Bediüzzaman: Deccal kuzeyden gelecek!

Bediüzzaman: Deccal kuzeyden gelecek!

Bediüzzaman, ahirzamanla ilgili birtakım hadislerin tevilini yapmıştı

Risale Haber-Haber Merkezi

BEDİÜZAMAN’IN SON 60 GÜNÜ

“Küfrün beli kırılmıştır” (3)

Lenin, 7 Kasım 1917’de Çarlık Rusyası'na karşı bir bolşevik ihtilali yapılmış ve Sovyetler Birliği'nin kurulmasına yol açmıştır. Bu devrim, sınıfsız bir yaşamı hedefler. 1922-1928 yıllarında 5 yıllık kalkınma hamleleri ile devletçilik politikası uygular. Eğitim ve sağlık hizmetlerini eşit ve parasız bir hale getirir. Büyük toprak ağalarının ellerinden toprakları alır. Sermaye sahipleri bolşeviklere karşı çıkarlar, ama başarılı olamazlar.

Sınıfsızlık, eşitlik, hak ve adalet diye ortaya çıkan bu devrimle, tarihte görülmemiş zulümler yapılmış ve önlerine çıkan her değer yıkılmıştır. Başta Allah’ı inkârcılık fikriyle insanlığını unutanlar aile mefhumunu da yok etmeye, namus ve servet düşmanlığı etmeye başlamışlar, sefahatleriyle de neredeyse dünyanın yarısını istila etmişlerdir.

İşte yanı başımızda yani kuzey bölgemizde komşumuz olan ve tarih boyunca sıcak sulara inmek için türlü desiseler yapan Rusya’nın komünist olmasıyla bu arzusundan vazgeçtiğini düşünmek mümkün değildir. Nitekim Türkiye’yi de elde etmek için çok yollara başvurmuş, içerden çok yardımcılar da bulmuştur. Rusya dışarıdan, yardımcıları içerden çok çabalamışlar, hatta Türkiye’yi bir dönem kan gölü haline bile getirmişler ama çok şükür muvaffak olmamışlardır. Çünkü karşılarında Allah’ı inkârcılık fikrini yok edecek, kökünden kazıyacak, bir daha ayağa kalkamayacak şekilde belini kıracak olan Risale-i Nurlar vardı.

Bediüzzaman, Osmanlının son zamanlarında Daru’l-Hikmeti’l-İslamiye azası iken ahirzamanla ilgili birtakım hadislerin tevilini yapmış, bu kızıl küfür tehlikesini ta o zaman haber vermişti:

“Alem-i küfrün en kesâfetlisi olan şimâlde tabiiyyunun fikr-i küfrîsinden süzülen bir cereyân-ı azîmin başına geçecek ve Ulûhiyeti inkâr edecek bir şahsın şimâl tarafından çıkmasına işaret ve şu işaret içinde bir remz-i hikmet vardır ki, kutb-u şimâlîye yakın dairede bütün sene, bir gece bir gündüzdür. Altı ayı gece, altı ayı gündüzdür.

"Deccâlin bir günü bir senedir," o daire yakınında zuhuruna işarettir. "İkinci günü bir aydır" demekten murad, şimâlden bu tarafa geldikçe, bâzan olur yazın bir ayında güneş gurûb etmez. Şu dahi deccâl şimâlden çıkıp, âlem-i medeniyet tarafına tecavüzüne işarettir. Günü deccâle isnad etmekle şu işarete işaret eder. Daha bu tarafa geldikçe bir haftada güneş gurûb etmiyor. Daha gele gele tulû ve gurûb (güneşin doğuşu ve batışı arasında) ortasında üç saat devam ediyor.

“Ben Rusya’da esârette iken böyle bir yerde bulundum. Bize yakın, bir hafta güneş gurûb etmeyen bir yer vardı; seyir için oraya gidiyorlardı. "Deccâlın çıktığı vakit, umum dünya işitecek" olan kaydı, telgraf ve radyo halletmiştir. Kırk günde gezmesini de, merkebi olan şimendifer ve tayyâre halletmiştir. Eskiden bu iki kaydı muhâl (imkansız) gören mülhidler (dinsizler), şimdi âdi görüyorlar.”

Kaynak
Bediüzzaman Said Nursi, Sözler, s: 310