Habip ARTAN
Başarılı Kariyer Planlama ve Üniversite Tercihlerinde Atılacak Adımlar-4
Meslek ve alan seçerken nelere dikkat etmeliyiz
Ekonomik kaygılar meslek seçiminde alacağımız kararları olumsuz olarak etkileyebilir. Öncelikle kişinin mesleğini severek yapması istenir, her mesleğin kendine göre kazancı az veya çok olabilir. Eğer kişi mesleğini severek yapıyorsa hayatından zevk alır başarılı ve mutlu olur. Başarının da arkasından istenen kazancın elde edilmesi mümkün olacaktır. Şunu da bilmemiz gerekir ki, meslek aslında para kazanma aracı değildir, kişi aynı zamanda bununla yeteneklerini, kapasitesini geliştirerek başarılı olmaya çalışır ve sonuçta doyum noktasına ermiş olur. Bunun tersine, meslekte yaşanabilecek bir mutsuzluk ve başarısızlık ileride kişinin ruhsal hayatını olumsuz etkileyeceği ihtimal dâhilindedir.
Alan seçerken dikkat edeceğimiz hususlar
□ Öncelikle İdealinizde bir bölüm varsa gözünüzü kırpmadan okuyun
□ Uzun yıllar çok sayıda öğrenci veren bölümlerden kaçınalım.
□ İster ön lisan isterse lisans olsun sayısı az olan spesifik bölümleri tercih edelim.
□ İş alanları daha geniş olanları, iş bulma olanakları daha fazla olanları tercih edelim.
□ Seçeceğiniz mesleğin gelir düzeyine de bakmanız gerekir.
□ Seçeceğiniz mesleğin sosyal statüsüne dikkat etmeniz gerekir
□ Seçeceğiniz mesleğin diğer meslek alanları ile alakalı olmasına özen gösteriniz
□ Gelecekte adını en sık duyacağımız meslekleri seçmekten korkmayalım.
□ Hangi mesleğin gelecekte revaçta olup olamayacağını öngörmeliyiz.
□ Kısa sürede iş hayatına atılmak istiyorsanız Meslek Yüksek Okullarını tercih edebilirsiniz.
□ İnsanların daha çok işini ve ihtiyacını gören alanları tercih edelim.
□ Geleceğe projeksiyon tutan meslekleri tercih etmeye bakalım
□ Bilgisayar, elektronik, elektrik ve mekanik odaklı mühendislik alanlarını tercih etmeye çalışalım.
□ Tasarım odaklı meslekleri tercih etmeye çalışalım
□ Yazılım ve kodlama odaklı meslekleri tercih edelim
□ Şu an dünyada sıkıntısı çekilen gıda ve enerji üretimi alanlarında meslek seçimi yapabilirsiniz.
□ Meslek seçimini olayların ve akışına ve şansa bırakmayalım.
Ne olursa olsun yeter ki üniversiteli mi olmalıyım?
Bizim zamanımızdan bugüne kadar bazen aile bazen mahalle baskısı nedeniyle hala insanlar illaki de bir üniversite bitirmek zorundaymış gibi üzerlerinde bir baskı hissediyorlar. Bu baskıya gerek yok, varsa da bile görmezden gelin, liseden sonra üniversiteye girmeyi düşünmüyorsanız başlangıçta düz lise yerine meslek lisesini tercih ederseniz en azından meslek sahibi olur ve rahatlıkla bir iş yerinde kalifiye elaman olarak istihdam edilirsiniz. Günümüzde ilk ve orta öğretim mecburi olduğundan hemen hemen herkesin lise mezunu olması istenir. Bu durumda ilk- orta ve liseyi 12 yılda bitirmek durumunda kalan bir delikanlı veya hanım kızımız okul döneminde eğer düz liseden muzun olursa, eğer bu arada dışarıdan veya aileden öğrenmiş olduğu bir meslek ve uğraşısı yoksa ve üniversite de okumayacaksa muhtemelen herhangi bir mesleği olmayacaktır. Gerçi hanım kızlarımız için aslında ev hanımlığı ve anneliğin mukaddes bir meslek olduğunu bu arada belirtmek isterim. Eğer gencimiz bu durumla karşı karşıya kalmak istemiyorsa en başta üniversite okumayacaksa tercihan bir Meslek Lisesinden mezun olması kendisi için daha iyi olacaktır.
