Bediüzzaman kimseye beddua etmedi
Diyarbakır’da üniversite seminerleri sömestri tatili sonrası yeniden start aldı. Şefkat konusunun ele alındığı seminer DKM’de gerçekleştirildi
H. İbrahim Önal’ın haberi
RisaleHaber- Diyarbakır’da üniversite seminerleri sömestri tatili sonrası yeniden start aldı. Şefkat konusunun ele alındığı seminer Diyarbakır Kültür Merkezi (DKM)’nde gerçekleştirildi.
İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi öğrencisi Kamuran Aysel’in sunduğu “Şefkat” konulu seminerde, şefkat konusu ile ilgili ayrıntılı bilgilere yer verildi. Şefkatin tanımı, aşk ve şefkat kavramları, risale-i nur mesleğinde şefkat, şefkatin dereceleri” gibi başlıkların yer aldığı seminer yoğun ilgiyle izlendi.
Seminerine şefkatin tanımı yaparak başlayan Aysel, şefkat kelimesi, rahmet, atıf, hanan, kötü bir durumun ortaya çıkmasından korkmak, korkuya varacak derecede sevmek ve merhamet etmek anlamlarına gelmektedir. Risale-i Nurdaki tanımı ise acıyarak ve esirgeyerek sevme, içten ve karşılıksız merhamet, sevgidir.” dedi.
Aşk ve şefkatin kıyasını yapan Aysel, aşk’ın kelime olarak sevginin şiddetli bir mertebesi olduğunu, aşırı muhabbet beslemenin aşk olduğunu, aşk duygusunun karşılık bekleyerek ortaya çıktığını, aşk’ın ücret isteyip, mukabele talep ettiğini, buna mukabil şefkatin aşktan daha keskin, parlak, ulvi, nezih ve geniş olduğunu, şefkatte karşılık beklemeden yapılan bir duygu olduğunu belirtti.
Aysel, “Bediüzzaman Hazretleri şefkat konusunda “Şefkat halistir, mukabele istemiyor, safi ve ivazsızdır. Hatta en adi mertebede olan hayvanatın yavrularına karşı fedakarane ivazsız şefkatleridir. Hem şefkat pek geniştir. Bir zat, evladı münasebetiyle bütün yavrulara, hatta ziruhlara şefkatini ihata eder, Rahim isminin ihatasına bir nevi ayinedarlık eder. Hz. Yakup (a.s) Hz. Yusuf (a.s) karşı şedit ve parlak hissiyatı muhabbet ve aşk değildir, belki şefkattir. Çünkü şefkat makam-ı nübüvvete layıktır. Şefkat Cenab-ı Hakkın Rahim isminin bir tecellisidir. Aşk ise Cenab-ı Allahın ismi vedud’a mazhardır.”demiştir” dedi.
Risale-i Nur mesleğinin dört temel esasına dikkat çeken Aysel, “bu esaslar acz, fakr, şefkat ve tefekkürdür. Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerine göre şefkat insanı Allah’ın Rahim ismine ulaştırmaktadır.” dedi.
“Risale-i Nur mesleği aşkı esas alan diğer mesleklerden daha umumidir ve cadde-i kübradır” diyen Aysel, “bu yolun cadde-i kübra olmasında şefkatin çok büyük bir rolü vardır. Aslında şefkat, acz, fakr ve tefekkürle yakından ilişkilidir. Çünkü şefkat Cenab-ı Allah’ın Rahmeti’nin bir göstergesidir. Risale-i nur’un ortaya koyduğu şefkat anlayışında annelerin karşılık beklemeden gösterdikleri şefkatte Allah’ın mukaddes ve mübarek rahmetinin bir tecellisi vardır. Risale-i nur mesleği aynı zamanda şefkat odaklı bir hizmet modelidir.” dedi
Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri hayatından örnek veren Aysel, onca baskıya, zulme, takibe, hapislere, zehirlenmelere ve kanunsuz keyfi muamelere rağmen, Bediüzzaman Hazretlerinin ilkelerinden asla vazgeçmediğini, nur mesleğinin esası olan şefkat itibariyle bir masuma zarar gelmemesi için, kendisine ilişilen resmi ve gayr-i resmi zalimleri değil ilişmek, beddua dahi etmediğini, bunu “En şiddetli garazla bana zulmeden bazı fasık, belki dinsiz zalimlere hiddet ettiğim halde, değil maddi mukabele etmek beddua ile de mukabeleden beni o şefkat men ediyor. Çünkü o zalim gaddarların ya peder ve validesi gibi ihtiyar biçarelere veya evladı gibi masumlara maddi ve manevi darbe gelmemesi için o dört beş masumun hatırına binaen o zalim gaddarlara ilişmiyorum; bazen de hakkımı helal ediyorum.” sözlerinden anlayabileceğimizi kaydetti.
