlarına karşı şefkatleridir. Ve en âli hukuk dahi, onların o şefkatlerine mukabil hürmet haklarıdır” (Mektubat, Yirmi Birinci Mektup)

Anne-babanın hakkını gözetme meselesinde kaybedenler ebediyyen kaybederler. Bu hakikate binaen, kolay kolay yemin etmeyen Nur Müellifi, vâlideynin hukukundan bahsederken bir kaç defa, “sözüme kanaat et, kasem ederim şu hakikat gayet kat'idir...” demekten kendini alamaz.(M.Fethullah Gülen)

O nazik ve nazenin varlıklar,  ekseriyetle huzur bulamadıkları sözüm ona “Huzur” evlerinde huzura kavuşturmanın fıtrata aykırı olduğunu anlamak mecburiyetindeyiz. Modernite kılıfıyla iklimimize girmiş bu Batı vebasına dur demek boynumuzun borcu, insanlık ve evlatlık görevimizdir.
Rahmân’ın Rahmetine sığınan şefkat madeni ve kahramanı bütün annelerimizi Fatihalar, Yasinler ve rahmetlerle anarken, hayatta olanlara sağlık, esenlik ve mutluluk dileklerimizi sunuyoruz.

Cenâb-ı Hak, cümlemizi ana-babasına itaat ederek onların rızasını kazanabilen ve onları memnûn ederek huzûr-i ilâhîye varan bahtiyar kullarından eylesin… Âmîn…

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
7 Yorum