Lisans mı, ön lisans mı?
ÖSYM’nin her yıl ve bu yıl yayınladığı tercih kılavuzuna baktığımda ön lisans düzeyindeki Meslek Yüksekokullarında yüzlerce popüler meslek dalı bulmak ve görmek mümkün. Bu da gösteriyor ki son dönemlerde Milli Eğitim Bakanlığı ve Yüksek Öğretim Kurumları koordineli çalışarak mesleki liseleri çoğaltarak cazip hale getirmeyi hedeflemiştir. Bundan sonra bunun karşılığı olan üniversal bir meslek sahibinin ortaya çıkabilmesi için de Meslek yüksekokullarında günümüzün ihtiyaçlarına cevap verebilecek bölümleri kurmuş ve öğrencilerimizin istifadesine sunmuştur. Bu şekilde kısa sürede mesleki liseden muzun olan gencimizin öncelikle meslek edinmede çıraklık ve kalfalık düzeyinde eğitim vermeyi daha sonrada MYO okullarında ise ustalık seviyesinde mesleklerini icra edebilmenin önü açılmış olmaktadır. Eskiden gençlerimiz mesleki liseden çok düz liselere gitmeyi tercih ediyorlardı. Bunun yanında lise bittikten sonrada ön lisans eğitimini tercih etmediğinden, bunu eliyle yiterek lisans seviyesini tercih edip mezun olunca da kendi alanında ihtiyaçtan fazla birikmeye sebep olduklarından uzun yıllar bekleyerek atıl kalmak durumunda oluyorlardı. Lisans bölümlerine puanı yetmeyen kardeşlerimiz gönül rahatlığı ile günümüzün popüler mesleklerinden birini seçerek iki yıl gibi kısa sürede bir meslek sahibi olduktan sonra bir şekilde iş hayatına atılmaya aday olabilirler.
Lisans mezunlarına kısa dönem askerlik yok artık
Yakın geçmişte lisans mezunu olmanın askerlik süresinde avantajlı olan kısa dönem veya yedek subay olarak askerlik yapabilme imkânlarını sağladığından, gençler arasında tercih edilme sebeplerinden birisiydi. Şimdi gelinen noktada çıkarılan yeni düzenlemeler ile askerlikle yükümlü her vatandaşımız ister lise, ister ön lisans ve isterse lisans mezunu olsun aynı süre ve şartlarda askerlik görevini yerine getirebilme şansına sahiptir. Artık Lisans mezunu olmanın askerlik süresi açısından bir avantajı olmadığı gibi ön lisans mezunu olmanın da aynı şekilde bakıldığında bir dezavantajı yoktur.
Ön lisanstan sonra lisans tamamlama, ‘Dikey Geçiş’
Ön lisanstan mezun olan arkadaşımız isterse bitirdiği bölüme uygun, alanında lisans tamamlama sınavı denilen ‘Dikey Geçiş’ sınavına girerek katılarak lisansını da tamamlayabilir. Bu uygulama daha önceleri de vardı. Şu an ismi dikey geçiş sınavı olarak bilinmekte. Ön lisans mezunlarından birçoğu hemen okuldan mezun olunca meslek alanlarında işe girdiklerini, bunların iş hayatı dönemlerinde bir arada lisans tamamladıklarına da şahit oluyoruz. Böylelikle bu şekilde lisans tamlayarak kişinin ekonomik durumu ve sosyal statüsünde bir gelişim olduğu görülmektedir. Şu an çalışma hayatında öyle çalışkan ve azimli insanlar var ki, ön lisanstan başlayıp, lisans, yüksek lisans, doktor, doçent ve profesör olan kişileri görmek mümkündür.
Klasik meslek edinme dönemi kapandı
Artık günümüzde meslek edinme şekli de değişti, klasik olarak ustaların yanında çocukluk çağından başlayarak 10 yıl süre ile çıraklık ve kalfalık yaparak usta olmanın dönemi kapanmış durumda. Tabii yine isteyen çocuk bu şekilde bazı sanatları tercih ederek çekirdekten yetişmeyi de tercih edenler bir hayli fazladır. Önemli olan gencimizin mesleksiz kalmamasıdır. Meslek ve sanat altın bileziktir.
