'Bar'a giden gençler Risale-i Nurla karşılaşınca

'Bar'a giden gençler Risale-i Nurla karşılaşınca

Macaristan'dan gelen hizmet haberleri arasında ilginç detaylar var

Risale Haber-Haber Merkezi

Esselamun Aleykum Muhterem ağabeylerimiz

Orta Avrupanın tam ortasında yer alan, şanlı ecdadımızın 150 yıl hüküm sürdüğü Macaristan'ın başkenti Budapeşte'den, tabir-i diğerle Osmanlının Nazlı Budin'inden binler selam...

Ülke, tepeden tırnağa Osmanlı hatıratları ile; halk, 7'den 70'e osmanlı muhabbeti ile dolu.Hatta bir zamanların Macar Kralı İmre Thököly bu muhabbete tercüman olmuş ve mührüne şu sözleri kazıtmıştır:
"Muhibb-i Âl-i Osman'ım, itaat üzereyim emre
Kral-ı Orta Macarım ki, namım Thököly İmre..."

Şehri gezerken ilk olarak kiliseye çevrilmiş camiiler nazara çarpıyor. Evliya Çelebinin kayıtlarına göre sadece Budapeştede 28 camii varmış. Sonra, kale içinde medfun şehitlerimiz ve başlarında macarların "kahraman düşman" diye tavsif ettiği son vali Arnavut Abdurrahman paşanın mezarı. Kalenin ilerisinde Gül baba hazretlerinin türbesi, İslamiyet namına şehrin tepesine vurulmuş bir mühür gibi arz-ı endam ediyor. Gül babanın asıl ismi Cafer. Ömrünün son on yılını Budinde iman ve Kur'an hizmetine adamış. Lakabı güle olan iştiyakından geliyor.  Divanında bir güzelden bahseder ;

Dişin dürre, sözün ummana benzer
Sıfatın mushaf-ı Yezdân’a benzer

Kaşınla kirpiğin ruhsârın üzre
Yazılmış âyet-i Kur’ân’a benzer.

Berât-ı ehl-i cennetdür cemalün
Ki anda sünbülün ünvâna benzer....diye o güzeli tavsif ediyor.

Biz öyle inanıyoruz ki gayb-bin nazarıyla gördüğü muazzam ve muhteşem Risale-i Nur ve Hizmetinden haber veriyor.

Bu mukaddemeden sonra buradaki hizmetlerin bazılarından bahsetmek istiyorum.

Budapeşte'de tercüme hizmetleri iki senedir devam ediyor. Sözler ve Mektubat bitti basılmayı bekliyor. Bununla beraber hali hazırda yedi adet küçük kitap basılmış. Dersanemiz ise birkaç ay önce açıldı. Bendeniz bir buçuk ay önce geldim. Hamdolsun hergün en az iki kişi ile tanışmaya gayret ediyor ve nurları bu insanlara takdim ediyoruz. Tanıştığımız herkes istisnasız, Nurun beyanları karşısında adeta mest oluyor ve kitapları büyük bir sevinçle alıp okuyorlar.

Geçenlerde tanıştığımız Szoltan ismindeki bir Macara Küçük Sözleri ve Hastalar Risalesini vermiştik. Hastalar Risalesinin son iki devasını ayak üstü okumuş ve "bu kesinlikle hasta olan oğlum için yazılmış" deyip hayranlığını ifade etmişti. Risale-i Nur muhtaçlara kendini okutturuyor.

Gece 11,5 sıralarında dersaneye gidiyordum. Karşıdan üç gencin geldiğini görünce içimden "Allah'ım bir fırsat ver şu biçarelere İslamiyeti anlatayım" diye dua ettim. Enteresandır yanımdan geçerken durdular ve Macarca bişeyler sordular. Ben de bu dili henüz iyi bilmiyorum ama ingilizce biliyorsanız konuşabiliriz dedim. Ve ingilizce konuşmaya başladık. Bana barın nerede olduğunu sordular. Ben de onlara niçin yaratıldığımıza dair risalelerden derlenmiş yarım saatlik bir konuşma yapıp yanımdaki kitaplarımızı verdim. Şimdi bu gençler kitapları şevkle okuyorlar. Tesir Allah'tandır.

