Bakarsın ki onlar kabirlerinden kalkıp Rablerine koşuyorlar!
Ayet meali
Bismillahirrahmanirrahim
Cenab-ı Hak (c.c), Yasin Sûresi 51-54. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor
51-Ve sûra (ikinci def‘a) üfürülmüştür de bakarsın ki onlar kabirlerinden (kalkıp) Rablerine koşuyorlar!
52-Derler ki: “Eyvâh bize! Bizi yattığımız yerden kim kaldırdı? Bu, Rahmân’ın va‘d ettiği şeydir; demek peygamberler doğru söylemiş!”
53-(O) sâdece (korkunç) bir sestir; onlar hemen o anda huzûrumuzda hazır bulundurulan kimseler olarak, toplanacak olanlardır. (*)
54-Artık o gün hiç kimse (en küçük) bir haksızlığa uğratılmaz ve ancak yapmakta olduğunuzun karşılığını görürsünüz.
(*) “Bahar mevsiminde birkaç gün zarfında, nev‘-i beşerin (insanların) umûmundan bin def‘a ziyâde olan umum ağaçların bütün yaprakları, evvelki baharın aynı gibi birden mükemmel inşâ edilmeleri ve yine umum ağaçların umum çiçekleri ve meyveleri ve yaprakları, geçen baharın mahsûlâtı gibi, berk (şimşek) sür‘atinde îcâdları (yaratılmaları), hem o baharın mebde’leri (başlangıçları) olan hadsiz tohumcukların, çekirdeklerin, köklerin, birden berâber intibahları (uyanmaları) ve inkişâfları (büyümeleri) ve ihyâları (diriltilmeleri), hem kemiklerden ibâret olarak ayakta duran emvât (ölüler) gibi bütün ağaçların cenâzeleri bir emir ile def‘aten (âniden) بَعْثُ بَعْدَ الْمَوْتِ [Öldükten sonra dirilme]’ye mazhariyetleri ve neşirleri, hem küçücük hayvanât tâifelerinin hadsiz efradlarının gāyet derecede san‘atlı bir sûrette ihyâları, hem bilhassa sinekler kabîlelerinin haşirleri (yeniden diriltilmeleri) ve bilhassa dâimâ yüzlerini, gözlerini ve kanatlarını temizlemekle bize abdesti ve nezâfeti (temizliği) ihtâr eden ve yüzümüzü okşayan gözümüzün önündeki sinek kabîlesinin bir senede neşrolan efrâdı (çoğaltılan ferdleri), benî-Âdemin (Âdemoğullarının) Âdem zamânından beri gelen umum efrâdından daha fazla olduğu hâlde, her baharda sâir kabîleleriyle berâber birkaç gün zarfında inşâları, ihyâları, haşirleri elbette kıyâmette ecsâd-ı insâniyenin (insan cesedlerinin) inşâsına bir misâl değil, belki binler misâldirler.” (Şuâ‘lar, 2. Şuâ‘, 32)