Bediüzzaman: Takvadan başka imtiyaz yoktur
İbadet ve cami'de Sultan ve derviş ve geda birdir
(Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin DİVAN-I HARB-İ ÖRFÎ adlı eserinden bölümler.)
MAKALE-16
VEHİM: Asıl İttihad-ı Muhammedî (A.S.M.) nin nümûnesi ve mukaddemesi olan buradaki resmî cemiyete intisab-ı mânevî gibi sûreten intisab edenler, ekseri avâm ve bir kısmı da mechulul-hâl olduğundan bir esas-ı metine adem-i istinad imâ eder?..
İrşâd: Büyük İttihad-ı Muhammedîde her mü'min dahildir. Onun numûnesi ve mukaddemesi olan şimdiki İttihad-ı Muhammedî (A.S.M.) ağraza adem-i müsaadesine binaendir ki, evail-i İslâma bir müşabeheti peyda ediyor.
Hem de madem ki, maksad-ı İttihad, İ'lâ-yı Kelimetullahdır. Teşebbüsât ve harekâtı da ibadettir. İbadet ve cami'de Sultan ve derviş ve geda birdir. Müsâvât-ı hakikî düsturdur. Takvadan başka imtiyaz yoktur. Zîra en ekrem, en müttakîdir. Ve en müttakî en mütevazidir. Demek mânen gibi sureten de bu cemiyete intisab ile teşerrüf edecek, şeref vermeyecektir. Bir katre bahr-ı ummanı tezyîd edemez. Bahr-ı umman bir testide sığışmadığı gibi; İttihad-ı Muhammedî İstanbul'da sığışmayacaktır. Nerede kaldı bu resmî cemiyette?!.
Amma mechul-ul hâl adamların intisabı, bu hakikat-ı âliyeyi lekedar edemez. Zîra kendi lekedar olsa, imanı mukaddestir. Rabıta da imandır. Bu unvan-ı mukaddese böyle bahane ile leke sürmek, İslâmiyetin kıymet ve ulviyetini bilmemekle beraber, kendini echel-ü nas ilân etmektir. Zîra bir günah-ı kebîre ile imandan çıkmadığı gibi, şems garbdan tulu' etmediğinden tevbe kapısı, mechul-ul hâl dedikleri adamlara açıktır. Ve bir testi müteneccis su, bir denizi tencis etmediği gibi, kendi de temizleniyor. Bu mukaddeme-i İttihad-ı Muhammedî (A.S.M.) olan cemiyetimize sair cemiyât-ı dünyeviyeye kıyasen leke sürmeği, ta'riz etmeyi cemî'-i kuvvetimizle reddederiz. Mu'terizîne ihtâr ederiz ki, zamanın sille-i bîemânesine kendilerini müstehak etmesinler.