Şefkatin derecelerine de değinen Aysel, “Allah’ın insanlara olan şefkati: Kur’an-ı kerim’de şefkat kelimesi rahmet olarak kullanılıyor. Allah ‘ın rahmeti, Allah’ın şefkati anlamını içinde barındırıyor. Bediüzzaman Hazretlerine göre “Allah’ın rahmeti, şefkati, en aciz ve en zayıftan en kuvvetliye kadar, her canlıya rızık verilmesiyle, en dertlilere derman yetiştirilmesiyle, çiçeklerin açıp meyvelerin takdim edilmesiyle, zehirli bir böceğin eliyle balın yedirilmesi, elsiz bir böceğin eliyle ipeğin giydirilmesiyle ortaya çıkıyor. Diğer taraftan gerek nebati gerek hayvani ve gerekse insani bütün validelerin o rahim şefkatleriyle ve süt gibi o latif gıda ile aciz ve zayıf yavruların terbiyesi, geniş bir rahmetinin cilvesini gösteriyor.” dedi.
Peygamber Efendimizin (asm) ümmetine olan şefkatinden bahseden Aysel, “Peygamber Efendimiz (a.s.m) kâinat’ın yüzü suyu hürmetine yaratılmış bir insan olarak, getirdiği ve temsil ettiği rahmet ile insanlığı buluşturmak için işkencelere, hakaretlere, maruz kalmış ama bütün bunlara rağmen beddua için elini açmamıştır. Çünkü o (a.s.m) lanet etmek için değil alemlere rahmet olarak gönderilmiştir.” dedi.
“Size kendi aranızdan öyle bir Peygamber (a.s.m) geldi ki sıkıntıya düşmeniz, O’na çok ağır gelir. Kalbi sizin için titrer, müminlere karşı pek şefkatli ve merhametlidir.” ayetiyle Peygamberimizin (a.s.m) şefkatine örnek veren Aysel, “Peygamber Efendimizin (a.s.m) müminlere olan şefkati ve düşkünlüğü bir babanın evladına olan şefkati gibidir. Cenab-ı Hak O’nun ümmetine düşkünlüğünü, şefkat ve merhametini güzeller güzeli isimlerinden Rauf ve Rahim isimlerinin tecellileriyle ümmetine özel bir teveccühde bulunduğunu bildirerek tanıtmıştır.” dedi.
Allah Resulü’nün (a.s.m) ümmetine çok düşkün olduğunu belirten Aysel, Peygamberimiz (a.s.m) yaşadığı kutlu zaman dilimi boyunca hep ümmetini düşünmüş; dünya ve ahirette ümmetini saadete götürecek yolları hem tebliğ ederek hem de aşkın temsili ile bilfiil göstermiş, helaka sürükleyecek çizgi dışı düşünce ve davranışlardan da sakındırmıştır.” dedi.
Aysel, O’nun (a.s.m) vahiy orijinli, şefkat yörüngeli hayat-ı seniyyeleri mikro planda kıyamete kadar gelecek bütün Müslümanların her türlü dertlerine, problemlerine çare olacak zenginlik ve enginlikte olduğunu belirtti.
Annelerin çocukların aolan şefkat hissinin nasıl kullanılması gerektiğine de dikkat çeken Aysel seminerine şöyle devam etti:
Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri anne sevgisine şefkat diyor. Ona göre validelerin rahim şefkatleri var ve bu sayede süt gibi latif gıdalar ile aciz ve zayıf yavruları besliyorlar.
Anne şefkatinin en önemli tezahürü olan süt ile bebekleri beslemesidir. Bütün anneler, aç yavrularını kendi nefislerine tercih ediyorlar. Bediüzzaman hazretleri şefkat duygusunun geniş olduğunu, bir kişinin şefkat ettiği çocukları münasebetiyle bütün yavrulara, hatta ruh sahibi varlıklara sevgisini, şefkatini göstermesi gerektiğini ve böylece Allah’ın Rahim ismine bir çeşit ayna olduğunu ifade etmektedir.
Bediüzzaman Hazretleri çocuklara karşı gösterilen şefkatin, yalnızca onların maddi ihtiyaçlarını gidermekle kalmayıp, manevi ihtiyaçları için de gerekli olduğuna dikkat çekiyor.