Aşiret ağası olmak varken Bediüzzaman’a talebe oldu

Aşiret ağası olmak varken Bediüzzaman’a talebe oldu

2013 yılının 24 Şubat’ında, Anadolu Ağabeyleri program çerçevesinde, Urfa’da icra edilen Abdulkadir Badıllı ağabeyin vefa gecesine katılmıştım

Risale Haber-Haber Merkezi

Yen Akit Yazarı Hüseyin Öztürk, "Abdülkadir Badıllı ağabey, Aşiret ağası olmak ve istediği gibi dünyalığını temin etmek varken; Bediüzzaman’a talebe, Allah’a kul, Peygamber (s.a.v.) efendimize ümmet olmayı seçmiştir" dedi.

Badıllı ağabeyin ardından onunla ilgili gözlemlerini ve düşüncelerini kaleme alan Öztürk'ün yazısı şöyle:

“Hayâ imandandır” derler büyüklerimiz. “Hayâsı olmayanın imanı da olmaz” diye ilave ederler. Çocukluğumdan beri duyarım bu sözleri.

Bediüzzaman Said Nursi Hz.lerinin talebesi Abdülkadir Badıllı ağabey de “hayâ” sahibi bir Allah dostudur.

Hem öyle bir Allah dostudur ki, üstadı Bediüzzaman Hz.lerinin, Allah olan dostluğu gibi dost olabilmek için ömrünü dini İslam’a adamış, her nefesinin hesabını yapmıştır.

2013 yılının 24 Şubat’ında, Anadolu Ağabeyleri program çerçevesinde, Urfa’da icra edilen Abdulkadir Badıllı ağabeyin vefa gecesine katılmıştım.

Kendisini sahneye çıkarıp da bir iki kelime söylemek için arkadaşların ne kadar ter döktüklerini biliyorum. Hatta hayâsından geceye bile katılmak istememiş ve;
“Asla şahsıma dair bir şey söylemeyin. Söyleyecekseniz üstadımızın İslam’a hizmetlerini anlatın” diye ikaz etmişti.

Ve Abdülkadir Badıllı ağabey, bütün ömrünü bu şekilde ihya etmiş birisidir. Aşiret ağası olmak ve istediği gibi dünyalığını temin etmek varken; Bediüzzaman’a talebe, Allah’a kul, Peygamber (s.a.v.) efendimize ümmet olmayı seçmiştir.

Böyle bir Allah dostuna karşı edep ve hayâ sınırlarını aşarak söz söyleyenler, kendi kişilik ve kimliklerini ortaya koymuş olurlar ve insanlar da onları bu halleriyle tanırlar.

Abdülkadir Badıllı ağabeye; “Allah dostudur” diye bakmayacak bir Müslüman elbet düşünülemez. Ancak Allah düşmanları, Allah dostu diye bakmazlar.

Yeri gelmişken Başbakan Yardımcımız Yalçın Akdoğan’ın, Abdülkadir Badıllı ağabeye karşı edeb dışı ifadelerde bulunanlara, Kırıkkale il kongresinde verdiği bir cevabı var. O sözlere yer verelim.

-“Bunlar her yolu mubah görüyorlar. Kendilerine yalan bir dünya kurmuşlar. Bediüzzaman Hazretlerinin önemli bir talebesi vefat etti, Allah rahmet eylesin. Onu defnettik. Onunla ilgili sosyal medyada ‘toprağı bol olsun’ diyorlar sanki gayrimüslim gibi.

Bediüzzaman gibi birisinin en önemli talebesi vefat ediyor, arkasından hakaret ediyorlar, bu kadar alçaklar, bu kadar şerefsizler. Bir insanda edep yoksa o insanda Müslümanlık da olmaz.

Bunları milletimiz çok iyi görüyor. Herkes deşifre oluyor. Bunlarla mücadele edeceğiz, milletin emanetine musallat olan kim varsa, derin devleti, KCK’sı hiçbirisine müsaade etmeyeceğiz.” Akdoğan’ın söyledikleri böyle. 

Abdülkadir Badıllı ağabey; Allah’a olan imanı ve teslimiyetiyle yoğurduğu o vakur duruşuyla, dini İslam’a, vatana ve millete karşı yapılan her türlü saldırı ve iftiranın karşısına, bir cengâver kararlığıyla dikilmiş bir Müslümandı.

Vefatı ve defni ile de büyük bir hayra vesile oldu.

Bakanlar Kurulu özel bir kararla, İbrahim Halilullah Dergâhında, yüz senedir kimsenin defnedilmediği bir bölüme defin izni vererek, geçmişte Bediüzzaman ve talebelerine yapılan haksızlıkları ortadan kaldırmış oldu. Böylece Badıllı ağabey, daha bu dünyadayken mükâfatını aldı.

Ruhu için El-Fatiha.

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
3 Yorum