Bediüzzaman: Kur’ân’ın varlıkları zikretmesi delil içindir
Kelimetullah olan Kitâb-ı Mübînin bazı âyâtı, bazısına müfessirdir; karine olabilir ki, mânâ-yı zâhirî murad değildir
Risale Haber-Haber Merkezi
(Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin Şuâât adlı eserinden bölümler.)
Üçüncü Noktaya Cevap: Şâriin irşâd-ı cumhurdan maksud-u aslîsi; isbat-ı Sâni-i Vahid ve nübüvvet ve haşir ve adalete münhasırdır. Öyle ise Kur’ân’daki zikr-i ekvân, istidrâdî ve istidlâl içindir. Cumhurun efhâmına göre san’atta zâhir olan nizam-ı bedî ile nezzam-ı hakikî olan Sâni-i Zülcelâlin evsaf-ı celâl ve cemâline istidlâl etmek içindir. Hâlbuki san’atın eseri ve fıtratın nizamı herşeyden tezahür eder. Keyfiyet-i teşekkül nasıl olursa olsun, maksad-ı aslîye taallûk etmez.
Mukarrerdir ki; delil müddeadan evvel malûm olması gerektir. Bunun içindir ki, bazı nususun zevâhiri ittizah-ı delil ve isti’nâs-ı efkâr için cumhurun mu’tekadât-ı hissiyelerine imâle olunmuştur. Fakat delâlet etmek için değildir. Zira Kur’ân, âyâtının telâfifinde öyle emârât ve karâini nasb etmiştir ki; o sadeflerdeki cevahiri ve o zevâhirdeki hakikatleri ehl-i tahkike parmakla gösterir ve işaret eder.
Evet Kelimetullah olan Kitâb-ı Mübînin bazı âyâtı, bazısına müfessirdir; karine olabilir ki, mânâ-yı zâhirî murad değildir. Eğer istidlâlin makamında denilse idi ki: “Elektiriğin acaibini ve câzibe-i umumiyenin garâibi ve küre-i arzın yevmiye ve seneviye olan hareketi ve yetmişten ziyade olan anâsırın imtizâc-ı kimyeviyelerini ve şemsin istikrârıyla beraber sûriye olan hareketini nazara alınız, ta Sânii bilesiniz.” İşte o vakit delil olan san’at, mârifet-i Sâni olan neticeden daha hafî ve daha gamız ve kâide-i istidlâle münâfî olduğundan, bazı zevâhiri efkâra göre imâle olunmuştur. İmâle delâlet için değil, belki vuzuh-u delil içindir. Bu ise ya müstetbeatü’t-terâkip kabilesinden veya kinâî nevindendir.
Meselâ قَالَ lâfzındaki elif eliftir, hafiftir. Aslı وَاوْ olsa كَافْ olsa, ne olursa olsun tesir etmez.
Ey birader! İnsaf ile dikkat edilse, bütün asırlarda bütün insanların irşatları için nâzil olan Kur’ân’ın i’câzının lemeâtı üç noktanın arkasında görülmeyecek midir?
Neam:
1 وَالَّذِى عَلَّمَ الْقُرْاٰنَ الْمُعْجِزَ اِنَّ نَظَرَ الْبَشِيرِ النَّذِيرِ وَبَصِيرَتَهُ النَّقَّادَةَ اَدَقُّ وَاَجَلُّ وَاَجْلٰى وَاَنْفَذُ مِنْ اَنْ تَلْتَبِسَ اَوْتَشْتَبِهَ عَلَيْهِ الْحَقِيقَةُ بِالْخَيَالِ وَاِنَّ مَسْلَكَهُ اْلحَقَّ اَغْنٰى وَاَنْزَهُ وَاَرْفَعُ مِنْ اَنْ يُدَلِّسَ اَوْ يُغَالِطَ عَلَى النَّاسِ
Evet, hayalin ne haddi vardır ki; nurefşan olan nazarına karşı kendini hakikat gösterebilsin? Evet mesleği nefs-i hak ve mezhebi ayn-ı sıdkdır. Hak ise tedlis ve tağlit etmekten müstağnidir.
1 : Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyânı öğretene and olsun ki, beşîr ve nezîr olan zâtın nazarı ve herşeyi inceden inceye tetkik eden basireti, hakikati hayale karıştırmak veya benzetmekten yüce, dakik ve parlak; hak olan mesleği ise, insanları aldatmak veya yanıltmaktan müstağni, münezzeh ve yücedir.
Devam edecek
ÖNCEKİ BÖLÜMLER
Bu kelime İslâmiyetin en nurânî ve en ulvî bayrağıdır
Allah'ın varlık ve birliğine en açık delil Hz. Muhammeddir (asm)
Allah’ım! Senin Vücub-u Vücuduna delâlet eden Muhammed’e (a.s.m.) salât ve selâm et
Enbiyanın lisân-ı hâlleri şehâdet, lisân-ı kalleri beşaret veriyor
Resul-ü Ekremin (asm) her bir fiilinde, hâlinde, kâlinde sıdk lemeân eder
Bu hareket, hâl ve tavrı, Hz. Muhammed'in (asm) nübüvvetine şâhid-i kâfidir
Resul-u Ekremin (asm) Peygamberlerden bahsetmesi nübüvvetini intaç eder
İslâmiyetinden bir saat evvel Ömer, İslâmiyetinden sonra Ömer ile muvazene edilse
Resul-i Ekrem Aleyhisselâmın mesleği hiçbir vakit mahvolmayan hak üzerine müessestir
Nebiy-yi Kureyşî getirdiği dine, tebliğ ettiği şeriata herkesten ziyade mu’tekid idi
Hayalat-ı muhitiye ve evham-ı zamaniyenin elbiselerini çıkart, çıplak ol!
'İrade, Zihin, His, Lâtife-i Rabbâniye'nin gâyâtü’l-gâyâtı vardır
Medeniyet-i hazıra ile Şeriat-ı İslâmiye'nin muvazenesi
Kurûn-u ûlânın mecmu-u vahşetini bu medeniyet bir defada kustu
Kur’ân mu’cizedir, zira misli yoktur
Kur'an'ın mucizeliğindeki 7 kaynak ve 7 unsur
Onların aczi i’câz-ı Kur’ân’ın delilidir
Kur’ân’a sûre be sûre, aşır be aşır, âyet be âyet, kelime be kelime şehâdet veriyorlar
Hz.Muhammed'le (asm) neden sözlü muhalefet yerine savaşı tercih ettiler
Hissiyat-ı cumhur, şu ayetin merkezindedir
Şimdiki bilimi on asır evvel bir adam anlamaya çalışsa safsataya düşerdi
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.