Bediüzzaman psikolojik savaşı altı adımda çürütüyor
Hukukçu Yusuf Çağlayan, işgal kuvvetlerine karşı yapılanları anlattı
Risale Haber-Haber Merkezi
Risale Akademi’nin düzenlediği Hutuvat-ı Sitte seminerlerinden dördüncüsünü Hukukçu Yusuf Çağlayan verdi.
Seminer notları şöyle:
Hutuvat-ı Sitte, İngilizlerin İstanbul'u işgaline karşı neşredilmiş bir eserdir. İşgale karşı iki tavır gelişiyor: Biri mandacılık, diğeri Milli Mücadele. Bediüzzaman Milli Mücadeleye destek veriyor.
Mandacılık da psikolojik bir savaştır. Manevi değerlerimizi ortadan kaldırıyor. Toplumsal ve kültürel gücün kodlarını zayıflatıyor. Mandacılıkta aslında bütün dava hâkimiyet ve malikiyet davasıdır. Bediüzzaman mandacılık konusunda İngilizlerin geliştirdiği psikolojik savaş stratejilerini altı adımda çürütüyor.
O zaman İngilizlerin bu çalışmaları Osmanlı toplumunda epeyce etkili olmuştur: “Galip kuvvetlere karşı maddeten mukavemet mümkün değildir, müttefiklerle yapamadığımızı kendimiz mi yapacağız, milli ordu teşkili felaket olur” gibi bezginlik ve ümitsizlik kokan düşünceler resmi yazışmalara bile yansımıştır.
Bediüzzaman Hutuvat-ı Sitte ile o zamanki zihniyeti, maddi gücü yok olan İslam’ın asıl olan manevi gücünün yok edilmeye çalışıldığını ortaya koyuyor, efkâr-ı ammeyi İngilizler aleyhine çeviriyor, manda ve himaye fikirlerini çürütüyor.
Günümüzdeki olaylarda da aynı desiseleri görmek mümkündür. Bütün İslam âleminde tamirat yapan Tabiat, Haşir, Kader, El-Hüccettü’z-zehra gibi risaleler farklı cephelerden yapılan desiselere cevap teşkil ettiğinden Hutuvat-ı Sitte’nin devamı olarak düşünmek lazımdır.
Batılıların hesapları hep medeniyetler çatışması üzerinedir. Arap baharı da bunun üzerine kurgulanmış. Mısır’da, Suriye’de olduğu gibi. “Medeniyetler çatışsın. Biz insaniyet namına müdahale edelim” düşüncesi hakimdir.
İslam medeniyeti tarih boyunca üç iç çatışma yaşamıştır: Adalet-i mahza-Adalet-i izafiye, hilafet ve saltanat, bir de din-milliyet çatışması. Bugün bunlar İslam arasında işletiliyor ve işletilmeye çalışılıyor.
Hutuvat-ı Sitte’deki altı hatve bağlamında cemaatler de kendilerini sorgulamalıdır.
Hutuvat-ı Sitte tamamlanmamış bir eserdir. Daha sonra desiselerle ilgili yazdığı eserlerle devam etmiş ama bundan sonra Nur Talebelerinin devam ettirmesi gereken bir eserdir.