Meslek edinmede gençlerimiz daha çok şimdiki meslek liselerine yönlendirilmektedir. Bu durumda genç kardeşimiz hem zorunlu olan ilk ve orta öğrenimini tamamlamış olacak hem de meslek sahibi olacak. Şimdi durum yavaş ta olsa tersine dönmeye başladı. Klasik meslek edinmenin dışında meslek lisesi ve ardından Meslek yüksekokulu tercih edilir duruma gelmiş. Şunu da ifade etmem gerekiyor ki düz liselerden mezun olan öğrenciler bile günümüzün şartlarına uygun meslek alanlarında ön lisansı tercih ettiklerinde iki yıl gibi kısa bir sürse sonra iş hayatına atılmaya başlayan gençlerimiz gün geçtikçe çoğalmaktadır.
Her üniversiteyi bitiren kamu personeli mi olmalı?
90’lı yılların başından beri Üniversitelerde uzun yıllar akademisyenlik yapmam itibariyle hangi bölümün ne kadar yoğun mezun verdiğini, hangi bölümün iş imkânlarının daha elverişli olduğunu mezun ettiğimiz öğrencilerimize rastlayınca görmekteyiz. Öyle var ki; bir bölümden mezun olan herhangi öğrencimizin 10 yıl kendi alanında işe giremediğine şahit olmuşumdur. En sonunda mezun olan öğrencimiz ya düz bir memur kadrosu ile yetiniyor veya özel sektörde başka bir alanda çalışmak zorunda kalıyor. Boş kalmayayım da ne iş olursa olsun, kaç para olursa olsun çalışırım diyen gençlerin sayısı bir hayli fazla. Bu günkü realitelere bakacak olursak her üniversiteyi bitiren insanımızın illa ki kamuda çalışacak diye bir zorunluluğu yoktur. Aslında kendi yetenek ve isteklerimize uygun bir bölümü okurken kendimizi en iyi şekilde yetiştirmemiz, kendimizi yabancı dil ve bilgisayar okuryazarlığı ile donatmayı hedeflememiz gerekir.
Mezun olunca, kamu mu, özel sektör mü?
Herkes devlet kapısına göz dikiyor maalesef. Benimde Üniversiteden önce 10 yıl, üniversiteden sonra 5 yıl özel sektör deneyimim vardı. Hala o günlerimi mum ışığı ile ararım. O zamanlar kazandığım parada bile daha çok bereket olduğunu itiraf etmeliyim. Bazen özel sektörde işinin patronu olan birisi ile sohbet ettiğimde memurluğun standart bir gelir seviyesinin olduğunu eğer müreffeh bir hayat yaşamak ve insanlara daha faydalı olmak istiyorsanız iş adamı olmak gerektiğini söylemektedirler. Bazen de memuriyet hayatından kısa sürede istifa eden ve iş hayatına atılanları görüyorum, bunların ekseri keşke daha önce istifa etseydim de işimin başında olsaydım diyenlere çok rastlamaktayım. KPSS sınavlarının şu zamanda daha çok zor olmasının ve taban puanlarının bu kadar yüksek oluşunun sebepleri biride herkesin devlet kapısına göz dikmesidir. Bunun en büyük nedeni de az çalış çok kazan düşüncesidir. Hal bu ki işin iç yüzü hiç de öğle değildir, davulun sesi dışarıdan insana hoş gelirmiş derler, içine bir girdiğinizde evet az çalışabilirsiniz ama çok kazanamadığınızı göreceksiniz. Aynı zamanda bir geçim kaynağı falan da değildir, memuriyet bir hizmettir, bu hizmetin karşılığını hakkaniyet ölçülerinde verirseniz görevinizi gönül rahatlığı ile yapmış olursunuz, aksi takdirde ölçüyü kaçırdığınızda verim almak ve mutlu olmak mümkün değildir. Bu nedenle özel sektör veya şahsi teşebbüs her daim üstündür. İçinde riskleri barındırır ama kazanç ihtimali daha yüksektir. Zaten günümüzde devletimizde birçok alandan elini çekerek bunları özelleştirme kapsamına alarak üzerindeki kamburu atmayı hedeflemiş ve bu çalışmada daha çok yol alacağı muhtemeldir.
Bir sonraki yazımız:
□ Lisans düzeyinde ilgi çekici ve popüler meslek alanları
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.