Hamide HATİPOĞLU
Anneler gününe özel
Mayıs ayının ikinci pazarı tüm dünya da anneler günü olarak kutlanmaktadır.
-Bir zamanlar dünyaya gelmeye hazırlanan bir çocuk varmış. Bir gün Yaratanına sormuş:
- Allahım, beni yarın dünyaya göndereceğini söylediler, fakat ben o kadar küçük ve güçsüzüm ki, orada nasıl yaşayacağım?
- Tüm meleklerin arasından bir tanesini senin için seçtim. O seni bekliyor olacak ve seni koruyacak. Meleğin sana her gün şarkı söyleyecek ve gülümseyecek. Böylece sen onun sevgisini hissedecek ve mutlu olacaksın.
- Peki, insanlar bana bir şey söylediklerinde dillerini bilmeden söylenenleri nasıl anlayacağım?
- Meleğin sana dünyada duyabileceğin en güzel en tatlı sözcükleri söyleyecek, konuşmayı dikkatle ve sevgiyle sana o öğretecek.
- Dünyada kötü adamlar olduğunu duydum, beni kim koruyacak?
- Meleğin seni kendi hayatı pahasına dahi olsa daima koruyacak. Fakat ben seni bir daha göremeyeceğim için çok üzgünüm ama biliyorum ki, meleğin sana sürekli benden söz edecek ve iyi bir insan olmanın yollarını sana öğretecek.
O sırada Cennette bir sessizlik olur ve dünyanın sesleri cennete gelmeye başlar. Çocuk artık dünyaya gelmek üzere olduğunu anlar ve son bir soru sorar.
- Allahım, eğer doğmak üzere isem lütfen çabuk söyleyin bana, meleğimin adı ne?
- Meleğinin adının önemi yok yavrum, sen onu ANNE diyeceksin...
Anne; dünyanın her yerinde annedir. Bir melektir. Şefkat kahramanıdır. Fıtrat-ı latifedir. Huzurun ve mutluluğun en kutsi sığınağıdır. Dua cennetidir. Teselli sinesidir. Hislerin şefkate bürünmüş ve etten kemikten sıyrılmış ulviyet ağacıdır. Cennetin onlara yol olduğu bir insanlık farkıdır.
Peygamber efendimiz şöyle buyuruyor;
“Cennet Anaların ayakları altındadır”
İşte bu söz İslam’ın anneye verdiği önemi belirtirken, annenin genel anlamda konumunu, görevini ve yükümlülüklerini hatırlatıyor.
Evet, Cennet Anaların ayakları altındadır, kısa fakat mana yüklü bir söz. Hem dünya, hem de ahiretteki cennet’ten bahsediliyor. İkisi de Annelerin vereceği terbiye, eğitim, bilgi ve tecrübe kazandırmasından geçiyor.
Dünyadaki Cennet; insanın yaşadığı aile yuvalarıdır. Aile yuvasını Cennet bahçelerinden bir bahçeye çevirmek annenin asli görevidir. Babalarda bu konuda annelere desteklemek, yardımcı olmak görevi üstlenmelidir. Aile kurumunu cennet bahçelerine çevirebilmek anne-babaların fikir ve ruh birliği yaparak İslamiyet’e uygun yaşam tarzları ile çocuklarına örnek olmak, Allaha kul olmaya yakışır tutumlar içerisinde bulunmakla başlar.
Rahmanür Rahim olan Rabbimizin bir ikramı, izzeti, ihsanı olan ahiretteki cenneti talip olabilmekte; ancak Allahın rızası dairesinde tesis ettirilmekte olan aile hayatında çocuklarımızla birlikte terbiye-i islamiye dairesi içinde bulunmakla mümkün olabilecektir. Dolayısı ile öncelikli olarak anne-babalar terbiye-i islamiye ahlakı ile süslenmeli, özellikle 6 yaşına kadar çocuklarını da İslam terbiyesi ahlakı ile donatmalıdırlar.
Asrın alimi Bediüzzaman hazretleri çocuklarımızı Kur’ân’ın ve Nurların dersiyle terbiye etmeliyiz demektedir. Miçel de, “Çocuklarımızın karınlarını ve zihinlerini doyurduğumuz kadar, ruhlarını da beslemeliyiz” diyerek Bediüzzaman hazretlerinin tespitlerinin doğruluğunun yalnız İslâm âleminde değil, tüm dünya insanları arasında geçerli olduğunu gösteriyor.
Özellikle şefkat kahramanı olan anneler o şefkatlerini, çocuklarının küçük kalplerine Allaha ve Ahirete imanının yerleştirilmesinde kullanmalıdırlar. Ayrıca, Kur’an-ı Kerim okuma ve anlama, Peygamber sevgisi, dini vazifelerin öğretilmesi ve yerine getirilmesi bilinci ve şuuru oluşturulmalıdır.
Çocuk yetiştirmek büyük bir sabır, şefkat ve emek ister. Bu fedakârlıklar özellikle çocuklarımızın akıl, ruh ve kalplerinde iman, itikat, ihlâs kavramlarını yerleştirmek için kullanılmalıdır. Devamı gönderilir...
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.