Bediüzzaman ve eğitim meselemiz (4)

Bediüzzaman’ın görüşleri istikametinde “Anayasa, Demokrasi ve Kürtler” ile ilgili devletin atması gereken adımlara daha önceki makalelerimizde değinmiştik. Bugünkü makalemizde “Geçmişten Günümüze Eğitimimizin Temel Meseleleri” üzerinde duracağız.

 

EĞİTİM:

 

Said Nursi’ye göre şarkın ve hatta tüm İslam coğrafyasının ana sorunu “cehalettir.” Bunun çözüm yolu da “eğitimdir.” İslam ülkelerinin terakkisinin ana motoru da demokratik temeller üzerine oturmuş bir eğitimden geçmektedir.

 

İstibdat yani demokratik olmayan monarşik ve oligarşik bir yönetimle idare edilen Müslüman ülkelerinin kalkınamamasının en büyük sorunu eğitimdir, bir başka ifade ile cehalettir. Batıda olduğu gibi kuralların halk tarafından konulduğu, halk tarafından görevlendirilen memurlar eliyle yürütüldüğü ve denetlendiği, gerektiğinde değiştirildiği ve devlet eliyle istihdam olanağının sağlandığı bir yönetim anlayışı şarttır. Diğer bir ifadeyle halk tarafından, halkın istek ve beklentilerini karşılayacak şekilde düzenlenen bir “demokratik eğitim” tesis edilmelidir. Binaenaleyh böyle bir eğitim sistemini Müslüman ülkelerinin hiç birisinde göremiyoruz. Şu bir gerçek ki, Müslüman ülkelerdeki eğitim; hakim olan zümrenin veya kişilerin ideolojilerine göre insanlar adeta “yontulan “ bir birey durumundadır. Bireyin sahip olduğu yetenek ve kabiliyetleri ile ferdin, halkın beklenti ve tercihleri hakim zümrelerce önemsenmemektedir. Bundan dolayı kabiliyetler ve yetenekler inkişaf edemediğinden ülkenin de geri kalmasının en birinci sebebidir. (Daha önceki makalemizde, Steve Jobs’un hikâyesinde bu husus açıklanmıştır.)

 

Bizi gelişmiş ülkelere göre geri bırakan Türk Eğitim Sisteminin ana yapısının şu esaslar üzerine oturması acilen sağlanmalıdır:

 

a)ANA SİSTEM: Türk eğitim sisteminin demokratikleşmesi için öncelikle bağlı olduğu “üst sistemin” yani Türk idarî yapısının demokratik bir yapıya kavuşturulması; yani anayasanın halkın hür iradesi ile seçerek oluşturduğu TBMM tarafından hazırlanması, uluslar arası belgelerle düzenlenen temel hak ve hürriyetlerin teminat altına alınması, antidemokratik yapı ve güç odaklarının ortadan kaldırılarak demokrasinin tüm kurul ve kurallarıyla uygulamaya konulması, milli iradenin hâkim irade haline getirilmesi ile mümkündür.

 

b)EĞİTİMİN YAPISI: Demokratik bir sistem üzerine kurulmalıdır. Eğitimin önündeki anayasal, yasal ve idari engellerin kaldırılması, keyfi uygulamalara son verilmesi, eğitimin beyin yıkama ve bir ideolojiye angaje etme aracı değil; ferdin sahip olduğu yetenekleri geliştirici, onu ilgi ve yetenekleri doğrultusunda hayata hazırlayıcı bir yapıya kavuşturulması gerekir. Bunun için insan tipolojileri oluşturup, eğitim sistemini buna göre dizayn eden eski ideolojik alışkanlıkların terk edilerek, nasıl bir insan olacağının kişinin kendisinin karar vereceği, ancak kişilerin yeteneklerini en iyi şekilde geliştirebilecekleri eğitim ortamları sağlanmalıdır.

 

c)ÇEVRENİN EĞİTİM SÜRECİNE KATILIMI: Eğitim ile ilgili tüm kararlara halkın ve eğitim ile ilgili başta aileler, öğrenciler, öğretmenler ve eğitim kuruluşları olmak üzere tüm eğitim çevrelerinin katılımının sağlanması ile demokratik hale gelebilir. Bunun için eğitimde merkeziyetçiliğe son verilmesi, yetkilerin yerel yönetimlere ve okullara devredilmesi, okul- aile işbirliğinin ekonomik kaynak sağlama aracı olmanın ötesinde eğitimle ilgili kararlara katılma şekline dönüştürülmesi gerekir.

 

d)AİLE: Ailelerin okuldaki eğitime daha çok katılımının sağlanmasına ihtiyaç vardır. Bu rol asla küçümsenmemeli ve ihmal edilmemelidir. Bu hususta gelişmiş ülke örneklerinin dikkatli bir şekilde incelenmesi ve dersler çıkarılması gerekir. Eğitimin demokratikleştirilmesi için en kalıcı ve etkili çözümün ailelerin eğitime sahip çıkmasını sağlamaktan geçtiği gerçeği unutulmaması gerekir.

 

e)EĞİTİMİN DİLİ; Hususan Doğu ve Güneydoğu bölgesi için dil Türkçe ve Arapça olmalıdır. Kürtçe yasaklanmamalı aksine halkın talebine göre seçmeli  ders olarak okutulmasına imkan verilmelidir.