Yine başka bir macar olan ve Türkiye'den bir abimizin vesilesi ile tanıştığımız Peter ile üç gün boyunca hergün iki-iki buçuk saatlik sohbetler yaptık. Risale-i Nurun beyanlarına hayran kaldığını ve bu kitapları okumanın ya da dinlemenin kendisine tarifsiz bir huzur verdiğini itiraf etti. Eşinin şiddetli itirazlarına rağmen müslüman olmak istiyor. İnşallah dua buyurun da islamiyet ile şereflensin...
Ayrıca buradaki kiliseleri gezip papazlarına Risale-i Nuru tanıtmaya gayret ediyoruz. Dimitriler, Balajlar, Adamlar, Victorlar, Davidler, Danieller ve daha niceleri. Buna benzer daha çok hizmetler var ama başınızı ağrıtmamak için kısa kesiyorum.

Geçen hafta Mehmet Fırıncı ağabey Macaristan'a teşrif etti. Zaten buradaki tercümeleri ve hizmetleri de ilk başlatan Fırıncı ağabeydir. Çok bereketli iki gün geçirdik. Önce Estergon kalesini ziyaret ettik. Yol boyu Fırıncı ağabeyden nurlu hatıraları dinledik. Estergon kalesinin içinde öğlen ve ikindi namazlarını cemaatle eda ettik ve dersler okundu. Kaleyi gezmeye gelen ailelerin masum çocuklarının Fırıncı ağabeye teveccühleri görülmeye sezaydı. Lisan-ı halleriyle, imdatlarına gelen Nurun bir hadimini hoş-amedi ediyorlardı.

Akşam medresemizde ders oldu ve buradaki Türkler ile yakın ülkelerden ağabeyler iştirak ettiler. Sonraki gün yani Cuma günü Slovakyanın Levice şehrine gidip burada ki heyecanlı ve fedakar Nur talebesi Makedon Muhyittin abinin nurun hizmetine vakfettiği evinin altında ki medresenin açılışını yaptık. Fırıncı ağabeyin ifadesi ile Cuma namazı kılınarak açılışı yapılan ilk medreseydi bu. Ve dersler, sohbetler, hatıralar...Üstadın herbir talebesi ayrı bir kabiliyet ama ortak özellikleri nura aşık olmaları. 80 yaşını devirmiş bu ağabeyimizin şevki bizi de heyecanlandırıyordu....

Hülasa; Üstadımızın ifadesi ile "Sabrinin iştiyakı mektubatın bir sülüsünün yazılmasına sebep olmuş." Aynen onun gibi, istikbalde bekleyen ve Nura hırz-ı can edecek olan müstakbel Macar Nur talebelerinin iştiyakları ile kitaplar Macarcaya çevrildi ve çevriliyor. Uzun vadede yapılacak çok hizmetler, alınacak çok yollar var....

Nurun Kahramanı Sungur ağabeyin sözleri ile mektubumuza son veriyoruz ;
"...Birisi seksen üç yaşında; ihtiyar, hasta olduğu halde; Anadolu yaylalarında İslâm ovalarında ecdadın at üstünde cihad ettiği vadilerde; namus, millet ve şeref-i din için şehitlerin al kefenleriyle yattığı mübârek topraklarda koşuyorlar. Hem öyle topraklar ki, herbir karış toprağında ve herbir bucağında, İslâmın şerefi dalgalanan bu Türk diyarında koşuyorlar. Ellerinde Risale-i Nurun yaldızlı sayfaları ile Anadoluyu deveran edip, âlem-i İslâmı cevelan ediyorlar. Kurumaya yüz tutmuş bağlar, bahçeler, ab-ı hayat bekleyen ovalar ve susuz kalmış biçare yolcular ve zindanlar içinde inleyen zavallı mahpuslar, elemler içinde kıvranan marizler, yoksullar ve ölmeye yüz tutmuş mahlukat bak nasıl bu deveranla bu nurani faaliyetle yeniden dirilmeye başlıyorlar. Bu ma-i nisan arkasında bu topraklar bak nasıl kabarmaya, yeşillenmeye başladılar. Bu taze hayatla bak nasıl yurdumun ağaçları çiçeklenmeye, meyvedar olmaya ve ıssız ovalar, gül gülistan olmaya; hadsiz yeşil kuşlar, bülbüller ötmeye, pür neşe terennüm etmeye başladılar...

Dua buyurun
Macaristan Nur talebeleri namına Tarık