Başka biri Risale-i Nur gibi bir eser yazabilir mi?
Prof. Dr. Metin Yiğit, Üstad Bediüzzaman Said Nursi etrafında zaman zaman tenkit konusu yapılan 12 meseleyi cevaplandırıyor
Salih Okur-Cevaplar.org
SORU-7: Risale-i Nurları bugün bir kişi sıfırdan telif etmek istese gerek Arabi gerek Türkçe olan eserler için hangi ilmi merhalelerden geçmesi gerekiyor ve ulumu aliye ve âliyeye ne kadar vukufiyeti olmalı?
İLMİ BİRİKİMDEN SONRA İLAHİ BİR TESHİR VE TEVFİK ŞART
Prof. Dr. Metin Yiğit: Risale-i Nurları telif için ilmi müesseselerde takip edilen Arapça ve Türkçe eserleri okumak veya ilmi müesseselerde takip edilen programları bitirmek yetmez. Risale gibi eserlerin telifi için ileri düzeyde ilmî seviyenin yanı sıra hususi bir inâyet ve ilahî bir lütfa mazhariyet de gerekir. İsterseniz tarihten bir örnekle açıklayalım. Tabakat ve ricâl kitaplarının belirttiğine göre İmamu’l-Haremeyn’in birbirine yakın seviyede üç seçkin talebesi vardır: Gazzâlî, İlkiyâ el-Herrâsî ve Ebü’l-Muzaffer Ahmed bin Muhammed el-Hâfî. Hatta nakledildiğine göre İmamu’l-Haremeyn her üçünü de birbirine yakın iltifatlarla taltifte bulunurmuş. Bunlar hakkında “Gazzâlî derin bir deniz, İlkiya yırtıcı bir arslan, Hâfî ise yakıcı bir ateştir” şeklinde sözü meşhurdur: الغزالي بحر مغرق وإلكيا أسد مخرق والخوافي نار تحرق
İlmi birikim bakımından birbirine yakın olan bu zatların ifa ettikleri ilmi ve dini hizmetlere baktığımızda arada büyük mesafelerin olduğu görülmektedir. Gazzâlî’nin mazhar olduğu muvaffakiyet hiçbir akranına nasip olmamıştır. Gazzâlî’de olup akranlarında olmayan neydi acaba? Akranlarında eksik olan şey, ilmi birikim değildir. İlmi birikimden sonra ilahi bir teshir ve tevfik şarttır. Gazzâlî’den günümüze 10 asır geçti. İlmi açıdan ansiklopedik diyebileceğimiz nice alimler gelip geçti. Ama dünya ikinci bir Gazzâlîye şahit olmadı. Bediüzzaman da öyle. Bediüzzaman’ın yaptığı tahsilin on katını da yapsanız aynı eserlere mazhar olmanız için yeterli değildir. Bediüzzaman’ın kendisi de zaman zaman buna işaret eder aslında. Risale-i Nur’da normalde on saatte yazılamayacak bazı parçaların on dakika zarfında yazıldığını keza en müdakkik dindar filozofların altı günde yapamayacağı tahkikatın altı saatte (Otuzuncu Söz) yapıldığını belirtir. Üstad bu durumu Kur’ân’ın zamanımıza yönelik bir mucizesi ve ilahî rahmetin bir ihsanı olarak değerlendirmektedir.
KIRK YILA YAKINDIR DİNÎ İLİMLERLE İŞTİGAL ETMEKTEYİM GÖRDÜĞÜM ŞUDUR
Çağımızın önemli alimlerinden merhum Muhammed Said Ramazan el-Butî bir konuşmasında ilmi bakımdan Bediüzzaman’ın anlattığı meseleleri istinbattan aciz olmadıklarını ancak buna rağmen Bediüzzaman’a ulaşmaktan aciz olduklarını ifade eder. Bu farklılığın ve etkinin Bediüzzaman’ın ihlas ve ubudiyetine bağlı olduğunu belirtir.
