Artık o pis putlardan kaçının ve yalan sözden sakının!

Artık o pis putlardan kaçının ve yalan sözden sakının!

Ayet meali

Bismillahirrahmanirrahim

Cenab-ı Hak (c.c), Hacc Sûresi 30. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor

30-(Emrimiz) budur! Kim Allah’ın (emir ve) yasaklarına hürmet gösterirse, artık bu Rabbi katında kendisi için bir hayırdır. (Haram olduğu) size okunanların (bildirilenlerin) dışında kalan sağmal hayvanlar size helâl kılınmıştır; artık o pis putlardan kaçının ve yalan sözden sakının!(*)

(*)“Evet sıdk ve doğruluk, İslâmiyet’in hayât-ı ictimâiyesinde ukde-i hayâtiyesidir (can damarıdır). Riyâkârlık (iki yüzlülük), fiilî bir nevi‘ yalancılıktır. Dalkavukluk ve tasannu‘ (yapmacık hareketler), alçakça bir yalancılıktır. Nifak ve münâfıklık, muzır (zararlı) bir yalancılıktır. 
Yalancılık ise, Sâni‘-i zü’l-Celâl’in kudretine bir iftirâ etmektir. Küfür, bütün envâıyla kizbdir, yalancılıktır. Îman sıdktır, doğruluktur. Bu sırra binâen kizb ve sıdkın (yalan ile doğrunun) ortasında hadsiz bir mesâfe var; şark ve garb kadar birbirinden uzak olmak lâzım geliyor. Nâr ve nûr gibi birbirine girmemek lâzım. (...) Necat (kurtuluş) yalnız sıdk ile, doğruluk ile olur. Urvet’ül-vüskā (kopmaz kulp) sıdktır. Yani, en muhkem ve onunla bağlanacak zincir doğruluktur. 
Amma maslahat (hayırlı bir maksad) için kizb ise, zaman onu neshetmiş (hükmünü ibtâl etmiş). Çünki maslahat ve zarûret için bazı âlimin ‘muvakkat (geçici)’ fetvâsı, bu zamanda o fetvâ verilmez. Çünki o kadar sû’-i isti‘mâl edilmiş (kötüye kullanılmış) ki, yüz zararı içinde bir menfaati olabilir. (...) 
Evet, her söylediğin doğru olmalı; fakat her doğruyu söylemek doğru değildir. Bazen zarar verse sükût etmek; yoksa yalana hiç fetvâ yok.” (Mektûbât, Hutbe-i Şâmiye, 414-416)