Caner KUTLU
Beşinci dönemi beklerken postmodern
Postmodern dönem modern dönemin ardından ve serbestiyet ve malikiyet döneminden önceki geçiş dönemini ifade edecektir.
Modernizmin bittiğini kabul ederken, yeni bir dönemi başlatacak düşüncenin de olmaması dönemidir.
Bu durumda her şey sadece bir malzeme olarak ortada kalmıştır.
Her şey bir ifade konusudur, ancak bir anlama kavuşamamıştır.
Anlamlarla ifadeler henüz ayrıdırlar.
Her anlam her ifadeyle taşınabilir; her ifade herhangi bir anlamı alabilirdir.
Herhangi bir şeyin herhangi başka bir şeyle olduğu gibi kendiyle de herhangi bir karşılığı ve dolayısıyla bir ifadesi olmak zorunluluğu bulunmamaktadır.
Kavramlara da ihtiyaç yoktur. Çünkü modern kavramlar tamamen anlamını yitirmişlerdir.
Her şey ‘olabilir’dir.
Olasılıklı olmak bir kaosu getireceğinden olasılıksız olmak en iyisidir.
Bunun yolu da her şeyin olası olmasından geçebilecektir.
‘Şey’in değeri, üzerine bindirilen başka şeylerin rengiyle arttırılır ya da azaltılır; süs ve renk ifadenin tek başına geçirilmiş şapkalarıdır.
Bununla birlikte, mesela, kadına kadın şapkası giydirmek gerekmez, erkeğe de bıyık takmak gerekmez; bir kadının başına erkek şapkası hatta bir çocuk çorabı da pekâla geçirilebilmelidir.
Pala bıyıklı bir kadın ya da müennes bir erkek de örneğin, hiç bir mahsur içermez.
Postmodern dönem modernizmin kurum ve kurallarını yetersiz (ve gereksiz) bulurken, mesela, bazen bir diktatörü bir parça olarak hayatının bir yerinde kullanmayı da isteyebilir. Ancak bunu diktaya karşı olmasına rağmen yapar. Çünkü onu anlamı dışında görmek ister.
Şiddeti de bir fantezi öğesi olarak kullanmayı çok sever, ama modern dünyayı şiddet olduğu için eleştirir.
Özgürlüğüne sınır koyulmasına tahammül edemez, ancak elini gözünü bağlayıp yüksek bir yerden bir iple sarkmayı zevk edinebilir.
Ekonomik sistemlere haklı olarak karşı çıkar, ancak çalışmayı reddeder, çalışmadan kazanmanın yollarını arar, kısa yoldan zengin olmanın yollarına bakar; insanlara kölelik ederek kendine bir yücelik katmayı bile deneyebilir.
Makineye karşıdır, ancak kendini bir makineye dönüştürmekten sakınmaz.
Kendini özgürleştirirken ‘insan’ı köleleştirmekten çekinmez.
Benliğini sınırsız arzulara açarken, bedenini, ruhunu prangalarla bağlı olarak ateşlere atmaktan vazgeçemez.
Aramayı isterken sürekli bulamamanın ıstırabını çeker. Bulmamak için kaçtığını söylese de hep bir kaybedilmişlikten dert yanma bakışı gözlerinden yansır.
Her şey kabulüdür ancak hiç bir şeyi tam kabul edemez.
Dönüştürmekten, bozmaktan başka yapabileceği bir şeyi bulamaz.
Boşluğa konuşmak isterken boşa konuşmaktan, olduğu yere kürek çekmekten gayrısına ulaşamaz.
Her anlamın bir anımsamaya karşılık gelmesinden nefret ederken bir animasyona dönüştürmeden de yapamaz.
Her şeye sahipken her şeyin bir hayal balonu kadar ömrü olmasından başka bir şeye ulaşamaz.
Hem her şeyin içeriğini suretin bir balonuna dönüştürmekten zevk alır, hem de, parladığında sureti yandığı için ağlar.
Bildiği halde hep aynı sonuç için yinelenmekten acı çeker.
Her patlayan balon bir postmodernin yüzünü yenisiyle değiştirmesini gerektirir.
Her yeni yüz yeni bir aşka yelken açacak, kendi gibi yenilenmiş bir yüzle şişecekler ve tekrar bir büyük gürültüyle patlayacaklardır.
Postmodern aşklar anlık bir haberden öteye geçemeyecektir.
Postmodern dönem her daim ‘serbestiyet’ istenen ancak bir türlü ‘nasılı’ bilinmeyen; ‘malikiyet’ için kafa patlatılan ancak nereden olduğunun hesabı bulunamayan; modernizme karşı ancak onun çocuğu, beşinci insanlık dönemi olacak yeni patlayışın hülyasını gören ancak çıkışı bulamayan şaşkınlar meydanıdır.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.