Ayasofya müzeye nasıl dönüştürüldü ?
Celal Bayar’a Yunan Başbakanı Türkiye’nin Balkan Paktına dahil olması için bir jest yapmasının kamuoyunu ikna etmek için önemli bir fayda sağlayacağını ifade etmişti.
Bu jest ise Ayasofya’nın müzeye dönüştürülmesi idi.
Ömer Aymalı'nın haberi;
Bizans’ın sembol mabetlerinden Ayasofya İstanbul’un fethinin hemen ardından Fatih Sultan Mehmet tarafından camiye çevrildi. İstanbul’daki ilk Cuma namazı da üç gün sonra camiye çevrilen Ayasofya’da kılındı. Fatih Sultan Mehmet Ayasofya’nın ilelebet bir cami olarak kalması için bir burayı vakfetmiş aynı zamanda giderlerinin karşılanması için çarşı, han, hamam, dükkanlardan pay ayırmıştı.
Yaklaşık 500yıl boyunca cami olarak hizmet gören Ayasofya 1934 yılında ani bir kararla müzeye dönüştürüldü. Ayasofya’nın müzeye dönüştürülmesi ile ilgili en önemli kaynaklardan biri Celal Bayar’ın anlattıklarıdır. 1934 yılı Türkiye’nin İtalyan tehdidine karşı Balkan ülkeleri ile birlikte bir pakt kurma çalışmalarının olduğu yıldır. Bu çerçevede Atina’ya giden Celal Bayar’a Yunan Başbakanı Türkiye’nin bu pakta dahil olması için bir jest yapmasının kamuoyunu ikna etmek için önemli bir fayda sağlayacağını ifade etmiştir. Bu jest ise Ayasofya’nın müzeye dönüştürülmesi idi. Yunan başbakanın Ayasofya konusunu ile ilgili ifadelerini Atatürk’e aktaran Celal Bayar’a şöyle bir karşılık almıştır: "Az önce, Vakıflar Genel Müdürü buradaydı. Ayasofya Camii'ni tamir edecek para bulamıyorlar. Bugünkü hali ile harap ve bakımsız. Hatta mezbelelik. Ayasofya'yı müze yapsak, hem harabiyetten kurtarsak, hem Yunanlılara bir jest yapsak Balkan Paktı'nı kurtarabilir miyiz? Öyleyse yapalım."
Ayasofya’nın müzeye dönüştürülmesi ile ilgili çalışmalar da aynı tarihe denk gelmekte.1934 yılının Ağustos ayında İstanbul Müzeler Müdürü Aziz Ogan başkanlığında 9 kişilik bir heyet konu ile ilgili çalışmalara başlamıştır. Heyet yaptığı çalışmaların ardından hazırladığı ilk raporda Asar-ı Atika Müzesinden Bizans lahitlerinin, vaftiz teknelerinin, İstabul’un çeşitli yerlerinde bulunan mimari parçaların Ayasofya’nın bahçesinde, Türk-İslam eserleri müzesindeki halıların, rahlelerin, şamdanların, yazma eserlerin de camekanlar içerisinde Ayasofya’nın içerisinde sergilenmesine karar vermiştir. Ancak daha sonra Ankara ile yapılan yazışmaların sonunda bu karardan vazgeçilmiş ve yalnızca Ayasofya avlusunda bulunan mimari parçaların, mezar taşlarının düzenlenmesi kararlaştırılmıştır.
Bu çalışmaların ardından 24 Kasım 1934 tarihli 1589 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile Ayasofya camii müzeye çevrildi. Ayasofya’nın müzeye çevrilmesi ile ilgili alınan Bakanlar Kurulu kararı da uzun yıllardır tartışılan önemli konulardan biri olarak günümüze kadar geldi. Kararname ile ilgili iki önemli nokta tartışmaların odak noktasını oluşturdu. Birincisi; 24 Kasım 1934 tarih ve 1589 sayılı karardan 2 gün önce çıkan kararnameler 1590- 1606 arasında numaralandırılmış. Yani 24 Kasımda alınan bir kararın numarası 22 Kasımda verilen numaralardan daha geride. 24 Kasım günü çıkmış olan diğer kararnamelerin numaraları da 1613 ve 1614.
İkincisi ise yine ilki kadar dikkat çekici: Bakanlar Kurulu kararının altındaki onay imzasının Atatürk’ün o tarihlerde kullanmadığı bir imza şekli olması. 24 Kasım tarihinde Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal, henüz Atatürk soyadını almamıştı ve imza olarak da Gazi Mustafa Kemal şeklinde imza atmaktaydı. Ancak kararname K.Atatürk şeklindeki bir imza ile onaylanmıştı. Bu durum onayın sahte olduğu yönündeki iddiaları gündeme getirdi.
Bakanlar Kurulu kararı veya Atatürk’ün imzası konusu günümüze kadar tartışılsa da caminin müzeye dönüştürülmesi süreci de bu tarihlerde hızlı bir şekilde devam etti. İstanbul valisi ile Evkaf müdürü ve Müzeler Genel Müdürü arasında yapılan bir protokol ile cami müze yönetimine devredildi. Ayasofya 1 Şubat 1935 tarihinde müze olarak resmen açıldı.
Dünya Bülteni