İlahi lütuf ve bereket derken Risale-i Nurun sahip olduğu ilmi seviyeden sarfı nazar etmemek lazım. Risale-i Nur feyizli ve bereketli bir eser olduğu kadar ilmi derinlik açısından da harika bir eserdir. Muhterem büyüklerimize ve hayatta olan hocalarımıza karşı bir hürmetsizlik olmasın ama kanaatimi arz etmek istiyorum: Kırk yıla yakındır dinî ilimlerle iştigal etmekteyim. Benim gördüğüm şudur: Üstad, Risale-i Nur’da ele aldığı konularda İslam tarihinde ortaya konan müktesebatı hazmedip süzgeçten geçirerek yeniden çok canlı ve müessir bir şekilde sunmaktadır. Tarih boyunca tartışma konusu olmuş meseleleri derin bir biçimde tahlil edip ihtilaflı noktalarda dakik ilavelerde bulunmak ve musahhihane müdahele etmek harikulade ilmi seviyenin göstergesidir. Aklî ve naklî ilimleri tahsil edenler Risâle için bunların mübalağa olmadığını bilir.
ŞİMDİYE KADAR KARŞILAŞMADIĞIMIZ BİR CEVAP
İslam düşünce tarihinde en zor ve çetrefilli tartışmalar filozoflarla kelam alimleri arasında cereyan etmiştir. Daha somut konuşmak gerekirse İbn Sina, Farabi ve Gazzâlî, Fahrettin Râzî, Tusî, Kutbuddin Razi, Taftazânî ve Seyyid Şerif ekseninde yaşanan tartışmalardır. İbn Sina’ya Gazzâlî ve Fahrettin Râzî’nin tenkitleri var. İbn Rüşd ve Tusî ise tenkidi tenkid eder. Seyyid Şerif ve Taftazanî nihai değerlendirmede bulunurlar. Kutbuddin Razi, Fahrettin Râzî ile Tusî’nin görüşlerini el-Muhâkemat isimli eserinde ele alıp mukayese eder. Malumunuz Üstad’ın da Muhâkemât isimli bir eseri bulunmaktadır. Risale-i Nurun ilahiyata ilişkin bahisleri okunduğunda Üstad’ın mantık, felsefe, kelam ve usule dair yazılan temel eserleri tahlil edip süzgeçten geçirerek ve yer yer tashihte bulunarak konuştuğunu rahatlıkla anlar.
Mesela 32. Söz’de dini meselelerde temsilin kullanılmaması gerektiğini zira temsilî kıyasın sadece zann düzeyinde bir bilgi ifade ettiği itirazına verdiği cevap şimdiye kadar karşılaşmadığımız bir cevaptır. 33. Sözde filozofların imkân delilini izah ederken imkân delilini adeta yeniden yapılandırarak sunmaktadır. Kur’ân belağatı noktasında yaptığı izahlar alanın uzmanlarınca müsellemdir. Bağdat Üniversitesinin seçkin tefsircilerinden Muhsin Abdulhamid’in İşârâtu’l-i’câz’a yazdığı takrizde belirttiği gibi Üstad, kendisinden önce Abdulkahir Cürcânî, Sekkâkî ve Zemahşerî gibi belağat dâhilerinin sistemleştirdiği nazım teorisini çok iyi bir şekilde özümsemiş onların uygulamadığı boyutlarda uygulamaya koymuştur. Bunun somut örneklerini görmek için 25. Söz’e bakmak kafidir.
MİLYONLARCA İNSANIN KURTULMASINA VESİLE OLMUŞTUR
Mantıka dair yazdığı Kızıl Îcâz ve Ta’likât adlı iki şaheser hala hakkıyla anlaşılıp çözülmüş değildir.
Hadislerin yorumuna dair Yirmi Dördüncü Söz’de zikrettiği esaslar usul tarihinde benzersiz tespitlerdir.
