B. Said ÇİFTÇİ
Askeri okullarda darbe eğitimi veriliyor mu?
Önce M. Ali Birand, sonra Taraf’tan Lale Kemal, son olarak da Yeni Asya’dan Faruk Çakır yazdı. Özetin özeti şu cümlede ifade edilebilir:
“Askeri okullar darbeyi ‘doğru’ bulan bir anlayışla öğrencileri eğitiyor.”
Bu yazılar bazı internet sitelerinde kullanılıp televizyon programlarında yorumlanınca, Genelkurmay Başkanlığı, “Eğitim sürecinin hiçbir safhasında darbeler, devlet yönetimine müdahale ve benzeri konuları içeren eğitim verilmemektedir” şeklinde bir beyanatta bulundu. Devamında da özetle, “Eğitim sürecinin hiçbir safhasında darbeler, devlet yönetimine müdahale ve benzeri konuları içeren veya bu yönde yorumlara yol açacak şekilde bir eğitim verilmemektedir” diyerek müfredatları örnek gösterdi.
Konuya bir vatandaş olarak yaklaştığımda, Genelkurmay Başkanlığı’nca açıklanan askeri okulların dersleri ve müfredatları hakkında olumsuz düşünmem imkânsız.
Ama bir eğitimci olarak yaklaştığımda durumu biraz karışık görüyorum. Arz edeyim:
Eğitimcilere göre, iki türlü müfredat (ders programı) vardır. Biri “Açık” (Open curriculum), diğer “Örtük-Gizli” müfredattır (Hidden curriculum).
Açık müfredat, adından da anlaşılacağı üzere, konuları, amaçları, kazanımları, etkinlik örnekleri açık bir şekilde belirlenmiş formel bir yapıda, bir sınıf ortamında, öğretmen desteğiyle işlenen ders programıdır. Varış (1978) Eğitim programını, bir eğitim kurumunda düzenlenen eğitim etkinliklerini içine alır, şeklinde tanımlarken; Demirel (1999) eğitim programını okul yönetimi altında öğrenme yaşantılarının belli bir plân ve program çerçevesinde ortaya çıkması olarak tanımlar.
Örtük-Gizli müfredat (Hidden curriculum) ise, Tezcan’a göre, bu kavramın içeriği çok geniştir. Ders dışı etkinlikleri de içine alır. Bu programın en belirgin özelliği, yazılı olmamasıdır. Bu nedenle kavramın sosyolojik niteliği daha fazladır.
Bu geniş içeriğe şu yönler girmektedir: Okul içinde görev yapan öğretmen ve yöneticilerin davranışları, yaklaşımları, inançları, değer yargıları, okul atmosferinin niteliği, değerleri, okul içi ortamın öğrencilere sağladığı etkileşim örüntüsü, okul içi yazılı olmayan kuralları, rutinleri, disiplini, otoriteye itaat etme gibi kültürel tutumlar ve daha birçok kültürel etkendir. Yani okulun geçmişten getirdiği “kültürü.”
Örtük müfredat ve örtük öğrenme kavramları öğretim yapısı ve okul örgütlenmesi aracılığıyla aktarılma biçimi için kullanılır. Gizli müfredat, öğretmen tarafından ya da genelde okul tarafından açıkça amaçlanmamış bir öğrenim sonucunu ifade eder. Fakat öğrenenler bu konuda açıkça bilgilendirilmemiştir.
Gordon ise (1997) gizli müfredatı, sonuç, ortam ve süreç olarak düşündürür. Yani, okuldan kalan, orada kazandığımız duyguları açıklar. Ona göre okuldan elde ettiğimiz duygularımız işte bizim gizli müfredattan kazandığımız ürünlerdir.
Bizim hepimizin okul hatıraları vardır. Öğretmenlerimizin söz ve davranışları, onların üzerimizde bıraktıkları izler, okul ortamından, arkadaşlarımızdan veya okul çevresinden öğrendiğimiz ders dışı ne kadar hatıra varsa, tüm bunlar bizim örtük öğrenmeyle, örtük müfredattan edindiğimiz öğrenmelerdir.
Bir de okulunuz efsanevi bir okulsa; sözgelimi okulunuzdan yetişmiş iş adamları, düşünürler, yazar-çizerler, bürokratlar, siyaset insanları ve de darbeciler… öğrenim görmüşse, bunların resimlerini duvarlarda asarak ve sınıf/kısımlarda da bu darbecilerin isimlerini vererek yüceltirseniz, sizce sınıf ortamında açık müfredattan öğrenilenler mi, yoksa örtük öğrenme mi daha çok bilinç altına yerleşir ve kalıcı olur?
Şimdi tekrar düşünelim: Askeri okullarda verilen açık müfredatta “darbeci yetiştirme” sorununun bulunup bulunmadığına dair bir şey söyleyemem. Çünkü incelemedim. Ama diyelim ki Genelkurmay Başkanlığının dedikleri doğru ve biz buna inanalım.
Ben, burada Genelkurmay Başkanlığının da bu iddialara bir de örtük müfredat açısından bakmasını öneriyorum. Bana göre, Genelkurmay Başkanlığının kamuoyuna duyurduğu doğru açıklamanın, belki kendilerinin de farkında olmadıkları, arka plandaki gizli müfredat konusundan habersiz olduklarını düşünüyorum.
Bu konuda kısa bir şeyler daha diyeyim: Türkiye’de yaşayan insanların hepsi bu örtük/gizli müfredatın kurbanıdır. TV, Gazete, dergi ve diğer basın yayın organları Türkiye’de uygulanan gizli Kemalist/darbeci müfredatın uygulayıcısıdırlar. Bilinçaltımızdaki “darbe sever” duyguların nöronlarımızdan ve genlerimizden silinmesi için bile 2-3 nesil değişmesi gerekiyor.
KAYNAKÇA
Demirel, Ö. (2002). Kuramdan Uygulamaya Eğitimde Program Geliştirme (4. Baskı) Ankara: Pegem A. Yay.
Gordon, D. (1997). Hidden Curriculum in Encyclopedia of the socioşogy of Education. (Ed. Lawrence J). Saha.
UK: Pergamon.
Varış, F. (1978) Eğitimde Program Geliştirme-Teori ve Teknikler Ankara: A.Ü. Eğitim Fakültesi Yayınları
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.