Aşık Veysel'i Ulus'tan atanlar, Said Nursi'ye neler yaptı?
İkisi de aynı zalimin zulmüne maruz kalmıştı
Ahmet Bilgi-RİSALEHABER
Ünlü halk ozanı Aşık Veysel'in 127. doğum günü kutlanıyor. Çoğu kez ibretlik sözleri ile sazını konuşturan Aşık Veysel ile Bediüzzaman Said Nursi'nin ortak bir noktası var. İkisi de aynı zalimin zulmüne maruz kalmıştı.
Tek Parti Dönemi’nin 17 yıllık zalim yönetimiyle bilinen Ankara Valisi Nevzat Tandoğan aralarında Bediüzzaman Said Nursi, Aşık Veysel ve Osman Yüksel Serdengeçti gibi isimlerin de olduğu bir çok kişiyi mağdur etmişti.
Tandoğan, 1929 yılında Ankara’ya vali olarak atanmıştı. Polis teşkilatından gelmesinin de etkisiyle olsa gerek Tandoğan Tek Parti rejiminin tipik bir yöneticisi oldu.
Aşık Veysel, kıyafeti nedeniyle Ankara Ulus'tan atıldı
Niyazi Berkes ‘Unutulan Yıllar’ (İletişim, 1997) adlı kitabında Tandoğanlı yıllarda köylülerin, kılık kıyafeti düzgün olmayanların şehrin merkezine sokulmadığını anlatmıştı. Aşık Veysel’in torunu Halil Süzer de “Dedem köylü kıyafeti giyiyordu. Elbisesi de yamalıydı. Ayakkabı olarak çarık giyiyormuş. Hatta çarığı bile yamalıymış. O dönemin fakirliğinin getirdiği durum bu. Zabıta polisleri onu Ulus’tan atmışlar” diyerek bu iddiayı desteklemişti. Gerçekten de o yıllarda şehrin ve rejimin adeta vitrini olan Ulus’a çarıkla, şalvarla ve merkeple girmek yasaktı.
Said Nursi: Başından bul Nevzat!
Bediüzzaman Said Nursi 20 Eylül 1943 günü 8 senedir mecburi ikamete tabi tutulduğu Kastamonu’da tutuklanarak Çankırı yoluyla Ankara'ya getirilir. Daha sonra Isparta’ya götürülecektir. Ankara’da Vali Nevzat Tandoğan vilayette Said Nursi ile görüşmek ister. Selahattin Çelebi, İnebolu’nun tanınmış ailelerinden ve eşrafından Nazif Çelebinin oğludur. Hadise günü vilayette Tandoğan’ın odasının önündedir. Aynen şöyle anlatıyor.
“Mübarek Ramazan ayının sonlarında sıcak bir gündü. Nevzat beyin kapısında idim. Memurlar Bediüzzaman’ı getirdiler. Beraberce içeri valinin odasına girdiler. Sonra memurlar çıktı. Kapı kapandı. İçeriden şiddetli sesler geliyordu. Sonra zil çaldı, kapıcı içeri girdi. Tekrar kapıcı çıktı. Bu esnada Bediüzzaman hiddetle Tandoğan’a: "Ben sizin ecdadınızı temsil ediyorum. Kıyafet kanunu münzevilere tatbik edilmez. Ben dışarı çıkmıyorum. Beni icbarla siz çıkarıyorsunuz. Başından bul!” diyordu.
Bu esnada odacı elinde yirmibeş kuruşluk adi bezden yapılmış eski bir kasketle dışarıdan geldi. Valinin odasına girdi. "Üst kattan bazı memurlar evrakları getirip polislere teslim ettiler. Bu esnada Bediüzzaman: Selahattin korkma… Korkma… Korkma!... Alahaısmarladık…” diye seslenerek polis ve jandarmalarla yürüyüp gitti. Zübeyir Gündüzalp’in yazdığına göre Bediüzzaman Tandoğan’a: “Bu sarık bu başla çıkar” tarzında konuşarak boynunu gösterir.
Serdengeçti'ye hakaret
Aynı Nevzat Tandoğan, 3 Mayıs 1944’te Osman Yüksel Serdengeçti’yi “Ulan öküz Anadolulu! Sizin milliyetçilikle, komünizm ile ne işiniz var? Milliyetçilik lazımsa bunu biz yaparız. Komünizm gerekirse onu da biz getiririz. Sizin iki vazifeniz var: Birincisi, çiftçilik yapıp mahsul yetiştirmek. İkincisi, askere çağırdığımızda askere gelmek” diye azarlamasıyla da meşhurdu.
Tandoğan başından intihar etti
Genç Cumhuriyetin en kudretli, en meşhur ve aynı zamanda CHP Ankara İl Başkanı ve Belediye Reisliği gibi üç vazifeyi uhdesinde bulunduran Nevzat Tandoğan vali olarak görevine Ankara’da devam etmektedir. 1945 yılında Ankara sosyetesi ve Rus Büyükelçiliği’nin de doktoru olan Dr. Neşet Naci Arzan 17 Ekim 1945’te silahlı saldırı sonucu öldürülür. Saldırıyı üstlenen Reşit Mercan adlı genç, polislere teslim olur.
Mahkeme sırasında Reşit Mercan’ın şahidi dönemin Genelkurmay Başkanı Kazım Orbay’ın oğlu Haşmet Orbay silahı kendisinin temin ettiğini söyler. Hadise Ankara’da şok tesiri yapar. Suçu üstlenen Reşit Mercan’ın Vali Nevzat Tandoğan ile saldırıdan önceki gece bir saat görüştükleri ortaya çıkar. Devam eden Ankara cinayeti davasında şahitliğine başvurulan Tandoğan, 9 Temmuz 1946 sabahı eşi ve kardeşiyle bir müddet konuştuktan sonra yatak odasına geçmiş ve başına kurşun sıkarak intihar etmiştir. Üç yıl sonunda dava biter ve Haşmet Orbay cinayet işlemekten 18 yıl, Reşit Mercan ise cinayete yardımcı olmaktan 9 yıl hapis cezası alır.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.