Bazı memurların keyifleri kanun mu kabul ediliyor?
Günlük Risale-i Nur dersi...
.....
Ey ehl-i bid'a ve ilhad!
Dünyada hükümet süren, hükmeden her kavmin, hattâ insan eti yiyen yamyamların, hattâ vahşî, canavar bir çete reisinin bir usulü var, bir düsturla hükmeder.
Siz hangi usulle bu acip tecavüzü yapıyorsunuz? Kanununuzu ibraz ediniz.
Yoksa bazı alçak memurların keyiflerini kanun mu kabul ediyorsunuz? Çünkü böyle hususî ibâdâtta kanun yapılmaz ve kanun olamaz.
Nev-i beşerde, hususan bu asr-ı hürriyette ve bilhassa medeniyet dairesinde, hemen umumiyetle hükümfermâ hürriyet-i vicdan düsturunu kırmak ve istihfaf etmek ve dolayısıyla nev-i beşeri istihkar etmek ve itirazını hiçe saymak kadar cür'etinizle, hangi kuvvete dayanıyorsunuz?
Hangi kuvvetiniz var ki, siz kendinize "lâdinî" ismi vermekle ne dine, ne dinsizliğe ilişmemeyi ilân ettiğiniz halde, dinsizliği mutaassıbâne kendine bir din ittihaz etmek tarzında, dine ve ehl-i dine böyle tecavüz, elbette saklı kalmayacak, sizden sorulacak. Ne cevap vereceksiniz?
Yirmi hükümetin en küçüğünün itirazına karşı dayanamadığınız halde, nasıl yirmi hükümetin birden itirazını hiçe sayar gibi hürriyet-i vicdaniyeyi cebrî bir surette bozmaya çalışıyorsunuz? (Mektubat 416)
Bediüzzaman Said Nursi
SÖZLÜK:
İBRÂZ : Belirtme, ortaya koyma, meydana çıkarma, gösterme.
İBÂDÂT : İbâdetler. Kulluk vazifeleri.
NEV'-İ BEŞER : İnsanlar, beşer nev'i.
HÜKÜMFERMÂ : Hüküm süren, hükmeden.
İSTİHFAF : Hafife alma, küçümseme.
İSTİHKÂR : Küçümseme, hakir görme.
LÂDÎNÎ : Din dışı, lâtinî.
İTTİHAZ : Kabul etme, kabullenme, edinme.
CEBRÎ : Cüz\'-i irâdeyi inkâr eden bir fırka-i dalle. (Mûtezilenin zıddı)