Başbuğun cemaat görüşüne Said Nursili cevap
Zaman yazarı Hamdullah Öztürk, Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un cemaatlerle ilgili görüşlerini Said Nursi örneği ile cevapladı
Risale Haber-Zaman yazarı Hamdullah Öztürk, Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un cemaatlerle ilgili görüşlerini Said Nursi örneği ile cevapladı.
"Din eksenli cemaatlere" demokrasinin aktörleri arasında yer vermeyen; onları, demokrasi görünümü altında, "belli bir güce ulaştıkları için TSK'ya karşı sistemli faaliyetler yürüten yapılar" şeklinde algılayan "anlama" çabalarının, "Türkiye gerçeğini" kavrama açısından yetersiz kalacağının aşikâr olduğunu ifade eden Öztürk, "Bunun bir adım ötesi Vamık Volkan'ın kanaatidir. Volkan, sadece "cemaat" mensuplarının değil, "mütedeyyin" ile "demokrat" arasında ilişki kurabilmenin imkânsızlığına inanır. Ona göre çözüm önerilerinin içinde dinî unsurlara asla yer verilmemelidir. Bu inanca göre "mütedeyyin" kimseler "olmaması" gerekenlerdir" dedi.
Halkı tanımadan, sosyolojik şablonların uygulanmasının kısıtlı imkânlar sunduğuna dikkat çeken Öztürk, "Biz halkımızı tanımıyor muyuz?" diyenlere bir hatırlatmada bulundu.
Öztürk, "Yıllardır "anlaşılmasın" diye değil, "yanlış anlaşılsın" diye, belli yerlerde, "bilerek" Şeyh Sait ve Sait Molla olarak tanıtılan Said Nursi der ki: İnsanları fikren yanlışlığa atan sebeplerden biri de ülfeti ilim zannetmeleridir" şeklinde yazdı.
Öztürk yazısını şöyşe sürdürdü:
"Maalesef bizim aydınlarımız "mütedeyyin" insanımızın "dinini" bilmez. Din-devlet ilişkilerini de devlet-kilise kavgalarından bilir. O kavgalardan çıkan şablonları milletimize aynen uygulamak ister. Şablonun tatbiki, beklenen sonucu vermeyince şaşırır kalır. Problemi, toplumun şablona uygun hale getirilememiş olmasında arar ve der ki, demokrasilerde "olmaması gerekenleri" ayıklamak için "çatışma" şarttır. Ancak o zaman demokrasinin bedeli ödenmiş olur!"