Az serin gel Mustafa’m!

De ki; “Bakın, Rabbim beni düzgün ve saf bir itikad aracılığıyla dosdoğru bir yola yöneltti; her türlü batıldan uzak durarak Allahtan başka şeye ilahlık yakıştıranlardan olmayan İbrahim’in yoluna… Benim namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm âlemlerin rabbi olan Allah içindir.” (En’am Suresi 161-62)

Kur’an, İsm-i Azam’dan, Arş-ı Azam’dan ve her ilahi ismin azam mertebesinden gelen bir kelam-ı ezelidir. Her asır ve zamanda, zaman üstü bir keyfiyette insanlar için yegâne rehberdir. Onun nurundan ve gösterdiği yoldan bigâne hiçbir asır ve topluluk, insanlık onuruna yaraşır bir yaşamın örneği olamamıştır.

Nasıl ki yapan bilir; elbette bilen konuşur. Nasıl evren ve içindekiler Allah’ın eseridir; bu eser hakkında tek genel geçer sözü söylemek Allah’tan başka hiç kimsenin haddi değildir. Allah sözünü Kur’an’la söylemiştir. Söz odur ve ona derler. Hak olup, haktan gelip hakkı söyleyen en hakiki mürşittir Kur’an…

İşte onun için üstad Bediüzzaman, bu hakikatin farkında olan tüm ehl-i iman ve irfan gibi, bütün mesaisini Kur’an’ın hakikatlerini yaşamak ve yaşatmak idealini en üst seviye tutmuş bir Kur’an talebesidir. 80 küsur yıllık bir ömür hep bu ab-ı hayat olan hakikat pınarından içtiği bengisuyu, küfrün ve gafletin ateşinde kavrulan gönüllere taşımakla tükenmiştir. Eksi 40 derecelik soğukların titrettiği camları kırık koğuşlarda zehrin dehşetiyle yalnız başına bırakılan kimsesiz bir ihtiyar, eline geçen 3-5 sigara kâğıdına Rahman’ın ayetlerini ve kâinattaki rahmet ve şefkatin ilahi tecellilerini yazabilmişse,  tek yâranı ve en hakiki mürşidi Kur’an’ının sinesinde ruhunu ısıtabildiği içindir. İşte başka hiçbir sebebi olmasa da, asrın garibi, asrın acayibi anlamında Bediüzzaman lakabı el hak onun üzerinde çok şık durur.

Onun için,

1.“Evet Karabekir, Arap oğlunun yavelerini Türk oğullarına öğretmek için Kur’an’ı Türkçeye çevirttireceğim ve böylece de okutacağım. Ta ki budalalık edip de aldanmakta devam etmesinler!” diyen M. Kamal ve avanelerinin, küfrün ateşini devlet rejimi haline getirdikleri bir dönemde, değil Kur’an’ın tamamı, değil sureleri, değil ayetleri, değil lafızları, tek başına her bir harfinin dahi gaybi, ilahi ve Cenab-ı Hakkın ilm-i ilahisine dayandığını ve ahir zamanda gayret ettiği kendi KUR’AN HİZMETİNİ DAHİ hariçte bırakmadığını, eserinde ortaya koymaya çalışmış bir Kur’an talebesine batıl bir Hurufilik isnat edip;

“Allah hey şeyi bilmez!” diyen Abdülaziz Bayındır’ı eleştirenlere “Bayındır hocayı çakallara yedirtmem!” diyerek TV’nde sıyanet kanatlarını geren sen anlayamazsın!

2. “Arş-ı Azam’dan, İsm-i Azam’dan ve her ilahi ismin azam mertebesinden gelen Kur’an”la yani, Kur’an’ın indiği arşla, “Kur’an arşı” arasındaki nüansı dahi fark etmekten aciz fikir suretine bürünmüş kör hissiyatınla, ne şarkın ulumu ne de garbın fünuna değil, doğrudan Kur’an’ın mürşitliğinde eserlerini yazdığını söyleyen bir müfessiri böylesine hoyratça ağzına alamazsın!

3. Söylediğin sözleri kulağın duyuyor mu bilmiyorum: böyle giderlerse 100 seneye kadar yeni bir din kurmakla itham ettiğin Kur’an talebeleri 90 yıldır bu Kur’an tefsirini okumaktalar. Risaleler yazılmakta olan bir eser değil ki “böyle giderse” gibi bir kehanette bulunuyorsun! Senin sözlerine göre 50 sene önce tamamlanmış bir eser 100 sene sonra insanları küfre düşürecekse, şimdiye kadar okuyanları küfre düşürmeyen ne!?

Yoksa farkında olmadan küfre düştük de söylemeye dilin mi varmıyor?

Yoksa yüz sene sonra kurulacak bir dine yani küfre hizmet edenler olarak mı görüyorsun bizi!

Yapma bunu… Hayatını Kur’an hakikatlerine vakfetmiş bir müfessire ve onun talebelerine karalar çalma…

Yoksa yarın ruz-u mahşerde çırılçıplak Aziz ve Adil olan Rabbinin huzurunda “Yüzbinlerce mümin kardeşine bir kör hissiyatla küfür isnat etmek de neyin nesi Mustafa!” denildiğinde omzuna yüklendiğin onca Müslüman hukukunun ağırlığı, ne diline ne de yüreğine söyleyecek takat bırakmaz…Ve veremediğin cevaplar utandırır da utandırır seni…

“Bir de hiç bilmediğin bir şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz, gönül, bunların her biri yaptıklarından sorumludurlar.” Kur’an: 17/36 (Osman)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
9 Yorum