24. Mektupta hayatta çekilen acılar, ayrılıklar ve olumsuzlukların hikmetine dair yaptığı izah, keza 30. Lema’daki kayyumiyet sırrı gibi birçok açıklama son derece özgün açıklamalardır.
Üstad’ın sosyal bilimlerde ve davranış bilimlerine dair yaptığı tespitler de ayrıca ihtimamı hak eden bir başka konudur. 22. Söz’de ve diğer bazı eserlerde vesvese ve evhama dair yapılan tespitler bırakın İslamî ilimler tarihini, düşünce tarihinde benzeri söylenmiş değil. Adı geçen bahisler bugüne kadar şu satırların yazarı dahil binlerce belki de milyonlarca insanın kurtulmasına vesile olmuştur.
MAALESEF NUR CAMİASINDA BÖYLE BİR HEDEF GÖRÜNMEMEKTEDİR
Risale-i Nur’un ilmî yönüne dikkat çekmek istememin sebebi şudur: Genelde Risale-i Nur’un ihtiva ettiği ilmi derinliğin vehbilik ve ilham söylemiyle perdelendiğini düşünüyorum. Kuşkusuz Risale-i Nur vehbi boyuta sahip irşad edici bir eserdir. Ama bununla birlikte dinî, felsefî ve içtimaî ilimlerle ilgilenenlere ufuklar açacak kapasiteye sahip olan ilmi bir eserdir. Risalenin bu yönüyle takdir edilmesi için hem Risaleye hem de sair ilimlere vukufiyet gerekir. Bu noktada gayretli nur talebelerine görevler düşmektedir. Risalenin taşıdığı zengin ve derin içeriğin dünya ilim piyasasında tanınması için çift taraflı tahkikata ihtiyaç vardır. Ancak maalesef günümüzde Nur camiasında böyle bir hedef görünmemektedir. Tabi bunu söylerken her Nur talebesinin kalkıp interdisipliner bir çalışma içerisine girmesi gerektiğini söylemek istemiyoruz. Birçok insan işi gereği sadece belli bir mürşidle veya irşad edici eserle yetinmek durumundadır. Ancak meşguliyeti ve mesaisi buna müsait olan kimselerin Risaleyi me’haz edinerek diğer alanlara açılması ve Risale-i Nur isimli definedeki cevherleri dünyaya tanıtması mümkündür. Böylece Nur camiasından müfessir, muhaddis, fakih, mütekellim ve filozof isimlerin çıkması mümkün hale gelebilir. Aksi taktirde sadece Risaleyle yetinildiğinde dünyada ve özellikle ilmi camiada marjinal duruma düşme riski bulunmaktadır.
Bütün dünya Müslümanlarının müşterek bir mirası ve müşterek bir dili vardır. Alet ilimleri ve âlî ilimleri tahsil etmeyen, İslamî kitabiyatla irtibatı bulunmayan bir yapı diğer Müslümanlara hitap edemez, en azından hitap ederken zorlanır. Zaten Üstad’ın ömrünün sonuna kadar hayalini taşıdığı Medresetü’z-Zehra projesi de Risalenin diğer ilimlerle terkibini iktiza etmektedir. Hiç kimse Üstad’ın hayal ettiği Medresetü’z-Zehra projesinde İslamî ilimler adına sadece Risale-i Nur’u okutmayı planladığını söyleyemez herhalde.
Said Nursi’nin Risale-i Nur’da yer verdiği hadisler şüpheli mi?
Prof. Yiğit: Kur’an’ın telkin ettiği iman vazifesini Risale-i Nur yerine getiriyor
Prof. Yiğit: Said Nursi’nin ‘Bana yazdırıldı’ demesi Kur’an ve Sünnet’e uygundur
Said Nursi, bu kadar kısa zamanda medrese ilimlerini nasıl bitirdi?
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.