 

f)DERSLER:  İdeolojik esaslar üzerine konulmamış, demokratik düşünce ve fikirlerin rahatlıkla ifade edildiği bilgi çağı insanını yetiştirmeyi esas almalıdır.

 

g)MÜFREDAT: Fen bilimleri ile birlikte Din bilimlerinin de ortak okutulduğu bir müfredat oluşturulmalıdır. Bilhassa ırkçılığı ihsas eden konular müfredatta yer almamalıdır. aksi taktirde diğer etnik Müslüman guruplar ile gayr-ı Müslim vatandaşlarımız iç ve dış şer komiteleri tarafından tahrik edilerek fitne, inkar ve düşmanlık tohumlarının ekilmesine yol açacaktır.

 

h)ÖĞRETMENLER; Şark bölgesi için kürtçe bilen öğretmenlerin yanı sıra doğudaki âlim ve hocaların da Arapça ve din derslerini vermek üzere görevlendirilebilmelerinin sağlanması lazımdır ki, ancak bu yolla şarkta eğitim sevdirilir ve teşvik edilir.

 

ı)ÖZEL OKULLAR: Özel okulların açılması ve müfredatın da kendi yönetim kurulları tarafından seçilmesine imkân verilmelidir. Demokratikleşmenin bir önemli göstergesi de “özel sektörün” eğitimdeki rolü nisbetindedir. Meselâ; Japon eğitim sistemi ile Türk eğitim sistemi karşılaştırıldığında en büyük farkın özel sektörün eğitimdeki rolü konusunda olduğu hemen ortaya çıkar. Çünkü Türkiye’de özel sektörün eğitime girmesi teşvik edilmek bir yana bu güne kadar hep engellenmiştir. Bu husus eğitimin demokratikleşmesi açısından üzerinde ciddiyetle durulması gereken bir konudur.

 

i)YATILI OKULLARIN AÇILMASI: Fakir ve muhtaç olan ailelerin çocuklarına devlet veya vakıflar, dernekler gibi sivil toplum güçlerinin desteği ile okuma imkânı sağlanmalı ve sayıları artırılmalıdır.

 

j)İMAM HATİP OKULLARI: Halkın teveccühünden de anlaşılacağı üzere bu okulların sayısı halkın talebi oranında artırılmalıdır. Zira bu okullarda din ilimleri ile fen ve sosyal bilimlerinin beraberce okutulması nedeniyle halk çocuğunun tahsil görürken dindar ve muhafazakar olmasını arzulamaktadır.

 

k)MEDRESE: Mısır “El Ezher” üniversitesi niteliğinde Doğu’da “Medresettüz Zehra” adında özellikle komşu Müslüman ülkelerine hitap edecek ve eğitim verecek şekilde bir üniversite açılmalıdır. Bununla ekilmek istenen ırkçılık ve düşmanlık hareketlerinin önü alınmış olacaktır. Ayrıca Osmanlı döneminden beri medrese adı ile eğitim verildiğinden dolayı halk bu isme  çok büyük bir hürmet ve saygı  göstermektedir. Bu nedenle böyle bir ismin kullanılmasına müsaade edilmelidir.

 

l)BÜTÇE : Fakir vatandaşların eğitimi tamamen devlet tarafından karşılanmalıdır.  

 

m)EĞİTİM ÇEVRESİ: Bu okullara bilhassa komşu Müslüman ülkelerdeki öğrencilerin alınmasının yolu açılmalıdır. Bununla iyi komşuluk ilişkilerinin temelleri atıldığı gibi ilerde bir “İslam Ortak Pazarının” kurulmasına da yol açacaktır.

 

n)AHLAK: Batı toplumunun içine düştüğü gayr-ı ahlakî tavır ve davranışların eğitim kurumlarına girilmesine müsaade edilmemelidir. Örf, adet, geleneklerimiz çağın değerleri ile bağdaştırılarak her kademede insanlarımızın, kadın-erkek, yetenekleri doğrultusunda sonuna kadar eğitimden yararlandırılması gerekmektedir. Bu husus insanlarımızın dünyaya yabancılaştırılmayan eğitim sistemimizle nitelikli yetişkinliğe, madde ve mana açısından, ulaştırılması sağlanmalıdır.

 

SONUÇ : Bugün Sultan Abdülhamit dönemi gibi açılımların cesaretle atılması gerektiği düşüncesindeyim. Eğer Abdülhamit padişahlığı ayakta tutabilmişse yaptığı açılımların sayesinde olmuştur. Abdülhamit hangi mıntıkada, hangi vali, hangi kaymakam varsa o mıntıkada hangi kavim, kültür edebiyat varsa verdiği direktiflerle mülkî amirler oradaki kavimlerin kültürel boşluklarını göz önünde tutarak o boşlukları doldurma yoluna gidiyorlardı.

 

Yukarıdaki bir kısmına değindiğimiz nedenlerden dolayı cesur adımlara, demokratik açılımlara ihtiyaç mecburi hale gelmiştir. Göz ardı edinilmesinde; ülke olarak büyük zararlara yol açtığı gibi, halk-devlet dayanışmasına set çekerek refah ve zenginliğimize darbe  vuracaktır. Bu nedenle Sultan Abdülhamit’in eğitimde uyguladığı politikaların göz önünde bulundurulmasında fayda buluyorum.

 

Not: “Eğitimde Demokratikleşme ve Taşra Teşkilatı Profili” adlı Bartın Üniversitesi’nin 04 no’lu yayınından istifade edilmiştir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
6 Yorum